Birkaç saat’lik yolculuğun ardından Mekke’ye varıyoruz. Otelimize yerleşip, hazırlıklarımızı bir an önce tamamlayıp yola çıkmak istiyoruz. Aklımızda, kalbimizde ruhumuzda o muhteşem buluşmanın heyecanını hissediyoruz.
Kâbe... Müslümanların kıblesi… Milyarlarca insanın görmek için, kavuşmak için, eteğine tutunup gözyaşı dökmek için, etrafında büyük bir aşkla dönmek için can attığı kutsal mekân…
Yıllardır binlerce kilometre uzaklardan yöneldiğimiz Kabe, artık tam karşımızda. Aradan mesafeler kalkmış, vuslat gerçekleşmişti. Kabe ne da ihtişamlı duruyor karşımızda
Cenabı Allah’ın rızasına erme gayesiyle çıktığımız bu yolculuğa lebbeyklerle ihramlara sarılarak peygamber efendimizin Allah'ım
hac yapmak istiyorum, bunu bana kolay kıl ve benden kabul eyle. Duası ile " Kabe’ye varıp tavafa başladık. Kabe’nin etrafında mümin olmanın tattırdığı bu zevki bir başka yerde bu canlı ve bu coşkulu bir şekilde yaşama çok zordur. Mescid-i Haram’da namaz kılıp, namazdayken kabe’yi seyretmenin doyumsuz tadını yaşadık. Hz. Mevlânâ der ki: “Mü’min, önce mimarı Allah kalbinin etrafını tavaf ederek, orasını kötülüklerden temizlemelidir. Sonra da, ilk mimarı Hz. Adem (as) Kâbe’yi tavaf etmelidir.”
Tavaftan sonra Safa ile Merve'de
sa'y yaparken Hz. Hacer annemizin çocuğu İsmail'e su aramak üzere
mücadelesini, Allaha imanını, güvenini, tevekkülünü hatırladık. Sonra Hz. İsmail’in hatırası zemzemi doya doya içtik.
Kabe-i Muazzama’yı kendine izafe ederek değerine değer katan Cenab-ı Hak, mukaddes beldeyi harem ilan ederek şereflendirmiştir. Oraya yönelen her mümin, Allah`a yönelmiş kabul edilmiş, orayı ziyaret eden herkes Cenab-ı Hakk’ın misafiri sayılmıştır. Bu yolculuk dualar ve yakarışlarla yüklüdür. Oralarda kulluğun özü dua; hal diliyle bilinçli sözlerle ifade edilir. Her ne istenirse ondan istenir. Rahmete açılan eller boş dönmez. Hikmetine ve kulun maslahatına uygun olarak yakarışlara cevap verilir. Gerçekten hac ibadeti, manevi yönden çok heyecanlı bir ibadettir. Bu ibadetin icra edildiği günler, en bereketli ve kıymetli dilimi olarak hayatımıza yansıyacaktır. Bu kıymetli günlerin ardından haccın farzlarından Arafat Vakfesi için hazırlıklarımızı yapıp yola çıkıyoruz.
İşte Arafat’tayız, marifet ve mağfiret diyarında… .
‘’Dilleri, ırkları, renkleri, coğrafyaları farklı, fakat gönülleri bir, imanları bir, gayeleri bir milyonlarca mümin kardeşimizle birlikte Arafat meydanındayız…” Allah insanları Arafat’ta marifete ermeye, kendini bilmeye, kendi aczini ve Rabb’inin keremini bilmeye davet etmişti. Arafat, bereketli bir Arefe günü, Yüce Allah’ın af ve rahmetine nail olabilme günü... Arafat, eşitlik ve kardeşlik günü. Arafat, yalvarış ve yakarış günü. Haccın büyük bir İslam kongresi ğunu hatırlatıyor Arafat. Dünyanın dört bir tarafından Müslümanlarla kaynaşmayı, ümmet olarak bütünleşmeyi, dertlerin ve inçlerin paylaşılabildiği dayanışmanın, yardımlaşmanın en güzel örneğini yaşıyoruz burada.
Hz.Peygamber "Hac Arafattır" buyurmuştur. Arefe günü, Vakfe’yi Cebel-i Rahme yakınlarında yapmak efdal ise de, Hac müessesesinin hacılara ayırdıkları yerler sebebiyle, Vakfe, Arafat sınırları içinde her yerde yapılır. Bu günün özelliklerinden birisi de öğle namazı ile ikindi namazının cem edilmesidir. Öğle namazı vaktinde iki namaz birden kılınır. Ve bundan sonra dua yapılır. İsteyen istediği duayı yapabilir. İstediği uzatabilir. İstediği nafile namaz kılabilir. Çünkü, bu gün Cenab-ı Hakk’a yapılan niyazlar boşa gitmez.
Arafat’ta güzel şeylere şahit m. Suud yönetiminin oluşabilecek kaza, yangın veya karışıklıklara karşı helikopterlerle takip sayesinde, anında müdahale edecek özel donanımlı motosiklet bulunması ve Diyanetin de Arafat ta sahra hastanesi kurması, hastanede tedavisi devam eden hastaların ambulanslarla getirilerek görevlerinin yapılması sağlanması, durumu daha ağır hastaların ise helikopterlerle onlarında vakfeye durarak haccın bu rükünlarını yerine getirilmesi sağlanması, Diyanet İşleri Başkanlığının hazırlamış ğu program kuran ziyafeti, zikirler ve Mehmet Görmez hoca’nın vakfe duası muhteşemdi.T ürk hacı adaylarının Mekke’den Arafat’a yüzlerce otobüslerle başarılı bir nakil gerçekleştirilmesi ve diğer ihtiyaçların eksiksiz halledilmesi takdire şayandı. Yolculuğa başladığımız an’dan döndüğümüz an’a bizden ilgisini eksik etmeyen, oluşabilen sorunlara anında çözüm bulan Nuri Doğan turizm Şirketine, Erdal doğan, Mustafa doğan’a, Konya Karatay Merkez Vaaz i, Kafile Başkanı Kadir Süzen hoca’ya, Mithat Tömek, Ali Tokgöz, Ahmet Güneş, Şahin Demirci, Reşat Güneş ve bayan hocalara tecrübe ve bilgileri ile bizleri aydınlatarak, hac süresince ilgi ve alakalarını eksik etmedikleri için teşekkür ediyorum. Prof. Dr. Mehmet Görmez hocayı kutluyorum. Çok güçlü irşad ekibiyle eksiksiz bir organizasyon yaptı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez hoca’nın yaklaşık bir saat süren vakfe duası için kalkıyor binlerce el semaya. Başlarımız eğik, yüreklerimizdeki mahcubiyetle tövbe ve istiğfarla çalıyoruz Rahman’ın af kapısını. Arafat marifet meydanıydı. Marifetullahı arama,hakikati arama çabasıydı.Arafat mahşerdi, ölüm elbisesini giymiş kendi mahşerini yaşamak, aynı da diriliş demekti. Arafattaki ibadetlerimiz vakfeydi. Vakfe duruş demekti. Buradaki duruş şeytanı mutsuz edeceğinden bundan sonrada şeytana karşı durmak demekti. Ne büyük şerefti peygamberin yerinde ashabın yerinde şimdi bizler duruyorduk. Ümitsizliğimizi öldürüp, ümidimizi dirilttiğimiz yerden, Arafat’tan Cenab-ı Hakk’ın af ve mağfiretini niyaz ederek ayrılıyoruz.


,



Yorumlar
Kalan Karakter: