Hüseyin Oğuz
11 Eylül ‘ü, 12 Eylül’e bağlayan gece idi. Askerdim ve koğuşta uyuyorduk, saatler ise gece 03.00’ü gösteriyordu. Nöbetçi subayı koğuşun kapısını tekmeleyerek içeri daldı ve Koğuş Kalk komutunun ardından, ‘Silahlı Kuvvetlerin,yönetime el koyduğunu belirterek, herkesin silahını kuşanma emrini verdi,vermesine de biz Spor Merkezi(Karagücü)nün askerleriydik ve bizim silahlarımız yoktu.5 dakika içinde silahsız, spor merkezinin askerleri olarak iştimaya hazırdık.
Sivas’da 4 aylık acemi birliğimden sonra, o dönem 2.orduya bağlı olan Diyarbakır’a dağıtım çıkarılmıştı. 2.Ordunun merkezi Konya idi ve Spor merkezleri ordunun merkezlerinde bulunurdu. Diyarbakır Kolordo komutanlığına teslim olmanın ardından 2 gün geçmişti ki, dönemin 2.Ordu Komutanı Bedrettin Demirel emri ile ,benim ivedi olarak Konya Spor merkezine geçici görevlendirme ile gönderilme emrim geldi. Doğum yerim Konya olduğu için, dosyamla değil,geçici görev ile memleketimde görevlendirildim.
Birliğimiz Meram Yeni Yoldaki şu an modern konutların yükseldiği , battı-çıktının bitimindeki alanda idi. Günümüz yıkılan eski Konya stadyumunda geçiyor,antreman yapıyorduk.2.Orduyu spor alanında temsil ediyorduk.
12 Eylül 1980 Cuma günü idi.
Darbeden 6 gün önce yani 6 Eylül 1980’de Konya’da çoğu dışarıdan gelen 100 bin kişinin katılımı ile ‘Kudüs’ü kurtarma ve Milli Gençlik ‘Yürüyüşü düzenlendiMitingde yeşil sarıklı ve beyaz takkeli insanları görebiliyorduk.Miting tertip komitesinden MSP Konya Senatörü Ahmet Remzi Hatip ve MSP Genel Başkan Yardımcısı Şener Battal’ın aksi yöndeki uyarılarına rağmen ,50 kişilik bir grup istiklal marşımız okunurken ,yere oturdular.İddialara göre dönemin Konya Belediye Başkanı Mehmet Keçeciler’inde ,istiklal marşı okunurken yere oturduğu yönde de olsa, bu bir iftiradan öteye gitmedi.
Fakat dönemin gerek yerel gazetelerinin büyük bir kısmı gerekse yaygın basın mitingde İstiklal Marşı’na saygısızlık edildiğini, miting öncesi Kızılay’ın sahibi olduğu Dergah Oteli’nin camlarının indirildiğini, Fuar Mahsen Birahanesi’nin, Fuar içinde bulunan Tekel pavyonunun Alaaddin Caddesi’nde bulunan birahane ve tekel bayilerinin taşlandığını ileri sürdüler. Sözgelimi AP’nin yarı resmi yayın organı konumunda yayın yapan Konya Postası gazetesine göre “Yürüyüş ve miting saat 11’de yapılacakken saat 14’e alındı. Mevlana alanına gelen gruplar yürüyüşe saat 15’te başladılar. Başlarında yeşil beyaz takke ile sarık bulunan grup yürüyüşe geçerken bir grup da duvarlara yeşil boya ile sloganlarını yazmaya başladılar. Bu arada Kızılay’a ait bulunan Dergah otelinin camlarına yazı yazılmasına müdahale edilmesi bu otelin tüm camlarının grup tarafından kırılmasına yol açtı.”
Miting ve yürüyüştün 6 gün sonra gerçekleşen 12 Eylül darbesinin sebeplerinden biri olarak darbenin paşaları tarafından Kudüs mitingi “bardağı taşıran son damla” olarak lanse edildi. 12 Eylül’de yayınlanan ihtilal beyannamesinde ihtilalin gerekçelerinden biri olarak Konya Kudüs mitingi de gösterildi. Darbenin lideri Orgeneral Kenan Evren, 16 Eylül’de yaptığı ilk basın toplantısında şu sözlerle mitinge atıfta bulundu: “Konya olayları gericiliğin ne boyutlara ulaştığını göstermiştir. Milletimizin bu olay karşısında gözleri açılmış, tehlikeyi bütün boyutlarıyla görmüştür.” Darbenin perde arkası kurmaylarından biri olan Org. Haydar Saltık, 29 Ekim 1980 tarihinde yaptığı bir basın toplantısında Konya mitingine ilişkin olarak “Konya mitingi 12 Eylül'e gelinmesinde bardağı taşıran son damla olmuştur” değerlendirmesini yapmıştı.
DARBE DEMOKRASİYE YAPILDI
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyması ile birlikte bizim birliği arama timleri yaptılar.Polisleri,Bölük komutanımızın emrine verdiler. Polisler artık mesaiye bizim kışlada başlıyor, günlerinin çoğunluğunu ‘Yaylalar-Yaylalar’ eşliğinde spor yaparak geçiriyordu.Operasyonlara asker-polis birlikte çıkıyor, her ihbar değerlendiriliyor, suçlu-suçsuz ayrımı yapılmadan insanlar göz altına alındıktan sonra bir hafta kadar bizim kışlada , daha sonra Dutlu Kırda oluşturulan askeri cezaevine gönderiliyor,sorgusuz-sualsiz aylarca orada kalıyordu.
İnsanlık adına utanç verici sahnelere tanık olurken , cinayeti kör bir balıkçı görüyordu..Kötü hem de çok kötü günlerdi. Eylül’de yapılan darbenin ardından çok geçmeden 2 ay gibi kısa bir süre sonra tezkeremi aldım.
Ülkemiz için tarihe kara bir gün olarak geçen 12 Eylül’ün faturası Türkiye’ye ve bizlere faturası çok ağır oldu.Yaşadıklarımız bizde kalsın ama Rabbim bu ülkeye bir daha böyle günler yaşatmasın.