Buralarda inadına yeşil’e filiz veriyor.
Begonviller ebemkuşağı gibi.
Yaseminin kokusu hala Ak.
Hanımelleri yeniden çiçeklendi….
Kan, kin, nefretin içinden güzellikleri bulmaya çalışıyorum bu Eylül sabahında …
Yine o kara kuş.
Bu yılın yavrusu biliyorum. Gagası turuncuya dönmedi daha.
O geliyorsa bahçeye sonbahar geliyor.
Sarmaşıklar bayramdan sonra kırmızıya dönecek sonra dökülecekler.
Hazan hep hüzün.
Saba makamı gibi, kahır dolu, karamsar.
Bir an önce geçip gitse de Sara’nın buğulu gözlerine, Kasım’a ulaşsak .
O filmi bir kez daha izlesek,
tekrar tekrar aşkı yaşasak….
Only Time ile Enya , kulağımıza aşkı fısıldasa…
Oysa ne uzağız,
bırak aşkı, insanlıktan.
Cenazelerimiz var kucaklarda.
Tabutlar kamyonlarla geliyor.
Sokaklarda silah sesleri.
Ateşe vermişler dünyamızı…
Her Eylül, kurşunların bombaların arasında kendimizi, insanlığı,
hayatı mı arayacağız.
20’lı yaşlarda bir sabun reklamındaki tınıya Diana Ross’un, Do you know where you’re gongto’ adlı şarkısına hapsetmiştik içimizdeki giyi.
Üstünden 35 yıl geçmiş ben hala gençliğimi arıyorum….
Haksızlık etmeyim, bir çoğundan şanslıyım.
Bizim kuşağın çoğunu astılar,şişlediler,işkence yaptılar, katlettiler.
Ben hala Eylülleri yaşıyorum….
Yaşıyorum ama,
çocuklarımızın,
İnsanlığın öldüğünü göre göre…
Yorumlar
Kalan Karakter: