Demosan otelde gerçekleştiren toplantıya, Vali Murat Koca, Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Türk-İş’e bağlı 70 ilin şube başkanı katıldı. Toplantı saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Teksif Sendikası Başkanı Nazmi Irgat yaptığı konuşmada, “Karaman gerçekten büyük tarihi geçmişi , övünerek bahsettiğimiz, büyük şairimiz Yunus Emre’nin yetiştiği, Karamanoğlu Mehmetbey’in yayınladığı fermanla Türk dilinin başkenti olarak övündüğümüz, Mevlana’nın annesi ve kardeşlerinin mezarlarının bulunduğu bir yerimiz. Ülkemizin de en gözde yerlerinden biri. Tarım kenti Karaman’ımızı gelişen nokta itibariyle sanayide büyük mesafe kat etmiştir. Karaman Orta Anadolu bölgesinin ekonomik anlamda büyük gelişimler sağladığı bir yerdir. Demokrasinin gelişmesinin sanayileşmeyle ğunu biliyoruz. Sanayileşmesini tamamlamış ülkelerde demokrasinin kökleştiğini biliyoruz. Karaman kendi yerine yatırım yapan, müteşebbisiyle, çalışanıyla gerçekten gözde bir kenttir. Sanayi sektöründe 36 bin çalışanı bulunan Karaman bir çalışma kentidir” .
“KIDEM TAZMİNATININ YELPAZESİ GENİŞLETİLMELİ”
Dün yapılan kıdem tazminatı toplantısını değerlendiren Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ise, “Dün kıdem tazminatıyla ilgili bakanlıkta geniş kapsamlı bir toplantı yapıldı. Bu toplantının gündeminde kıdem tazminatı yoktu. İki mesele vardı. Alt iş gören taşeron, kiralık işçilik. Taşeronun sorunlarını alt alta sıraladığımızda bunlardan bir tanesi de kıdem tazminatıdır. Üç saate yakın Hak-İş, DİSK, TOBB ve TİSK’in ğu ve bakanın başkanlığında bir toplantı yapıldı. Biz Türk-İş olarak iki genel kurul kararımız var. Kıdem tazminatı Türk-İş’in kırmızı çizgisidir. Bakanlık bize bu davet yazısını yazdığı kıdem tazminatı lafı yoktu. Dünkü toplantıda bakanlık bize bir sunum yaptı. Bu sunumun burada anlatmam lazım. Sorun şuydu; Bakanlığın kendi hazırladığı bir sunum değildi. İşverenlerden aldığı, sendikalardan aldığı ve işçilerden aldığı problemlerle ilgili 23 maddeyi alt alta sıralayan bir sunumdu. Bu sunumun içinde özellikle ülkemizde 950’e yakın taşeron işçi var. Bunun da büyük bir bölümü kamuda daha çok sağlık sektöründe çalışıyor. Bundan bir sene evvel bu iş başladığı iyi niyetlerle başlamıştı. Bugün ama öyle bir noktaya geldi ki ülkenin başına bela . Bunu yapanlarda o dönemde iyi niyetle ve sanıyorum daha ucuz iş gücü için yaptılar. Ama şuan da leri nokta içinden çıkılmaz bir hal aldı. Hükümet, özellikle maliye ve hazine bundan bir buçuk sene evvel olumsuz görüş bildiriyordu. Şimdi arka arkaya mahkemeler kazanılınca özellikle Yol-İş Sendikamızın kazandığı mahkemelerde elde edilen tazminat miktarlarını alt alta koyduğumuz çok büyük meblağlar ediyor. Şu anda 900 lirayı hazine maliyeye ödemek mecburiyetinde. Bununla ilgili bir yargı kararı var. Bununla ilgili ilk defa Çalışma Bakanlığı, Maliye ve Hazine Bakanlığı geniş kapsamlı bir toplantı yaptı. Biz bundan bir buçuk yıl evvel konuyu Başbakanımıza anlattığımız Başbakanımız yanımızda Çalışma ve Ulaştırma Bakanına bunu çözün diye talimat verdi. Aradan bir buçuk sene geçti. Halen mesele çözülmedi ve kangren olma noktasına geldi. Bakanlıkta dünkü toplantının ana konularından bir tanesi bu. Kıdem tazminatı, mevcut çalışanlarla ilgili bu benim iki ay içerisinde 16. bölgede konuşmam. Kıdem tazminatıyla ilgili şu anki mevcut yapının içinde çalışan arkadaşlarımızla ilgili nokta sıkıntı ve problem olmadığını söyledik. Dün de bu konuda bir problem olmadığı ortaya çıktı. Sayın bakan bizzat kendisinin ağzından kıdem tazminatıyla ilgili bir olumsuzluk olmadığını ifade etti. Ama bir olumsuzluk var. Nerede peki bu olumsuzluk? Bakanlığın rakamlarında ülkede yüzde 10’luk kısmın kıdem tazminatı aldığı söyleniyor. Bu yüzde rakam doğru bir rakam değil. Bu ülkede kıdem tazminatı almayan kayıt dışı yüzde 35 kısım var. Bakanlık rakamlarına baktığımız da yüzde 25’le ilgili bakanlık bürokratların bize verdiği bilgi var. Toplarsanız yüzde 60. Bu da çok büyük bir rakam. Yani alandan almayan daha fazla. Son iki senede bu ülkede iflas eden 5 tane önemli kurum var. Buralarda çalışan sayısı da 10 binin üzerinde. Bu insanlar kıdem tazminatını nasıl alacak? Şimdi bu bir problem ve sorun. Türk-İş’in de, bakanlığında işverenlerimizin de buna bir çözüm bulma mecburiyetimiz var. Yani bu kıdem tazminatının yelpazesi genişletilmeli. Herkes kıdem tazminatı almalı ve bundan herkes istifade etmeli” diye .
“SENDİKALAŞMADAN ÜRKMEMEK LAZIM”
Bir yıl çalışanla altı ay çalışanın da kıdem tazminatından yararlanması gerektiğini kaydeden Atalay, “Ama bunu ederken de şu anda sendikacı kardeşlerim burada biz 30 gün üzerinden kıdem tazminatı alıyoruz. Bırak 29 günü, 5 saat noksana bile Türk-İş olarak razı değiliz. Böyle bir sıkıntıda görmüyoruz, böyle bir problemde görmüyoruz. Hafta sonunda iki başkanla beraber toplantı yapacağız. Hafta başında da bakanlık yetkilileriyle beraber uzmanlarımız bir toplantı yapacak. 10 gün içerisinde de dün yaptığımız toplantının bir benzerini daha yapacağız. Zannediyorum bu son olacak. O toplantıda da olması gerekenlerle ilgili biz geriye gitmeden bu yelpazeyi nasıl genişletiyorsak, işçinin hak ve menfaatini nasıl koruyorsak o doğrultuda hareket edeceğiz. Bizim işimiz kıdem tazminatı almayanlarla ilgili. Örgütlenmeyle ilgili Türkiye’nin her yerinde sıkıntı devam ediyor. Bu bölgede de sıkıntı var. Dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz. Ülkenin gelişmelerine iyi yapılan şeyler var. Ama olmayan işlerde var. Biz sendikacılar kanaat önderleri bunları ifade etmek mecburiyetindeyiz. Baskıyla örgütlenmeyi üç gün daha engellersiniz. Sonra bu işin altından kalkamazsınız. Şimdi Karaman’da 36 bine yakın çalışan var. Baktığınız 3 bin tane sendikalı işçi yok. Zaman işverenlerimiz 1980 sıkıntısından halen kurtulamadılar. Türk-İş Sendikaları iş yerleri için babamızın fabrikası gibi, kendi fabrikamız gibidir. Korumak ve kollamak durumundayız. Türk-İş’in son 15 sene içerisinde yaptığı çalışmalarda daha kaliteli nasıl üretiriz. Daha sıhhatli nasıl çalışırız. Daha çok patronumuza işverenimize nasıl kazandırırız bu ölçüde Türk-İş çalışmalarına devam ediyor. Servet düşmanlığı gibi bir düşüncemiz ve bakış açımız yok. Allah daha çok versin. Ama bunu yaparken bir bakın örgütlü iş yerlerinde iş kazası yüzde 2, örgütsüz iş yerlerinde iş kazası yüzde 98. Örgütsüz iş yerlerinde huzur bulamazsın. Bin kişinin çalıştığı yerde patron nasıl edecek onları. 3-5 gün daha götürürsünüz ama burada bir sendika olursa patronun muhatabı sendika olur. İşçi sağlığından, iş güvenliğine, ücretinden yemeğine, çalışma şartlarından ısınma şartlarına sendikanın temsilcisi o meseleyi halleder. Türkiye’de kurumsallaşmış firmaların tamamında sendika var. Hiçbir sıkıntı hiçbir problemimiz yok. Sendikalaşmadan ürkmemek lazım. Bugün olmazsa yarın arzu etmediğimiz birileri gelir. Orada örgütlenir sonra huzurunuz kaçar. Orada iç barışınızı sağlayamazsınız. Yani işçi özgür iradesiyle nerede istiyorsa orada örgütlensin” .


Yorumlar
Kalan Karakter: