1983 tarihli ve 2945 sayılı Yasaya91 göre: “Millî güvenlik, devletin anayasal düzeninin, millî varlığının, bütünlüğünün, milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dâhil bütün menfaatlerinin ve ahdi (anlaşma ile ilgili) hukukunun her
türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması; devletin Millî Güvenlik Siyaseti; millî
güvenliğin sağlanması ve millî hedeflere ulaşılması amacı ile Millî Güvenlik Kurulu'nun belirlediği görüşler dâhilinde, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaset” olarak ifade edilmektedir. Bu kavramların
açıklanmasında çizilen sınırlar, Millî Güvenlik Kurulunun görev ve yetki alanını belirlemektedir. Gerçekte görülen o ki, tanımlarda herhangi bir sınırlama olmadığı gibi MGK'nın görev alanı alabildiğine geniş tutulmuştur. Yetkilerinin de o geniş alana uygun olarak düzenlendiği bilindiğine göre yasa koyucunun çelişkili davrandığı söylenemeyecektir.
Millî Güvenlik Kurulu toplantılarından sonra Genel Sekreterlik tarafından kamuoyuna yapılan açıklamaların Bakanlar Kurulunun ve Parlamentonun karar alma sürecindeki rolleri
de üzerinde durulmaya değer bir konudur. Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği böyle bir açıklamayı kamuoyuna yapma gereği duymaktadır? Kurulun işlevi sadece Bakanlar Kuruluna görüş bildirmek ğuna göre, bunun yolu herhalde bildiri ile kamuoyuna
seslenmek değildir. Millî Güvenlik Kurulunun bir toplantısında aldığı kararın kamuoyuna
duyurulması Anayasaya aykırıdır; MGK tamamıyla “istişari” bir organ ğundan kamuoyu
ile doğrudan ilişki kuramaz.92
90 Hikmet Özdemir (1993); s.18, 24, 25, 26, 121, 122.
91 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu (1983, 9 Kasım). T.C. Resmi Gazete 18218.
92 Hikmet Özdemir (1993); s. 123, 124, 135, 238.
Ordu genel karargâhında, kurmay subayların araştırma ve inceleme çalışmalarında gerekli her türlü bilgi ise askeri ve sivil istihbarat şebekesi yardımı ile hızlı, eksiksiz ve güvenilir olarak sağlanmaktadır. Bütün askeri ve sivil istihbaratın depolama ve değerlendirme işlemi genel
karargâhta yapılmaktadır. Fakat hükümetin yararlanabileceği istihbarat bilgisi sınırlandırılmıştır. Bu yoldan asker, hükümetin ve parlamentonun bile sahip bulunmadığı bilgilere (dolayısıyla da güce) sahip olmakta; üstelik ordunun üzerinde onun bu gücünü denetleyecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Sonuç olarak ordu, rejim üzerinde, kontrolü imkânsız bir güce kavuşmaktadır. Türk savunma ve güvenlik konsepti'nin sonucu olarak
asker, rejim üzerinde bu gücünü iki şekilde kullanmaktadır: Gözetleme (supervision) ve müdahale (interven-tion). Gözetlemede süreklilik vardır. Asker, garnizonun kule nöbetçisi gibi rejimi gözetlemektedir. Müdahale ise gerektiğinde yapılan bir davranış kontrolüdür. Bu anlamda 1960, 1971 ve 1980 darbeleri, askerin rejime müdahalesidir.93
27 Mayıs darbesi orduyu bütün diğer kurumlar karşısında özerk bir konuma taşıyan ve bu özerk konumunu sürdürmesi için gerekli kurumları inşa eden bir sürecin başlangıcı olmuştur.
Diğer bir ifadeyle, 27 Mayıs sadece Demokrat Parti iktidarının devrilmesi ile sonuçlanmamış, o güne dağınık bir şekilde işleyen militarist dili devlet söyleminin ve aygıtlarının
merkezine taşıyarak diğer bütün konuşma biçimlerini tasfiye etmiştir. Bu oluşum iyle askeri bürokrasinin, görev ve uzmanlık alanıyla ilgili görüşlerini Bakanlar Kuruluna Millî Savunma Bakanı aracılığıyla iletmesi teamülü terk edilmiştir. Böylelikle askeri bürokrasinin üst düzey komutanlarıyla milletin oyuyla seçilmiş hükümetin bakanlarını bir araya getiren,
yarı-sivil ya da yarı-militer bir yüksek devlet konseyi yaratılmıştır. Bu durum MGK'yı 1960
sonrası yeni sistemin merkezi unsuruna dönüştürmüş ve yeni rejimin muhafızlığını yapan gizli bir cunta bu kurum üzerinden varlığını sürdürmüştür. Yine İdris Küçükömer'in de belirttiği gibi “1961 Anayasası'nın en önemli kurumu Millî Güvenlik Kurulu'dur. Bu parlamentonun adeta üçüncü bir bölümü gibi düşünülebilir”. Böylelikle politik sürecin yüksek askeri komuta tarafından gündelik olarak izlenmesini mümkün kılan Millî Güvenlik Kurulu, politik alanın bütünüyle militarize edilmesinin kurumsal simgesi olmuştur.94
MGK'nın yetki ve görevlerini tek cümleyle şöyle özetlemek mümkündür: Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği ve Genel Sekreteri anayasal kurumları yönlendi-ren temel siyasi bilgi ve belge derlemesi tekelini elinde tutar. MGK Genel Sekreterliği sadece siyasi ve ekonomik bilgileri istihbari mantık çerçevesinde değerlendirmekle kalmamakta, aynı da istihbari bilginin de tek elde toplandığı merkez olmaktadır. Genelkurmay İstihbarat Dairesi, Emniyet İstihbarat Dairesi, Millî İstihbarat Teşkilatı ve MGK temsilcisinin katıldığı istihbarat
koordinasyon toplantıları Genel Sekreterlikte yapılmakta, devlet kurumlarına ve siyasi merkezlere sunulacak tüm veriler sonuç olarak genel sekreter tarafından şekillendirilmektedir.
Türkiye'de devlet sisteminin ve ona bağlı olarak siyasal sistemin çalışmasının temel özelliklerinden birisini oluşturan önemli dört özellik ortaya çıkmaktadır:
MGK Genel Sekreterliği, her türlü bilginin aktığı, ısmarlandığı, değerlendirildiği ve koordine edildiği “devlet hafıza ve eylem merkezi”ni oluşturur. MGK bu bilgi derlemesi çerçevesinde TRT, RTÜK, DPT, YÖK, valilikler ve bakanlıklar gibi
devlet kurumlarıyla doğrudan ilişkiye geçer, yönlendirme yapar, en önemlisi
taleplerde bulunur.
Siyaset ve siyasetçi bu bilgiler tarafından kuşatılmıştır. Bu bilgiler, hükümet dâhil olmak üzere TBMM komisyonlarının, ayrıca çeşitli kamu kurum ve kuruluşların
93 Hikmet Özdemir (1993); s. 346.
94 Ali Balcı (2011); s. 58, 59.
karar donanımını sağlar. Bu şekilde kararların yönünü ve niteliğini belirler. Bu durum, fiili olarak siyasi iktidarı bağımlı hale getiren ve hükümet-devlet çarkının çalışma biçimine işaret eden bir durumdur.
MGK alt birimleri sadece bilgiyi üretmekle, derlemekle ve politika uygulamalarını denetlemekle yetinmez, toplumu, ekonomiyi, siyaseti her yönüyle tümünü takip
ve kontrol eder.
Bilgi tekeli oluşturmaktan toplumu yönlendirmeye tüm bu faaliyetler askerin siyasi ve ideolojik kontrolü altındadır. Bu bağlamda, ordu komuta kademesinin 15 üyesinden biri MGK Genel Sekreteri'nin kendi üzerinden MGK'yı fiilen Genelkur-may karargâhının bir parçası kılması, dikkate değerdir. En az bunun önemli diğer bir husus da MGK'nın diğer personelinin asker ya da asker kökenli olmasıdır.
MGK üzerinden askerin siyasete müdahalesi öylesine normalleştirilmiştir ki, dönemin
akademisyen hukukçuları “batı demokrasilerinin en ileri larında bile silahlı kuvvetlerin yüksek kademelerindeki kumandanların istemedikleri bir kararı, sivil hükümetin alması çok ender olabilir” gibi yorumlar yapabilmiştir. Ordunun sivil alana mutlak müdahalesi anlamına düzenleme ya da “misyon”, la militarist söylemin sorunsallaştırılması noktasında
etkin bir şekilde kullanılacaktır. Mutlak müdahalenin ve bir misyon üstlenmenin uzun vadede
ordu için sonuçları fazlasıyla sarsıcı olmuştur.95
30 Temmuz 2003 tarihinde TBMM'den geçen Avrupa Birliğine ilişkin 7. Uyum Paketi kapsamında yapılan yasa değişiklikleri ile ordunun siyasal ağırlığını kurumsallaştıran MGK'nın bileşimi epeyce “sivil”leştirilmiş, kararlarının bağlayıcılık vasfı ve yetkileri bir hayli törpülenip dağıtılarak, MGK'nın konumu neredeyse olağan demokrasilerin benzer kurumlarının düzeyine indirgenivermiştir. Askeri vesayet rejiminin ayrıcalıklı araçlarından MGK'nın, 1990'lardan 2000'li yıllara Silahlı Kuvvetlerin siyasete müdahale, siyaseti denetleme, temel siyasi kararlara katılma, kamuoyu ve kamu kurumlarıyla doğrudan ilişki
kurma, askeri demokrasiyi yasal kurallara uydurma gibi temel siyasi faaliyetlerinin odaklandığı kurum olması, başka deyişle askeri politi-kaların aklandığı ve kâğıt üzerinde “sivilleştirildiği” ana birim işlevini görmesi dikkate alınırsa atılan adımın kalıcı, fiili ve sembolik önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Bununla birlikte, yapılan değişiklikler MGK'nın simgelediği ve hayata geçirdiği temel modeli ortadan rmamıştır. Türkiye'de askeri vesayet sisteminin taşıyıcısı ana mekanizma devlet iktidarı-siyasi iktidar farklılaşmasıdır. Bu farklılaşma, toplumsal talep-siyasal karar ilişkisini manasız kılan, siyasi partilerin varlıklarını boğan, siyasi
alanı daraltan bir anti-siyaset, dola-yısıyla anti toplum düzeni üretmekte, gücünü siyasi iktidar karşısında devlet iktidarını temsil eden askerin varlığından li-">li tadır. 2003'te MGK Kanununda yapılan değişiklikte; “icra yetkileri” rılmakla birlikte yasada mevcudiyetini koruyan geniş ve muğlak millî güvenlik tanımı ile devletin millî güvenlik siyasetine ilişkin kapsayıcı tanım üzerinden “icra fikri” yerinde kalmıştır. Nitekim millî
güvenlik kavramını devletin anayasal düzeninin, millî varlığı ve menfaatle-rinin türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması olarak tanımlayan 2945 sayılı MGK Kanunu'nun 2. maddesi değişmemiştir. Geniş ve muğlak bir nitelik taşıyan bu tanım millî güvenliği sosyal, kültürel alanlara taşımakta, iç politikaya uzanmakta, fiilen ve eksel olarak iç tehdit adı altında ele alınan toplumsal hareketler ve taleplere, eğitim ve sanayi politikala-rına uzanmakta, ayrıca yürütmenin yetki alanıyla üst üste oturmaktadır. Nitekim “devletin millî güvenlik siyaseti” aynı maddede hatırlanacağı gibi şöyle tanımlanmaktadır: “Millî güvenliğin sağlanması ve millî
95 Ali Balcı (2011); s. 62, 63, 65.
hedeflere ulaşılması amacı ile Millî Güvenlik Kurulu'nun belirlediği görüşler dâhilinde, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış savunma hareket tarzlarına ait esasları
kapsayan siyaset…” Bu tanımla, millî güvenlik siyaseti, eğitimden sivil toplum örgütlerine, Kıbrıs meselesin-den teknolojik yatırımlara iç ve dış politik çerçevede temel politikaları millî hedefler adı altında belirleyen, bunları MGK'nın görüşleri çerçeve-sinde şekillendiren siyaset üstü bir yol haritası haline dönüşmektedir ve MGK'nın görev alanını tanımlayan ana öğe olmayı sürdürmektedir. Bu çerçevede her siyasetçinin, her bürokratın önüne ana harita olarak sürülen Millî Güvenlik Siyaset Belgesi varlığını korumaktadır.96
MGK'ya ilişkin analizlerde altı önemle çizilmesi gereken hususlardan birisi, bu kurumun Genelkurmay Başkanlığı'nın bağımlı değişkeni olarak çalışmasıdır. Diğer bir deyişle birçok çalışma, talimat, hazırlık, Genelkurmay Başkanlığı merkezli olmakta, MGK'nın elde ettiği
bilgiler bu süzgeçten geçirilmekte ve yeniden MGK tarafından dolaşıma sokulmaktadır.
DEVAMI PAZARTESİ...
Yorumlar
Kalan Karakter: