Bu konuda CHP örgütünden yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in önderliğinde başlayan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi, 91 yıl önce 26 Ağustos’ta başlatılan büyük Taarruzla hedefine ulaşmış ve 30 Ağustos günü de zaferle taçlanmıştır
Büyük taarruz bağımsızlığa, barışa, özgürlüğe yürüyüşün, Zafer Bayramı ise Türkiye Cumhuriyeti’nin, yani demokratik laik sosyal hukuk devletinin adıdır
Bağımsızlığını, Özgürlüğünü, dil, din, ırk, mezhep ve inanc farklılığı gözetmeden omuz omuza, el ele verenlerin mücadelesiyle kazanan Türkiye Cumhuriyeti, birlik, barış, kardeşlik, tam bağımsızlık ve toprak bütünlüğü mücadelesini bugün de sürdürmektedir.
Zafer Bayramı ile Cumhuriyete ve demokrasiye kapı açan, ayrıca çoğulculuğa ve çok sesliliğe giden yolda ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün izinde yürüyüşünü sürdürürken Yurtta Sulh Cihan’da sulh ilkesini de rehber edinmiştir.
Ortadoğu bataklığına, Müslümanı Müslümana kırdırma oyunlarına bakarak, Yurtta Sulh Cihan’da sulh ilkesinin günümüzde taşıdığı anlam ve önem bir kez daha değerlendirilmeli ve dikkate alınmalıdır.
Nazım Hikmet Kuvay-i Milliye destanında şöyle anlatıyor:
“Dağlarda tek tek
Ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
Şayak kalpaklı adam
Nasıl ve ne geleceğini bilmeden
Güzel, rahat günlere inanıyordu
Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
Birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar : «üç,» ler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına ,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”
Yorumlar
Kalan Karakter: