Gayri Safi Yurtiçi Hasılada tarımın payı azli-">li la birlikte bu yılın ilk 9 aylık verilerine göre yüzde 8,2’lik paya sahiptir. İstihdam içinde de tarımın payı yüzde 25,5’dir. Ekonomik kriz dönemlerinde tarım sektörü köyden kente göçü tersine çevirebilecek bir güce sahiptir. Bu le de ekonominin adeta sigortasıdır. Ülkemizde tarım, bu yılı da dahil ettiğimizde son 9 yılın 8’inde pozitif büyüme göstermiştir. Ancak tarımda çalışanlar büyümeden yeterince pay alamamaktadırlar. Bu le tarım sektörü mutlaka desteklenmedir. Güncel sorunları ve çözüm önerilerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
MÜDAHALE KURUMU
Hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz hayvancılık sektöründe müdahale kurumunun oluşturulmasıyla ilgili talebimizi dikkate alınmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
Ancak, böyle bir kurumun kurulmasıyla ilgili çalışmalar, Hazine Müsteşarlığı ve Kalkınma Bakanlığı’nda tıkandığı anlaşılıyor. Hazine Müsteşarlığı ve Kalkınma Bakanlığı’nda sorun ğu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın müdahale kurumunu kurma konusunda zorlandığı görülüyor.
Türkiye’de artık şunun çok net anlaşılması gerekmektedir; piyasayı düzenlemeden, piyasada istikrar sağlamadan sektöre aktarılacak her kaynak istenilen yerlere ulaşamayacaktır. O le ülkemizde öncelikle hayvancılıkta piyasa düzenin ve bunu hayata geçirebilecek müdahale kurumunun oluşturulması, bütçeden bu piyasa düzenine yönelik paranın ayrılması ve kaynağın burada kullanılması gerekmektedir. Bu sayede üretim daha güçlü temeller üzerinde devam ettirilebilecek, üreticiler önlerini görerek üretim yapabilecekler, yatırım kabiliyetlerini geliştirebilecekler, geleceğe daha güvenle bakabileceklerdir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun kuruluş çalışmalarının tamamlanıp, bir an önce faaliyete geçirilmesidir.
MİRAS HUKUKU
Tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçilememesi, tarımsal işletmelerini güdük, verimlilikten uzak, cılız işletmeler haline dönüştürmüştür. Ülkemizde 3 milyon işletme 22 milyon parselde üretim yapmaktadır. İşletme bazında ortalama tarımsal alan 50-60 dekarken, Avrupa ülkelerinde bu rakam 400-500 dekarlara çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile tarım toprakları, miras hukukundan kaynaklanan olumsuzluklar iyle, üzerinde karlı işletmeler kurulmasına ak vermeyecek ölçüde küçük parçalara ayrılmıştır. Bunun sonucunda, tarım alanları ekonomik kullanım sınırının altına düşmüştür.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “yılda 1 milyon hektar arazi toplulaştırılması” hedefine bağlı kalarak arazi toplulaştırılması çalışmasının öncesinde, tarım arazilerimizdeki bölünmelerin önlenmesine yönelik miras hukuku ile ilgili yasa değişikliğine yönelik çalışmaların yapılması işletmelerimizin verimli işletmeler haline dönüşmesini sağlayacaktır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konudaki çalışmalarının yeterince destek bulamadığını görmekteyiz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda Başbakanlığın desteğine ihtiyacı vardır. TZOB olarak miras hukuku ve arazi toplulaştırmasıyla ilgili her türlü çalışmayı sonuna destekliyoruz.
TARIMSAL DESTEKLER ve GİRDİLER
Havza bazlı fark ödemesinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından resmi olarak yayınlanacak il bazında ortalama ürün verim rakamları esas alınacaktır. Aynı ilin ilçelerinde çok farklı oranlarda verim alınacağı düşünüldüğünde ortalamanın üzerinde verim elde eden üreticilerimiz mağdur olacaktır. Bu le adı geçen uygulama tebliğinde ilçe verimlerini göz önüne alması yönünde değişikliğe gidilmesi gerekmektedir.
- Destekleme bütçesi 5488 sayılı Tarım Kanununa uygun olarak artırılmalıdır.
- Tarımda üretim maliyetinin düşürülmesi için girdi destekleri artırılmalı özellikle gübre, mazot ve ilaç gibi temel girdilerdeki KDV oranı düşürülmelidir.
- Daha önce uygulanan Doğrudan Gelir Desteğinden herhangi bir vergi alınmamaktaydı. Desteklerde sadece isim değiştiği olmuştur. Bu le Maliye Bakanlığı’nın şuanda verilen desteklerden almış ğu yüzde 4 oranındaki spotajın rılması gerekmektedir.
- Ülkemizde tarımsal destekler Çiftçi Kayıt Sistemi üzerinden yapılmaktadır. Halen bu kaydın şartlarını yerine getiremeyen pek çok çiftçi ve üzerinde tarımsal faaliyet gösterilen arazi desteklerden faydalanamamaktadır. Tarımsal faaliyette bulunan tüm çiftçilerin bu kayda girmesi sağlanmalıdır.
- Fındıkta uygulanan 2012 yılında sona eren alan bazlı destekler devam etmelidir.
BUĞDAY
Toprak Mahsulleri Ofisi’nce (TMO) stratejik ürünümüz buğdayda belirlenen müdahale alım fiyatları, Birliğimizin belirlediği ürün maliyetinin altında gerçekleşmiştir. Bu le TMO’nun çiftçimizi mağdur etmeyecek bir müdahale alım fiyatıyla piyasaya erken girmesi kça önemlidir. Dünya gıda fiyatlarının arttığı son dönemde stratejik ürünümüz buğdaydan üreticimizin kazanması, üretimden vazgeçmemesi için önem arz etmektedir.
‘kendine yeten ülke’ konumuna gelmesi için verilen desteklemeler artırılarak devam edilmelidir.
TARIMSAL KREDİ KULLANIMI
Bu yıl düşük bayraklı li kredi kararına sigorta zorunluluğunun eklenmesi çiftçilerimizin kredi kullanımında maliyet artışına olmuştur.
Ziraat Bankası üreticilere kredi kullandırırken sigorta zorunluluğu getirmektedir. Üreticinin sigorta yaptırabilmesi için ÇKS kaydı olma zorunluluğu ğundan ÇKS kaydı olmayan çiftçilerimiz kredi kullanamamaktadır.
Hayvancılıkta birçok hastalığın sigorta kapsamında olmaması iyle söz konusu hastalıklardan hayvanları ölen çiftçiler zarar etmekte bu le de sigorta yaptırmak istememektedir.
Bu yıl Ziraat Bankası kullandırdığı kredi limitlerine sınır getirmiştir. Bu le üreticiler ihtiyacının altında düşük bayraklı li kredi kullanabilmektedirler. Bu durum çiftçilerimizi yüksek bayraklı leri ile diğer özel bankalara yönlendirmektedir. Düşük bayraklı li kredi kararının amacına ulaşabilmesi için kredi limitleri artırılmalıdır.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri düşük bayraklı li kredilerde kredilerden vadesi bitene her yıl yüzde 1 oranında alınan komisyon rılmalıdır.
2012 yılında da geçmiş yıllarda çeşitli lerle borcunu ödeyememiş üreticiler ile krediye karşılık istenen teminatları bulamayan üreticiler, Ziraat Bankasından kredi alamadığından bayraklı oranı yüzde 15-25 arasında değişen diğer özel bankalara yönelmek zorunda kalmışlardır. Üreticilerin özel bankalara borçları da yapılandırılmalıdır.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararlar, bu kurumlara borcu çiftçileri memnun etmekle birlikte tarımsal kredi kullandıran diğer bankaları kapsamadığı için yeterli olmamaktadır.
Ziraat Bankası ve TKK aracılığıyla uygulanan sübvansiyonlu kredi, diğer kamu bankalarını da kapsamalıdır. Bu uygulama ile Ziraat Bankası ve TKK üzerindeki fazla yük rılmalı, üretici daha rahat düşük bayraklı li kredi kullanabilmelidir.
BORÇ ERTELEME
Doğal afetlerden zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine düşük bayraklı li kredi kapsamındaki borçları yüzde 5 bayraklı eklenmek suretiyle ertelenmiştir.
Ancak üreticilerimizin önemli bir kısmı bu Kararnameden faydalanamamıştır. İl/İçe Hasar Tespit Komisyonu çalışması yapılmadığı için de afetin ğu dönemde zarar oranının belirlendiği kişisel tespit yapılmamış ve tutanak tutulmamıştır. Erteleme kararı ise sadece düşük bayraklı li kredi kullanan üreticileri kapsaması iyle bu kapsam kapsamı dışında kredi kullanan üreticilerimizin borçları ertelenmemiştir.
1 Ocak 2012 tarihinden önce takibe düşmüş, yapılandırılmış borçlar kapsam dışı kalmıştır. Üretici taksitini ödeyemeyecek duruma düşmüştür. Kullanılan kredilerin tümünü kapsayacak şekilde, afete maruz samsun oto kiralama bütün üreticilerimizin borçlarının bayraklı siz ertelenmesi, tarımsal üretimin devamı bakımından büyük önem arz etmektedir.
SGK prim borçlarını da ödeyemeyen üreticilerimiz bulunmaktadır. Primlerini ödeyemeyen üretici sağlık güvencesinden de faydalanamamaktadır. Ayrıca, elektrik borçları iyle üreticilerimiz de sıkıntı yaşamaktadır. Üreticilerimizin, kredi,SGK prim ve elektrik borçlarının ertelenmesi rahat bir nefes almalarını sağlayacaktır.
CANLI HAYVAN VE ET İTHALATI
Son 2,5 yıllık dönemde ülkemize 2,7 milyar doları aşkın damızlık hayvan, canlı hayvan ve et ithalatı yapılmıştır.
Bugün itibariyle ithalatın iç üretime zarar verdiği artık net olarak görülmüştür. Bu le üreticileri koruma ve yapılan ithalatı azaltmaya yönelik gümrük vergilerinin artırılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz.
Artan yem fiyatlarıyla birlikte yüksek maliyetli bir üretim sürecine girilmiştir. Üreticiler zaten zor bir süreçten geçerken, ülkeye ucuz canlı hayvan ve hayvansal ürünün girişini kolaylaştıracak her türlü eylem, ülke üretimini daha da sıkıntıya sokacaktır.
OKUL SÜTÜ PROGRAMI
Hükümetimizin geçen yıl uyguladığı her gün 7,2 milyon okul çağındaki çocuğa 200 mililitre süt dağıtımı eleştirilere ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür. Eğitim öğretim yılının ikinci yarısında haftada 3 gün, 200 mililitre süt dağıtılacağına karar verilmiştir. TZOB olarak uygulama döneminde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna destekliyoruz.
KABA YEM SIKINTISI
Ülkemizin kaba yem sıkıntısı hala devam etmektedir.
Bu sorunun çözülmesi için önerilerimiz şöyledir:
- Kaba yemde ithalat kararı soruna kalıcı çözüm getirmeyecektir. İthalatın zorunlu hale gelmesi durumunda ise, alımların toplu şeklide yapılarak uygun fiyattan temini ve dağıtımı yönünde çözümler üretilmeli,
- Hayvan yetiştiricilerinin vadesi kredi borçları, yaşanan şartlar ve sektörden muhtemel kopmalar da dikkate alınarak bir yıl ertelenmeli,
- Yem bitkileri üretimine verilen destekler artırılmalı,
- Meralar, tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanmalı, bir an önce münavebeli otlatmaya geçilerek çiftçilerin kullanımına hazır hale getirilmeli,
- Ani fiyat dalgalanmalarını önlemek için Avrupa Birliği’nde ğu gibi "kaba yem ortak piyasa düzeni" kurulmalı, piyasayı gerektiğinde düzenleyecek mekanizmalar kontrol edilmelidir.
YAĞIŞLAR
Yurt genelinde son günlerde meydana aşırı yağışlar yer yer afetlere yol açmıştır. Tarım alanları, evler, ahırlar sular altında kalmıştır.
Çanakkale İlimizde Aralık ayı başında meydana aşırı yağışlar ve sel felaketi iyle Bayramiç, Ezine ilçeleriyle merkeze bağlı Kumkale beldesinde ekili buğday, arpa, mısır alanları, zeytinlikler, sebze bahçeleri, meyve bahçeleri, sulama sistemleri zarar görmüş, birçok büyük ve küçükbaş hayvan telef ğu gibi, ahırlardaki yemler zayi olmuştur.
Büyük oranda zarar gören bir diğer ilimiz ise Balıkesir olmuştur. Ayvalık, Edremit, Burhaniye ilçelerinde zarar meydana gelmiştir. Ayvalık ilçemizde 2 gün boyunca devam eden aşırı yağışlar zeytinlerin dökülmesine yol açmış, dökülen zeytinler de sürüklendiği için toplanamamıştır. Yağışlar verimli toprakları da sürükleyip götürmüştür. Edremit ilçemizde ise daha çok yaşamsal alanlarda zarar meydana gelmiş olup, zeytinliklerde de bir miktar dökülme olmuştur. Burhaniye ilçemizde ise yeni ekim yapılan buğday alanları aşırı yağışa maruz kalmıştır. Meydana dolu iyle açıkta yetiştirilen sebzeler zarar görmüş, zeytinlerde dökülme meydana gelmiştir.
Edirne Havsa ilçesinde de Yolageldi köyünde de tarlalarının duble yol çalışması iyle sular altında ğı belirtilmiştir.
Antalya Gazipaşa ilçemizde meydana hortum seralara ve ürünlere büyük zarar vermiştir.
Üreticilerimizin ihtiyaç duyacakları finansman ihtiyacının karşılanabilmesi bakımından da kredi veren kuruluşlarca gereken kolaylık sağlanmalı, borçları ertelenmeli, çiftçinin zararı karşılanmalıdır.
ELEKTRİK
Elektrik fiyatlarındaki artış üreticilerimizi zorlamaktadır. 2007 yılında 13,5 kuruştan elektrik alan üretici, bugün 30,3 kuruştan elektrik li-">li tadır. Elektriğin fiyatı 2007-2012 döneminde yüzde 124,4 artmıştır.
Bu konuya ilişkin önerilerimiz şöyledir:
- Çiftçinin elektrik borçları bayraklı siz ertelenmeli,
- Özel şirketlerine elektrik borçları yapılandırılmalı,
- Fatura tahsilatı aylık değil, hasat dönemine denk gelecek şekilde, yılda iki kez yapılmalı,
- Birim fiyatın düşürülmesi bakımından; elektrikte uygulanmakta yüzde 18 KDV, tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmeli; yüzde 2 TRT payı rılmalı,
- Seralar ve hayvancılık işletmelerinin daha düşük fiyatla elektrik temin edecekleri bir abone grubu oluşturularak indirimli tarifeden elektrik almaları sağlanmalıdır.
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI
2012–2013 sezonu için zeytinyağı üretim maliyeti kilogram başına 6,38 lira iken üretici satış fiyatı 4,5 liradır. Son birkaç sezonda fiyatlar kilogramda 4 lira dolaylarında gerçekleşmiştir.
2012 yılı için prim tutarı 50 kuruştur. Verilen destekler olumlu karşılanmakla birlikte, Avrupa Birliği’nde üreticilere kilogram başına verilen yaklaşık 1 Avro’luk destekle karşılaştırıldığında yetersiz kli-">li tadır. Prim sistemine devam edilmeli, primler üretim maliyeti dikkate alınarak belirlenmelidir. Sofralık zeytine de pirim verilmelidir.
Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalı, ihracatta yeni pazarlar bulunmalı, tanıtım ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesiyle de hedef pazarlar değerlendirilmeli, stok müessesi oluşturulmalıdır.
- Her ne ad altında olursa olsun zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemelidir.
- Zeytinliklerimizin mevcudiyetine devam etmesi ve korunması bakımından, konut, turizm, sanayi ve madencilik alanı olarak kullanılması engellenmelidir.
2011 sezonunda üreticilerimizin elinde patates kalmıştır. Aynı sorununun bu üretim sezonunda yaşanmamasını teminen gerekli tedbirlerin bugünden alınması önem arz etmektedir. Bu amaçla, iç talebin artırılması için, toplu gıda tüketiminin ğu cezaevlerinde, yemekhanelerde çıkarılan yemek menülerinde yüksek besleyici değere sahip patatese daha fazla yer vermek suretiyle üretimin değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Patates üreticilerinin kredi ve elektrik borçları ertelenmelidir.
TARIMSAL MÜCADELEYLE İLGİLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bakanlığımızca tarım ilaçlarının reçeteyle satış kararı yerinde olmakla birlikte, yayımlanan son Yönetmelikle odalarımızın teknik elemanlarının reçete yazma yetkisinin rılması iyle üreticimiz ilaç li-">li ta sıkıntı çekmektedir. Yönetmelikte yapılacak değişiklikle odalarımız teknik elemanlarının kendi üyelerimize reçete yazma imkanı yeniden getirilmelidir.
KADIN ÇİFTÇİLER, TARIM SİGORTALILARI VE SOSYAL GÜVENLİK
Tarım sektöründe çalışan kadınlarımızın da sosyal güvenlik primlerinin yüzde 60’nın devlet tarafından karşılanması istihdam edilen kadınlarımızın sosyal güvenlik kapsamına alınmasını kolaylaştıracaktır. Söz konusu desteğin verilmesi durumunda, kadın çiftçilerimizin sağlık harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin büyük kısmı devlete geri dönecek, kayıt dışılık da önlenecektir.
Doğum borçlanması, emeklilik, malüllük ve ölüm halinde sigorta primi ödeme gün sayısındaki tarım sigortalıları aleyhine eşitsizlik giderilmelidir.
TARIMSAL ÖRGÜTLENMEYLE İLGİLİ SORUNLAR
VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Küçük işletmelerin çok yoğun ğu ülkemizde tarımsal yapıda ekonomik bazda örgütlenme yetersiz kalmıştır. Üreticilerimizin diğer ülkelerde ğu gibi başta tarımsal kooperatifler olmak üzere ekonomik bazda güçlü ve fonksiyonel örgütlenmelerinin gerçekleştirilmesi gereklidir.
Ülkemizde üretici örgütlenmesi değişik kanunlara göre yapılmıştır. Ülkemizdeki tarımsal örgütlenme yapısının masaya yatırılarak yetki ve sorumlulukların yeniden belirlenmesi ve bunun devamında da AB’ye üyelik aşamasında güçlü bir yapılaşma ile daha fonksiyonel bir hale getirilmesi gerekmektedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: