Hüseyin Oğuz
Keçecizade Fuat Paşa iktidardadır. Kulağına kendisine ilişkin hiç de hoş olmayan dedikodular gelir. Örneğin, İstanbul sokaklarına parke taşlar döşendiği sırada bir kişi alaycı üslupla paşaya sorar;
- Bu taşları nereden buldunuz?
Fuat Paşa ince ve kıvrak zekalı bir yöneticidir. Sorudaki “dalga geçme” güdüsünü anlar ve lafı gediğine oturtur;
- Bize atılan taşlardan!
Karaman’da döşenen taşlar merak ediliyor.. Şimdi sormak gerekir; “Acaba Kamil Uğurlu , yaptırdığı bu taşları nereden aldı ?”
Fenerli Rumlardan Hançerli Bey, Hıristiyan olduğu halde Osmanlıcayı iyi bilir, olaylara ilişkin çeşitli açıklamalar
yaparmış. Bir gün Müslüman ama cahil ilan edilen biri İzzet Molla'ya Hançerli Bey için şunları söylemiş;
- Madem İslâmiyet’i bu kadar biliyor, niye Müslüman olmuyor?
İzzet Molla adama şöyle bir bakmış ve daha sonra lafını patlatmış;
- Sen bu kadar cehaletinle niye Hıristiyan olmuyorsun?
***
Bu kez de Keçecizade Fuat Paşanın yine “kıssadan hisse” görüş ve düşüncelerini aktarmalıyız. Kimi anıların dile getirilmesi buna koşut, geçmişteki devlet adamlarıyla günümüz yöneticilerini karşılaştırmaya ve değerlendirmeye olanak sağlayacak
Fuat Paşa'ya gerçek dostlarının kim olduğu sorulduğunda şu yanıt alınmış;
- Şimdiki dostlarımın kimler olduğunu bilemem. Zira şimdi iktidardayım. İkbalde olmadığım zamanlar beni arayanlar gerçek dostlarımdır.
--
Kurt egzotik bir bir yaz akşamında kafayı çeker,alkolün verdiği etki ile oradan geçmekte olan dişi aslan’a tacizde bulunur.Dişi aslan bu taciz olayını eve dönünce hemen, Ormanlar kralı eşi erkek aslana anlatır. Kral, haber salar , o kurdun bulunup,huzura çıkarılması emreder.Kurt sabah olup ayıkınca yaptığı hatayı anlar ve kimseye görünmez saklanır. Ara, tara kurt yoktur.Kralın aklına parlak bir fikir gelir ve kurdu orman müdürü yaptığını ve müdürlük payesinide ormanda tüm bireylerin katılımı ile düzenlenecek bir törenle vereceği açıklar.Hazırlıklar yapılır, tüm hayvanlar oradadır.Kral, kurdu yanına çağırır ve herkesin içinde alaman mı veremen mi , haşadını çıkarır ve herkese örnek olmasını söyler. Kurt perişan, kafa göz parçalanmış, ayak kırık. Topallayarak tören alanını terk ederken, törene geç kalan ve hiçbir şeyden haberi olmayan karga yukarıdan kurdu görür ve yürüyüşüne bir anlam veremez, seslenir:”Kurt kardeş ne oldu sana, bakıyorum da birden havaya girmişsin, müdür oldum diye yürüyüşün bile değişmiş !”
Kıssadan Hisse: Bazı Müdürlerin koltuğa oturduktan sonra yürüyüşleri değişsede,herkes çok iyi biliyor ki, o değişen müdürlerin nerede, nasıl, kimin sayesinde işe başladıklarını, makamlara el-etek öperek nasıl geldiklerini,beylik alanların neler yaptıklarını ?
Gazeteci fıkrası ile noktayı koyalım.
Ormanda karı-koca Aslan keyif yaparken, yukarıda ağaçtan onları izleyen maymun hislerine yenik düşer, atlar elle erkek aslana tacizde bulunur. Orman kralına bir maymun bunu nasıl yapar ?Sen misin onu tacizi yapan. Maymun önde, aslan arkada kovalama başlar. Maymunun bittiği anlarda bir piknik alanına gelirler.Piknikçilerin orada bıraktığı bir gazeteyi yüzüne kapatıp, okurmuş havasını veren maymun’u bulamayan Kral aslan ,gazeteyi okuyan kişinin yanına gider ve sorar:”Az önce buradan koşarak kaçan bir maymun gördün mü ?”
Maymun hiç istifini bozmadan ve gazeteyi yüzünden indirmeden gazeteyi okuyormuş gibi yapıp, cevap verir:”Şu aslan’a taciz eden maymunu mu soruyorsun.”
Aslan şok içindedir ve kendi kendine yorum yapar:”Bu nasıl iş. Maymun bizi daha yeni taciz etti, bu gazeteciler ne zaman haber aldı da, gazeteye haber yaptılar…!!!”