İklim değişikliği ve buna bağlı olarak kuraklık nedeniyle yeraltı sularının seviyesinin düşmesi Karaman’daki tarımsal üretimi tehdit ediyor. Türkiye’nin tahıl ambarı olarak kabul edilen iller arasında ilk 5'te yer Karaman’da, tarımsal üretimin durması demek ülke genelinde gıda krizinin yaşanması anlamına geldiği gerçeğini karşımıza çıkartıyor. Bu durumu fark eden devlet, Konya Ovası Projesini(KOP) devreye almıştı. 2013 yılı Ocak ayına gelindiğinde ise KOP tarafından Karaman’ın da içinde bulunduğu KOP Bölgesine Havza Dışından Su Temini Önerileri Raporunu yayınlamıştı. Bu rapora göre Karaman Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü şu çıkarımı yapmıştı: “Bölgede mevcut suların yetersiz olmasından dolayı, açık havzalardan Konya kapalı havzasına su aktarımı yapılmalıdır. Bucakkışla veya Göçer köylerinin bulunduğu bölgedeki Göksu nehrinden ve Ermenek bölgesinden Karaman ve Ayrancı ovalarına su transferi yapılmalıdır.” Bu raporun ardından Göksu’dan Karaman’a su getirilmesi için Gödet, Hotamış ve Karadağ sulama projeleri gibi daha birçok projeye başlanmış ancak 2023 yılına gelinmesine rağmen kayda değer hiçbir sonuç alınamadı. Susuz kalan topraklarımızda kuraklık baş göstermeye başladı. Geldiğimiz son noktada bırakın tarımsal sulamayı Karaman’ın bazı köylerinde içme suyuna ulaşım bile güç hale gelmeye başladı. Geçim kaynağının yüzde 80’i tarıma dayalı Karaman’da başta Göksu olmak üzere dış havzalardan sular getirilmesi için oluşturulan göletlerin bugün kuruma noktasına geldiği gerçeğini görmek eminiz ki hepimizin içini kan ağlatıyordur. Su hayattır, topraklarımızda hayat olmaz ise ne yetiştirip ne yiyeceğiz.
Su sorunu sadece Karaman’ın değil, bölgemizden gelecek olumlu ve olumsuz tarım haberleri noktasında gözü kulağı bizde olan tüm Türkiye’nin sorunudur.
AĞAÇ YOKSA YAĞMUR DA YOK
Yine Karaman Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü su krizini önlemek için KOP raporunda sunduğu öneriler arasında yer alan şu sözler de havada kalmış gibi: “Bölgemiz yağış rejiminin düzelmesi ve yıllık yağışların artmasını sağlamak için Karadağ bölgesinde ve diğer alanlarda ağaçlandırma çalışmaları hızlandırılmalıdır.”
“SU KRİZİ” KAPIYA DAYANDI
10 yıl önce hazırlanıp yayınlanan bu rapordaki ağaçlandırma çalışmaları konusundaki KOP raporundaki ağaçlandırma uyarısı dikkate alınmış olsaydı bugün Karaman’daki ormanlık alanların bize sunacağı faydayı konuşup gerekli adımları atanlara şükranlarımızı sunuyor olacaktık. Ama ne yazık ki lafta kalan söylemler bugün Karaman’ı “Su Krizine” doğru hızla sürüklemekte.
ÖNERİLER RAPOR ÜZERİNDE Mİ KALDI
2013 yılında hazırlanan o raporda Karaman Ticaret ve Sanayi Odasının (KTSO) da görüşlerine de yer verilmişti. Karaman’ı çevreleyen sıra dağların ağaçlandırılması ile yıllık yağış oranın artırılmasının mümkün olabileceğine işaret eden KTSO, “Suni bulut tohumlanması ile yağış miktarının arttırılması ütopik bir girişim olarak düşünülse de bu yöntem gelişmiş ülkelerde yıllardır başarı ile kullanılmaktadır” çağrısı yapmıştı. Ancak öneriler yine rapor üzerinde kalarak vücuda geçmedi ya da geçemedi….
HAYAL ÖTESİNDE BİR HAYAL
Bir de Konya Valiliğinin bölgemiz için sunduğu ve o raporda da yer verilen bir proje vardı. Fırat Nehrinden Kızılırmak vasıtasıyla Orta Anadolu’ya su getirilmesi projesi… Fakat biz hemen yanı başımızdaki Göksu’dan bile daha tam randımanlı çalışacak somut bir projeyi hayata geçirememişken, Fırat Nehrinin bölgemizle buluşmasını hayal etmek, hayal ötesinde bir hayal olmaktan öteye geçemeyecek gibi duruyor.
OBRUĞUN AYAK SESİNİ DUYAR GİBİYİZ
Mısır konusunu da es geçmemek gerek. Ekiminden olgunlaşma süresine kadar “Su! Su!” diye bağıran bir üründen bahsediyoruz. Peki Karaman’da dış havzalardan su gelmezken bunca mısır nereden sulanıyor? Tabi ki içme suyu olarak da kullandığımız yer altı sularımızdan kullanılıyor. Dün 30 metre derinlikte çıkan yeraltı suyunu bugün 250 metrede çıkarmakta güçlük çekiyor. Görünen köy uzakta değilken hala mısır ekiminde sınır tanımıyor, dağa taşa mısır ekiyor, obruklara davetiye çıkartıyoruz.
ŞART OĞLU ŞARTTIR
Mısır konusunda, “Neden mısır ekiyorsunuz?” diyerek çiftçiyi suçlayacak değiliz. Peki suçlu kim? Suç göz göre göre çiftçiyi mısıra yönlendiren konuyla ilgili devlet büyüklerimizde ve buna göz yuman sivil toplum kuruluşlarında… Eğer çiftçi bölgesinde yapacağı tarımsal üretimde suya az ihtiyaç duyulan ürünleri ekmeye teşvik edilmezse o da, “Su azmış, çokmuş” diye düşünmeden para kazanacağı ürünü eker. Yani gider mısır eker, yok o da yetmedi yonca eker. Acilen mısır üretiminin kontrol altına alınması gerekiyor. Bölgenin su potansiyeli düşünülerek çiftçinin suya az ihtiyaç duyan tarım ürününe yönlendirilmesi şart oğlu şarttır.ADEM DEMİREL
Su sorunu sadece Karaman’ın değil, bölgemizden gelecek olumlu ve olumsuz tarım haberleri noktasında gözü kulağı bizde olan tüm Türkiye’nin sorunudur.
AĞAÇ YOKSA YAĞMUR DA YOK
Yine Karaman Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü su krizini önlemek için KOP raporunda sunduğu öneriler arasında yer alan şu sözler de havada kalmış gibi: “Bölgemiz yağış rejiminin düzelmesi ve yıllık yağışların artmasını sağlamak için Karadağ bölgesinde ve diğer alanlarda ağaçlandırma çalışmaları hızlandırılmalıdır.”
“SU KRİZİ” KAPIYA DAYANDI
10 yıl önce hazırlanıp yayınlanan bu rapordaki ağaçlandırma çalışmaları konusundaki KOP raporundaki ağaçlandırma uyarısı dikkate alınmış olsaydı bugün Karaman’daki ormanlık alanların bize sunacağı faydayı konuşup gerekli adımları atanlara şükranlarımızı sunuyor olacaktık. Ama ne yazık ki lafta kalan söylemler bugün Karaman’ı “Su Krizine” doğru hızla sürüklemekte.
ÖNERİLER RAPOR ÜZERİNDE Mİ KALDI
2013 yılında hazırlanan o raporda Karaman Ticaret ve Sanayi Odasının (KTSO) da görüşlerine de yer verilmişti. Karaman’ı çevreleyen sıra dağların ağaçlandırılması ile yıllık yağış oranın artırılmasının mümkün olabileceğine işaret eden KTSO, “Suni bulut tohumlanması ile yağış miktarının arttırılması ütopik bir girişim olarak düşünülse de bu yöntem gelişmiş ülkelerde yıllardır başarı ile kullanılmaktadır” çağrısı yapmıştı. Ancak öneriler yine rapor üzerinde kalarak vücuda geçmedi ya da geçemedi….
HAYAL ÖTESİNDE BİR HAYAL
Bir de Konya Valiliğinin bölgemiz için sunduğu ve o raporda da yer verilen bir proje vardı. Fırat Nehrinden Kızılırmak vasıtasıyla Orta Anadolu’ya su getirilmesi projesi… Fakat biz hemen yanı başımızdaki Göksu’dan bile daha tam randımanlı çalışacak somut bir projeyi hayata geçirememişken, Fırat Nehrinin bölgemizle buluşmasını hayal etmek, hayal ötesinde bir hayal olmaktan öteye geçemeyecek gibi duruyor.
OBRUĞUN AYAK SESİNİ DUYAR GİBİYİZ
Mısır konusunu da es geçmemek gerek. Ekiminden olgunlaşma süresine kadar “Su! Su!” diye bağıran bir üründen bahsediyoruz. Peki Karaman’da dış havzalardan su gelmezken bunca mısır nereden sulanıyor? Tabi ki içme suyu olarak da kullandığımız yer altı sularımızdan kullanılıyor. Dün 30 metre derinlikte çıkan yeraltı suyunu bugün 250 metrede çıkarmakta güçlük çekiyor. Görünen köy uzakta değilken hala mısır ekiminde sınır tanımıyor, dağa taşa mısır ekiyor, obruklara davetiye çıkartıyoruz.
ŞART OĞLU ŞARTTIR
Mısır konusunda, “Neden mısır ekiyorsunuz?” diyerek çiftçiyi suçlayacak değiliz. Peki suçlu kim? Suç göz göre göre çiftçiyi mısıra yönlendiren konuyla ilgili devlet büyüklerimizde ve buna göz yuman sivil toplum kuruluşlarında… Eğer çiftçi bölgesinde yapacağı tarımsal üretimde suya az ihtiyaç duyulan ürünleri ekmeye teşvik edilmezse o da, “Su azmış, çokmuş” diye düşünmeden para kazanacağı ürünü eker. Yani gider mısır eker, yok o da yetmedi yonca eker. Acilen mısır üretiminin kontrol altına alınması gerekiyor. Bölgenin su potansiyeli düşünülerek çiftçinin suya az ihtiyaç duyan tarım ürününe yönlendirilmesi şart oğlu şarttır.ADEM DEMİREL