Türk futbolunun ve insanlığın efsane ismi Süleyman Seba’yı kaybettik.Gerçekten büyük kayıp, ‘Kör ölür, badem gözlü olur’ anlayışı değil, büyük kayıp.
Süleyman Seba’yı tanıdım.,sağ kolu Fahrettin Curoğlu ile birlikte..Kısa sürede o kişilikten çok şey öğrendiğime inanıyorum.2000’li yıllardan önceydi.Beşiktaş kulübünün başarıdan başarıya koştuğu yıllar.Konya’da Selçuk Üniversitesi-TSYD işbirliği ile Süleyman Seba, Hıncal Uluç,Güven Taner,Atilla Gökçe, Gordon Milne gibi…
Akşam yemekteyiz.Beşiktaş Teknik Direktörü Gordan Milne, Konya’ya ulaşıyor ve o dönem yardımcısı Kamuran Yavuz ile haber gönderiyor. “Başkanım Seba uygun görürse, yemeğe katılmak istiyorum.”Seba’dan çıkan izin ile Milne ,o akşam bizimle birlikte..Disipline orada şahit oldum..Rahmetli Seba’nın o günlerde bizden isteği olmuştu, ama bir şart dedi ve ekledi:”Hıncal’a haber vermeyin, ona güvenilmez, İstanbul’a dönünce ,bunu kaleme alır”..
Konya’da 4 gün misafirimiz oldu ve hep beraberdik.Tanıdığım için kendimi şanslı hissetiğim nadir kişilerden birisiydi Seba.Sonra, İstanbul’a bir arada olduk,bizleri misafir etti, o İstanbul beyefendi kişiliği ile..
13 Şubat 2000 tarihinde Beşiktaş kongresinde, göreve veda ederken şu sözleri söyledi ve o günden beri beynimde kazındı söylemleri.
İnsanlarla yaşadım, insanı öğrendim,
İnsanlarla yaşadım, insanlığı öğrendim,
İnsanlarla yaşadım,
İnsanlardan nankörlüğü gördüm,
Dostlarım, dostlarım...
Ama ben dostlarımdan çok korkarım,
Diyen düşünürlere hak vermemek elde değil!
'Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz,
Bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz,
Ama herkesi her zaman aldatamazsınız!
Ben kimseyi hayatım boyunca aldatmadım!'
En çok korktuğu kişilerin, dostları olduğunu açıkca beyan etti. Seba’nın ne kadar haklı, ne kadar doğru sözler sarfettiğine hep şahit olarak geldik bugünlere..
İnsanın ne kadar ucuzladığını yaşadık, insanların ne kadar minicik menfaatler uğruna, dostlarını sattığını yaşadık.Nankörlük diz boyu.Hem de artarak devam ediyor. Kime güveneceksin ? O,işte çok zor..
Kendi yaşadıklarımızı kenara koyalım.Gördüklerimiz, tiksindiriyor.Hele bir de makam var ise, insanların gerçek yüzlerini daha iyi görebiliyorsunuz. Başvekilim Elvan, bakan olmadan söylemediklerini bırakmayanlar, ona karşı ‘idam fermanı’ hazırlayıp, maşaları vasıtası ile gündeme sokanlara bakıyorum.Elvan şimdi bakan ya..Etrafında nasıl takla atıyorlar, nasıl sahteden Elvan’a toz kondurtmuyorlar.Ama gören gözler görüyor ya, yanından ayrıldılar mı ,başlıyorlar kuyusunu kazmaya., hem de şu anda en yakını görünen ,sahtekarlar. Elvan’ı yanıltıp, nasıl menfaat sağlarız peşindeler hepsi.Elvan için söylediklerine şahit olduğum için, onların o halini görünce benim yüzüm kızarıyor, onlar ise rahat.Alışmışlar, hainlige,nankörlüğe..
Ertuğrul Çalışkan’ın altına dinamit koyanlar, bu gün kol-kola.Eh ne ala Dünya.Tabi bizce mahsuru yok.Koltuğa oturanların galiba gözü ‘katarak’ oluyor ,ya görmüyorlar, ya da görmemezlikten geliyorlar..Şap’tan olmuyor şeker….
Daha dün, bu hükümetin yıkılması, düşürülmesi için Pensilvaya ile hareket edenler,bugün ellerinde bayraklar,herkes den daha çok Ak Partili.Keşke olsunlar ama ,onlar maskeli.Zayıf anı bekliyorlar,yeniden iktidara vurmak için, Elvan’a vurmak için, Çalışkan’a vurmak için.Hainlere prim vermek, Yeni Türkiye’nin ,yeni klasiği olsa gerek.
“Gizlide gebe kalanın,açıkta doğuracağı” gerçeğini kimse yabana atmasın. Zamanı gelince, elbet te herkesin karaktari,hainligi ortaya çıkacak, işte o zaman iş işten geçmiş olmasın diyorum.
‘Adam Gibi adam’ Süleyman Seba.Allah rahmet eylesin,yattığın mekanın cennet olsun.Sen insanlığa damga vurarak, iz bırakarak gidiyorsun.Geride hoş bir sada bıraktın bile.İyi ki seni tanıdım.