20 hafta liderlik koltuğunda oturan Karaman FK’ya neler oldu, neden bu hale düştük. O etkili, rakibi bunaltan, pozisyon bulan özellikle maçların son bölümlerinde rakibe nefes aldırmayan, sahada topa en çok sahip olan, kazanma hırsını 90 dakika sahaya yansıtan takım gitti, sezon kapansa da gitsek, maçta son düdük çalsın da sahadan çıkalım görüntüsünde bir ekip ortaya çıktı.
Kırıkkale Büyük Anadoluspor maçını izlerken, ligin ilk yarısında bu takım ile deplasmanda oynadığımız ve 3-0 kazandığımız maç bir film şeridi gibi gözümün önüne geldi. Taraftar baskısının en çok hissedildiği Kırıkkale’de, sahada ölümüne mücadele eden, tekmeye kafa koyan, kazanmaya endeksli Karaman FK rakibini sildi, süpürdü, farklı kazanmıştı. Geldik iç sahaya, teslim olmuş, kazanma amacından uzak, hata üzerine hata yapan, bal yapmayan arı misali sahada olan bir takım gördük. Bariz olarak, hatalı kademe hatasından yediğimiz gol ise evlere şenlik amatör takım görüntüsündeki Kırıkkale, bizim ruhsuz oyunumuzdan cesaret buldu, golü attı, zaman zamanda 2.golü aradı, hem de bize karşı.
Bunların sebebi, sebepleri elbet te var. Bunlar uzun mesele. Her şeyin illaki zamanı gelecek. Bu takımın genleriyle oynandı, başarı birilerinin hesaplarını bozdu, şahsi çıkarlar uğruna Karaman FK kurban edilirken gözünün yaşına bile bakılmadı.
Teknik Direktör Şaban Yıldırım’a bir parantez açmadan geçemeyeceğim. Hata yapıyorsun hocam. Bana göre de spor kamuoyuna göre yanlış tercihlerin nedeniyle yanlış kadro yapıyorsun. Değişikliklerin, oyuna müdahalelerin kimseyi tatmin etmiyor. Ergene Velimeşespor’un 60.dakikasında bir yıldır maç oynamayan Sinan Kurt’u kurtarıcı olarak oyuna almanın mantıklı bir cevabı olamaz. O maçı kazanmak zorundayım ve berabere giden sürelerde Sinan Kurt’u sahaya sürmen, o oyuncuya da yaptığın en büyük kötülükdü bana göre. Üç, dört farkla öndesindir, klası tartışılmaz bu oyuncuyu son 10 dakikada oyuna dahil edebilirsin. O zaman anlarım, bu oyuncuyu kazanmak istediğini.
Kırıkkale maçında sahanın iyilerinde olan, orta alandan Selim Dilli’yi kenara aldığın onda, tribünlerdeki uğultuyu sende duymuşundur. Bu takımın yükünü çeken isimlerden birisi de Rambo Orhan’dır. Ligin üst düzey oyuncularından, sen geldin Orhan Nahırcı’yı önce yanlış yerde oynattın, sonra kulübeye mahkum ettin. Burak Gürler takviye olarak alındı ortada yok. Bunların yerine oynattığın ismi bakıyorum sadece gülüyorum. Yediğimiz gole bak, hataya bak, bir de bu ismin sezon süresince performansına bak. Sürekli risk, sürekli top kaptırmaya, hata yapmaya hazır, alternatif oyuncudan medet ummak, sadece ama sadece senin hatandan başka bir şey değildir. Ahmet Karademir gibi bir oyuncuyu, hem de iç sahada kulübede oturtmak hangi mantığın karşılığıdır. Vicdanen, Ahmet Karademir’in yedek kalmasından hiç mi rahatsız olmuyorsun. Olmuyor Şaban Hoca, olmuyor, artık anlayışını değiştirmen gerekiyor yoksa bu tribünler ‘Şaban Hoca istifa’ diye hiç susmayacaklar.
Ben burada Karaman adına üzülüyorum, ben burada Mehmet Ali Han ve Süleyman Han’a üzülüyorum.
Karaman adına böyle bir fırsat yakaladık, kendi elimizle bunu kaçırmayalım. Tamam büyük fırsatlar teptik hiç hesapta olmayan ama her şeyin sonu değil ve bu takım yine hem de bu sezon bir üst lige çıkar. Şampiyon olarak yükselmemiz imkansız olmasa da zor görünüyor. Karaman FK’nın Play-Off’dan çıkmaması için hiçbir neden yok. Çünkü, biz iyi ve güçlü bir takımız ve Karaman FK’nın yenemeyeceği, üstünlük sağlayamayacağı bir takım göremiyorum ligde. Ancak bizim önce kendimize gelmemiz gerekir, biz, biz olursak Karaman olarak her şeyi başarırız.
Karaman adına her şeyi yapmış tüm fedakarlık yapmış, ellerini değil vücutlarını taşın altına koyan bir Mehmet Ali Han gerçeği var bu şehirde. Süleyman Han yanında, icraatlerde, transferlerde, ödemelerde sağında, solunda, çevresinde hiç ama hiç kimse yok. Sanayicimiz yok, kurumlar yok, destek yok, bir deplasmanı ben karşılayım diyen Allah’ın kulu yok, projelerini hayata geçirmek için yanında olan kimse yok. Olumlu olan şeylerde yok da yoklar, olumsuzluklarda ise o kadar çoklar ki, kuruşu nasip olmayan bile ‘Şov’a gelince var, konuşmaya, eleştiriye yıpratmaya gelince var, var da var.
Aklımızı başımıza alalım, elimizde bu şehir adına bir nimet var, ona sahip çıkalım. Han kardeşler kim ne derse desin bu şehir için büyük ikramiye ama çıkan o ikramiyeyi akıllı değerlendirelim ki, sonunda hayal kırıklığımız büyük olmasın. Kırarsak, küstürürsek ve bizden buraya kadar diye bir mantık gelişirse, biz o zaman ne yaparız…