Hüseyin OĞUZ
Başbakan Erdoğan’ın gündeme getirdiği Haşhaşiler.Peki kimdi bu haşhaşiler ?Ülkede cirit atıyorlar..Karaman’da haşhaşi var mı ?Elbet te var, her yerde kaynıyor da, Karaman’da olmaz mı hiç!
Haşhaşinler veya Haşhaşin Tarikatı 1090 yılının Eylül ayında Şii bir “din adamı” olan Hasan Sabbah tarafından kurulmuş siyasi bir örgüttür. Önce İran’da, sonra Suriye’de yayılmıştır.
Bu örgütün kurucusu Hasan Sabah, tarihin kaydettiği en vahşi, en acımasız, aynı zamanda en plânlı-programlı terörist başlarından biridir.
1034 - 1124 yılları arasında yaşamıştır. Bir dönem, Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ün emrinde Selçuklu Devleti’nin hizmetine girmiş, devleti tanımış, yandaşlar edinmiş, daha sonra isyan edip Alamut Dağı’na çekilmiş, dağın tepesine inşa ettiği kaleyi dünyanın ilk “Terör Merkezi”ne dönüştürmüştü.
Masum gençlerin dini duygularını kullanarak ve çeşitli vaatlerde bulunarak saflarına kattı. Onları beyin yıkama operasyonundan geçirdi. Haşhaşla uyuşturup cennetle kandırarak kullandı. Kimini propagandist olarak, kimini diplomat olarak, kimini tüccar olarak, kimini de terörist olarak eğitti.
İlk hedefi Selçuklulardı. Devleti zayıflatmak için yöneticileri envai çeşit iftiralarla kirletti. Devletin içine soktuğu yandaşları vasıtasıyla devleti içten kemirmeye başladı.
Yöneticiler, önce işin farkında olamadılar. Devlette görev almak isteyen gençlerin “dindar” görüntüsüne kandılar. Hâlbuki onlar devlet hiyerarşisinin emrinde değil, Alamut Kalesi’nin emrinde çalışıyorlardı.
Bir süre sonra bu gerçek ortaya çıkacak ve “devlet içindeki devlet” deşifre olacaktı. Böylece mücadele hem sertleşecek, hem de açıktan yapılmaya başlanacaktı.
Haşhaşin Örgütü’ne müthiş bir disiplin ve katı bir hiyerarşi hâkimdi: Her grup, liderine gözü kapalı bağlıydı.
Ancak, “Fitne gizli kaldığı ölçüde etkili olur” (Bediüzzaman). Nitekim devlet içindeki sızmalar fark edilince, Hasan Sabbah’ın etkisi kırılmaya başladı. O da suikastlara yöneldi.
Beyni uyuşturulmuş, iradesi yok edilmiş katiller, dini bir psikoloji içinde adam öldürmeye başladılar. Bunun için ok, zehir ve hançer kullanıyorlardı.
Hasan Sabbah, müritlerinin üzerine o kadar etkiliydi ki, misafirleri geldiği zaman, müritlerinin kendisine olan sadakatini göstermek için, rastgele birini çağırır, kendisini kalenin tepesinden uçuruma atmasını isterdi. Beyni yıkanmış zavallı gençler, bu emri ikiletmeden kendilerini uçurumdan atarlardı.
Haşhaşiler, tarihte kendilerinden önce pek görülmemiş bir askeri ve siyasi taktik geliştirmişlerdi. Propagandayı siyasi ve dini taktik olarak kullanıp bir taraftan yandaşlarının sayısını sürekli artırırken, temel askeri taktik olarak da suikasta yönelmişlerdi. Bu aynı zamanda bir güç gösterisiydi, bu gücün karşısında durulamayacağı inancı iyiden iyiye yaygındı.
Zaman içinde bunun böyle olmadığı görüldü: Meşruiyetini milletten almayan hiçbir gücün ilânihaye etkili olamayacağı anlaşıldı.
Ama bu arada, başta Selçuklu Devleti’nin muhteşem veziri Nizamülmülkolmak üzere, pek çok değerli isim suikastlarda şehit edildiler.
Suikastı gerçekleştiren katil kaçmıyor, gülümseyerek öldürülmeyi bekliyordu. Çünkü mutlak manada cennete gideceğine inandırılmıştı.
Hasan Sabah, arkasında güçlü bir silahlı örgüt ve korku bırakarak 1124 yılında öldü. Ama “Haşhaşiler” Moğol istilasına kadar ayakta kaldılar. Nihayet,Hülagü Han, “Terörist Üretim Merkezi” olarak yıllar boyu faaliyet gösteren Alamut Kalesi’ni 1256’da yerle bir etti.
Farkındaydı herkes, devlet içindeki “Parelel Devlet”den.Kimse dillendirmeye cesaret bile edemediği günlerden geldik. Taksim,Gezi olaylarında da aslında deşifre etmişlerdi kendilerini.Yine dillendirilmedi. Ta ki; cenazenin mezara indirilip, hocanın talkını ile ,meftanın kabirdeki sapmaya kafasını vurup, öldüğünü anladığı gibi.17 Aralık’da “Düğün gecesi”nde düğmeye bastı haşhaşiler. Kim için Türkiye için, kim için bu halkın oyuyla iktidara gelen Ak Parti için.Hedefte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.O günden ,bu güne Türkiye’nin kaybı 120 milyar dolar olduğundan söz ediliyor ama görünmeyen zararını eklesen, dilimiz dönmez o rakamlara. Ülkeyi bu kadar zarara uğratan zihniyetin, kim ülkesini sevdiğini iddia edebilir. Buna yapan kadar, savunanda elbette vatan hainidir..!
Kişisel çıkarları, menfaatleri uğruna, Türkiye’yi kurban etmeye kalkanlar !
Devletin parası, Devlet’den aldığı güç ile Devlete tuzak kuranlar!
Halkın oyu ile iktidara gelen Ak Parti’yi ,demokrasiyi hiçe sayarak düşürme sözü verenler!
Başını kuma saklayan haşhaşilerden tiksinilmez de , ne yapılır!Aşağılık pazarlıklar yapılıyor, kan emici yarasalar arasında..!Aklı selim olan herkes ,her şeyin farkında..
Devlet içine sızan paralel devlet ve haşhaşiler cirit atıyor ülkede.Dik duran,eğilmeyen bir iktidar var.
Haşhaşiler,paralel devlet var.Kimse inkar edemez.Tek,tek deşifre oluyorlar.
Karaman’da haşhaşi yok mu ?O kadar çok ki. Şu anda hepsi kafasını kuma gömmüş durumda, vücutlarını gizleyecekler ya.Devlet için de var, dışarıda da var..Yargı’da var,birilerinden talimat almayı alışkanlık haline getirmiş..Devlet ciddiyetinden uzak, Bulundukları makamın gücü ile kişilere korku salmayı başardıklarını zanneden..Nasıl yukarıda bu paralel anlayış deşifre olduysa, zamanı geliyor ,Karaman’da da deşifre olacak.Burada bir büyük haşhaşiler var ,bir de küçük şeylerle uğraşan, iftira,karalama kampanyasından vazgeçmeyen küçük Haşhaşiler.Büyük,küçük fark etmiyor, suçüstü oldular ve kısa zamanda Karaman, kimin küçük,kimin büyük haşhaşi olduğunu öğrenecek…!
Haşhaşiler her yeri kuşatmış.İktidar partisinin il başkanı başta olmak üzere herkesin dikkatli ve uyanık olması lazım.Daha dün, Türkiye’nin gıpta ile baktığı, herkesin takdirini kazanan ve Plan Bütçe komisyon başkanlığındaki karnesi yıldızlı pek iyileri dolu olan Lütfi Elvan’a “Elvan’dan muhtar bile olmaz” diye yazdıranlar ve parti içi savaşı çirkinleştirerek, bir takım karalama dolu iftiraları sızdıran haşhaşiler, Elvan bakan olunca önünde sekiz takla atıp amuda kalkanları görmek kendilerini bir değil,bin kez daha küçültüyorlar..Sanki dün o iftiraların mimarı kendileri değil,başkaları !
Herkesin bu haşhaşiler konusunda hassasiyet göstermesi gerekir ki, “Takke düşsün,kel görünsün!”
Son sözüm de belediye başkan adaylarına. Seçime 60 gün var ve adaylar lay-loy lom peşinde.Adaylar çıksın projelerini açıklasın ki, herkes bilsin,görsün.Demek ki ortada proje yok,Lay-lay-lom ile seçime girmenin bedeli kolay ödenmez…