Türkiye’de tarikat ve cemaatçi yapıları, tarih boyunca devrin siyasi atmosferine göre şekillenmiş, bazen yeraltına çekilmiş, bazen de siyasetle iç içe büyümüşlerdir. Ancak bu süreklilik, bu yapıların saf İslam anlayışını yansıttığı anlamına gelmiyor. Aksine, bu gruplar zamanla tevhid inancından saparak, dini bir araç olarak kullanma eğilimindedir. Bugün ise siyasetin ve toplumsal güçlerin rüzgarına göre hareket ederek samimiyetsizliklerini açıkça sergiliyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ’ın “Kutsal dinimizi şahsi emelleri için istismar eden çıkar gruplarına meydanı boş bırakmamalıyız” uyarısı, tam da bu noktada anlam kazanıyor. Bu yapılar, dini değerleri çıkarları için kullanırken, İslam’ın saf tevhid anlayışını zedeliyorlar. FETÖ gibi örneklerde görüldüğü gibi, dini istismar ederek güç kazanma çabaları, toplumun güvenini sarsan tehlikeli bir oyuna dönüşüyor.
TEVHİD ANLAYIŞININ YİTİRİLMESİ
Tevhid, İslam’ın en temel ilkesi. Ancak tarikat ve cemaatler, Allah ile kul arasına aracı koyarak, insanları tevhid inancından uzaklaştırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısında olduğu gibi, bu yapılar dini yozlaştırıyor ve samimiyetsiz bir yol izliyorlar.
ERDOĞAN’IN DURUŞU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkar gruplarına yönelik sert uyarısı, dinin saf değerlerinin korunması için önemli bir çağrıdır. Onun bu açıklamaları, İslam’ın çıkar aracı olarak kullanılmasına karşı durmak ve tevhid inancını korumak adına dikkate alınmalıdır.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: