Kişisel Verileri Koruma Kurumunca (KVKK) "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" kapsamında hukukçuların katılımıyla "Mahremiyet Hakkı ve Kişisel Verilerin Korunması Sempozyumu" düzenlendi.
KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, kurumun konferans salonunda düzenlenen sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 10 Aralık 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin tüm insanlık için esaslar ortaya koyduğunu belirtti.
Beyanname'nin, insan onurunun dokunulmazlığına ve herkesin hak sahibi olduğuna dair evrensel bir sözü temsil ettiğini ifade eden Bilir, bugün, insan haklarının korunmasının artık yalnızca fiziki alanlarla sınırlı olmadığını, dijital mecralarda, veri akışlarında, algoritmaların kararlarında ve teknolojinin görünmez katmanlarında da korunması gereken yeni alanlar ortaya çıktığını kaydetti.
Beyanname'nin kabul edildiği dönemde kişisel verilerin bugünkü anlamıyla günlük hayatta yer almadığını anımsatan Bilir, "Beyanname'nin özel hayatın gizliliğine ilişkin hükmü, günümüz dünyasında kimi düşünürler tarafından kişisel verilerin korunması hakkının dayanaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu doğrultuda mahremiyet, insan onurunun ayrılmaz bir parçası, kişisel verilerin korunması ise bu hakkın dijital çağdaki en somut yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Mahremiyetin korunması, kişisel verilerin korunmasıyla mümkün"
Mahremiyetin, bireyin kendi yaşam alanı üzerinde söz sahibi olmasını, kendisine ilişkin bilgilerin akıbetini belirleyebilmesini ve kişisel sınırlarını özgür iradesiyle çizebilmesini ifade eden temel bir hak olduğuna işaret eden Bilir, teknolojinin hayatın neredeyse her alanına nüfuz ettiği bu dönemde, mahremiyetin korunmasının ancak kişisel verilerin korunmasıyla mümkün olacağını vurguladı.
Kişisel verilerin korunmasının kişinin kimliği, iradesi, özgürlüğü ve mahremiyetiyle doğrudan bağlantılı bir hak olduğunu belirten Bilir, "Kişisel verilerin korunması, özü itibarıyla bir insan hakkı meselesidir. Dijitalleşme, yapay zeka, büyük veri analitiği ve otomatik karar verme mekanizmalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu hakkın kapsamı her zamankinden daha geniş bir boyut kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yalnızca teknik düzenlemeler içeren bir kanun olmadığını, dijital çağda mahremiyet hakkını teminat altına alan modern bir hukuk anlayışını da temsil ettiğini aktaran Bilir, kanunun, teknolojinin dönüştürdüğü bir dünyada bireyin kendi verisi üzerindeki hakimiyetini kaybetmemesi için oluşturulmuş bir düzenleme olduğunu kaydetti.
Yorumlar
Kalan Karakter: