Kurultay'aKaraman Valisi Murat Koca, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, AK Parti Karaman Milletvekilleri Lütfi Elvan, Mevlüt Akgün, kamu ve kurum müdür ve amirleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri, davetliler ve öğrenciler katıldı.
"Karaman BÜTÜN DÜNYA'DA TÜRKÇE'NİN MERKEZİ OLACAK"
Kurultay'ın açılış konuşmasını yapan Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, "Türk dilinin kaderi belirlenirken bunu kullanan Türklerin tarih gidiş hatları değişmiştir. Biz bu kutlamaları son derece önemsiyoruz. Biz bu Türk Dil Bayramını her yıl dikkatle ve heyecanla kutluyoruz. ve her yıl bir ilave yaparak konuyu zenginleştirmeye çalışıyoruz. Bu yıl her yıl ğu gibi özel bir Türkçe Treni donatıldı. ve her yıl bir başka noktadan Karaman'a uğurluyoruz. Her yıl bu kutlamalarla birlikte Karaman'a kalıcı bir eser bırakıyoruz. Geçmiş yıllarda Uluslararası Türkoloji Merkezi kurduk. Bu Karaman olarak yapmak zorunda ğumuz bir hadiseydi misyonumuz bunu gerektiriyordu. Dünyanın her yerinde Türkçe yazılmış eserleri, eğer mümkünse orijinalini, değilse de mikro filmlerini alarak toplamaya çalıştık. Dünyadaki bütün merkezleri araştırdık ve son derece zengin bir kütüphane elde ettik. Şu anda Milli Kütüphanemiz dahil elimizde 56 koleksiyon bulunuyor. ve deniliyor ki, Türkçe konusunda Türkiye'nin en büyük 5. koleksiyonu. Sayın Başbakanımıza bütün bu hadiseleri bir çerçeve içerisine li-">li için önemli bir proje sunduk. Adı, 'Türkçe Bilimler Akademisi' bu büyük proje eğer vücut kazanırsa o taktirde Karaman laf olarak değil, uygulama olarak düşünce olarak tamamen bütün dünyadaki Türkçe'nin gerçek merkezi olacak. Her yıl 10-13 Mayıs tarihleri arasında kutladığımız şu günler, kurumsal kimliğe kavuşturmak istiyoruz. Karaman'da 700 bin metre karelik alanda Türk Dünyası kültür park projemiz var. Bütün Türk kültürü çizgisini yaşayan bütün Türk devletlerine kendilerini ifade etmeleri için alan sunacağız. Herkes kendini ifade etmek için alanı kendisi oluşturacak. En önemli hadise de şu; dilin değişken ve gelişen talepleri düşünüldüğünde alanlarında yetkin akademisyen ve öğretmenlerin Türkçeyi geliştirmek için bir araya geleceği zemin Türkçe,
ağız ve lehçeleri viki sözlüğü projedir. Takipçilerin her alanda ufuklar açacak önemli bir proje. Karaman Türkçe konusunda dünyada hak ettiği yeri alacaktır" diye .
"DİLİ OLMAYANIN MİLLETİ OLMAZ"
Konuşmasına anneler gününü kutlayarak başlayan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Bizim tarihimizde aşiretten devlete oradan imparatorluğa giden bu coğrafyada uzun bir tarih maceramız var. Bunun bir dönemi beylikler dönemidir. Bu bölgede de Karamanoğlu Beylik olarak bir süre yaşadı. Günümüzden 7 asır önce Karamanoğları Beyliğini yöneten Mehmet Bey de büyük devlet adamıydı. Dilimize ve dilimizin gelişmesine önem gösterirdi. Anadolu'nun Türkleşmesinde büyük bir etkisi Mehmet Bey yayınladığı fermanla, divanda, dergahta, berzahta Türkçe konuşulmasını emir buyurur. Türkçe'mizin devlet dili olarak kabul edilmesinde bu kararın çok önemli bir rolü var. Bugün kutladığımız bayramın i de 13 Mayıs 1277 tarihinde Mehmet Bey'in yayınladığı bu fermandır. Türk Dil Bayramıvesilesiyle Karamanoğlu Mehmet Bey'i bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyoruz" .
Kendilerinin dünyayı giyle kucaklayan bir milletin mensupları ğunu dile getiren TBMM Başkanı Çiçek, "Medeniyetimizin temelinde gi var. Anamızın ak sütü Türkçe'miz gimizi de dile getirme aracımızdır. 'Yaşat ki yaşayasın' diye inanırız. Attığımız adımın yediğimiz lokmanın, ğumuz sözün hesabını sorulacağını biliriz. Bundan dolayı ki lafımızın sözümüzün sakınarak söyleriz. Dili olmayanın milleti olmaz. Biz dilimizle büyük bir milletiz. Bir arada olmanın ortak hedefleri koşmanın aynı hayalleri yaşamanın oturup konuşmanın yegane amacı budur. Sevincimizi onunla paylaşır hüznümüzü onunla anlatırız. Şiirler, lehçe, ağız farkları dilimizin zenginliği ve güzelliğidir. Hepimiz biliyoruz ki, dünya dilleri ailesi içerisinde dilimizin özel bir yeri vardır. Bugün dünyanın her yerine dağılmış ailemizin milyonlarca üyesi vardır. Türk İslam'dan Balkanlara, Orta Doğu'dan Afrika'ya yaygın bir coğrafyada kullanılan dilimiz bizleri birleştiren en önemli ortak değerlerimizden biridir. Dedelerimizden destan, ninelerimizden masal, annelerimizden ninni, babalarımızdan şiir, arkadaşlarımızdan türkü olarak dinlediğimiz Türkçe'miz yüzyıllardan beri bir çınar gibi sürekli kendini yenilemiş ve gelişmiştir. Kültürümüzü, inancımızı tarihimizi geleceğimizi gelecek kuşaklara aktardığımız Türkçe'miz millet oluşumuzun da en önemli dayanağı olmuştur.Kaşgarlı Mahmut'tan Yusuf Hashacibe, Yunus Emre'den Nasreddin Hoca'ya, Necip Fazıl'dan Nazım Hikmet'ten günümüze okuyanımız, çizerimizin beslenme kaynağı dilimizdir. Geçmişte Türkülerimiz, şarkılarımız, oyunlarımız hep Türkçe ile yazılmıştır. Geçmişten günümüze dilimizin başka dillerle etkileşim halinde halinde ğu gerçeğinden hareketle kullanılan dilin yaşayacağı asla unutulmamalıdır. Yaşayan varlık Türkçe'mizde kullanıldığı medeniyet çevresindeki dillerle sürekli etkileşim içerisinde olmuştur. Türkçe'miz bir imparatorluk coğrafyasından akıp seslerle meydana gelmiş muhteşem bir sentezdir. Bu sentezi meydana getirmek için Türk milleti olarak bir taraftan tuna boylarından ses aldık, öte yandanAfrika ülkelerinden Kafkaslar'dan, Nil suyundan sesler aldık. Bunun için yüz binlerce vatan evladı milyonlarca kilometrekarelik imparatorluk coğrafyasında askerlik görevi yaptı. Milyonlarca evladımız birbirinden uzak şehirlerdeki kızlarla
evlendi. Kaç milletten Türkçe gelin geldi ve bu sayede Türkçe'miz dünyanın dört bir tarafına yayılmış " diye .
"YABACI KÜLTÜRLERİN TAŞERONLUĞUNU YAPIYORUZ"
Dilin kullanıldıkça gelişeceğinin asla unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Çiçek, "Yabancı dil bilmek ve yabancı dille konuşmak elbette önemlidir. Günümüz dünyasında daha da önemlidir. Ancak her dil kendi olma özeliğini taşımalıdır. Konuşulduğu medeniyet dairesinde diğer dillerle etkileşim halinde dilimizin yabancı dillerden etkilenmesi gayet tabidir. Ama Türkçesi varken yabancı kelime kullanmak bir zenginlik ğu kader en hafifinden bir özentisizliktir. Dilimiz güzel ğumuz, onun zenginliğini kullanabildiğimiz ölçüde saygınlık kazanır. Bu le dilimizi yaşatıp yaygınlaştırmak hepimizin görevidir. O annemizden bize bırakılan bir mirastır. Bizler de evlatlarımıza mirasımızı aktaracağız. Mirasyedi gibi dilimizi yabancılaştırmamaya hizmet etmemiz gerekir. Hedefimiz Atliyatik'ten Çin Seddi'ne değil, Amerika'dan Japonya'ya Türkçe konuşarak seyahat edilebilir bir dünya olmalıdır. Duyuş, düşünüş ve inancımızı en iyi şekilde ifade ettiğimiz Türkçe'mizi sadece konuşma dili olarak değil bilim sanat ve edebiyat dile olarak yaşatmak ve yaygınlaştırmak hedefimiz olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Bazı kurumlara da sorumluluklarını hatırlatan Çiçek, "Bunların en başında belediyelerimiz geliyor. Son larda şenlik kelimesi yerine festival kullanılıyor. Buna şenlik demek varken, niye festival deriz de yabancı kültürlerin taşeronluğunu yapıyoruz. En ücra kasabalarımıza varıncaya bu kelimelerimizi bu isim altında taşımaya gayret ederiz. Evvela belediyelerimizin buna dikkat etmesi gerekir. Çünkü bu şenlikler adı altında hem dilimizde hem de kültürümüzün diğer unsurlarında bir yozlaşma söz konusu oluyor.
Halbuki bizi millet yapan dilimiz başta olmak üzere bu değerlerdir.
Bu değerleri ortadan rdığınız anda kuru bir kalabalığın ötesine geçmeyiz. Buna millet denmez kuru bir kalabalık denir. Sokaklara çıktığımızda kırahathane sonra kahvehane , şimdi de kafe . Yazılışı bizden değil, okunuşu bizden değil, ifade tarzı bizden değil. Dallas kırahathanesinden tutun bir alay zırva isimAnadolu'nun kan dökerek aldığımız şehit vererek aldığımız bu coğrafyada elin oğlu atla değil arabayla kültürlerini getirip sokaklarımıza bolca verip gidiyorlar. Belediyelerimizin buna dikkat etmesi gerekiyor. İkincisi tüm resmi kurumlarımızın buna dikkat etmesi gerekiyor. Ama şimdi 81 ilimizde de üniversitemiz var. Üniversitelerimizin de bu konuda hem dilin hem kültürün üretilmesi konusunda ciddi bir cabanın içerisinde
olması gerekir. Kendi dilini kullanamayan toplumun beyni de, ilmi de irfanı da gelişmez. Onun için dil bu önemli bir konudur buna icap etmek gerekiyor. Zaten kendi aramızda itilafımız var bir de dil üzerinden, telafuz üzerinden bunları söylemeye çalışıyoruz" .
"DİLİMİZ YOĞUN ÇABAYLA 117 KELİMEYE ÇIKTI"
Türk Dil Kurumu'nun düzenlediğu uluslararası bir toplantıdan da söz eden TBMMBaşkanı Çiçek, "Orada dinlediklerim gerçekten uykumu kaçırdı ama endişelerimin ne haklı ğunu gördüm. Türkçe çok zengin bir dil diyoruz ama 32 bin kelimeye düşmüsüz. Dikkat ederseniz çocuklarımız insanımızın önemli bir kısmı 250-350 kelimeyle dilimizi kullanıyor. O yüzden derdimizi anlatamıyoruz. O yüzden düzgün bir Türkçe konuşamıyoruz, düzgün bir hitabette ortaya koyamıyoruz. Çünkü aynı anlamı içeren birden çok kelimemiz olmasına rağmen bunun önemli bir kısmını unuttuğumuz için o ilk kelime aklımaza gelmezse teklemeye başlıyoruz. Bu dil kısırlığına dil fukaralığından geliyor. Dilin kendisinde fukaralık yok, biz kendimiz fukaralaştırıyoruz. Şimdi yoğun bir çabayla 117 bin kelimeye çıktı Türkçe. Bunun çok daha yukarıda ğu kesindir. Ortada bir gerçek vardır ki, biz zengin bir dil, kültür ve kelime hazinesine sahip olmamıza rağmen insanımızın çok önemli bir kısmı 250-500 kelimeyle konuşuyoruz. Biz siyasetçiler olarak meydanlarda nutuk çekerken Türkçe'yi kaç kelimeyle konuşuyoruz.
Bir Fransız politikacı kaç kelimeyle konuşuyor. Bunun her alanda değerlendirmeler yapabiliriz o da karnemiz ortaya çıkmış olur. Ama vaka şudur ki; gerek içerimizde gerekse dışarıdan uzun bir tahribat yılları yaşadık biz. Bir taraftan Öz Türkçe eleştirmeni adı altında bir çok kelimeyi kullanılamaz hale getirdik. Ürettiklerimiz de tutulmadı. Böylece eskisini unuttuk, yenisini de yeteri kabullenemedik. Ortaya bugünkü Türkçe çıktı. Bugün bunu bir çok yerde görmek mümkün" ifadelerini kullandı.
"Dil BİR MİLLETİN EN ÖNEMLİ VARLIK SEBEBİDİR"
Birinci görevlerinin dile mevcut şekliyle korumak ğunu kaydeden Çiçek, konuşmasını söyle sürdü:
"Sonra da dilimizi geliştirerek buna yenilerini ilave etmek gerekiyor. Bu hepimizin sorumluluğudur. Bu konu her sene Karaman'da kutlanamayacak önemli bir hadisedir. Bu milletin varlık sebebidir. Bir milletin varlık sebebini korumak sadece Türk silahlı kuvvetleriyle olmaz. Kültürümüzle, varlığımızla, medeniyetimizle, dilimizle koruyabiliriz. Dil bir milletin en önemli varlık sebebidir. Dil yoksa millet de yoktur, milliyet de yoktur. Özellikle içinden geçtiğimiz süreci de dikkate aldığımızda hepimizin bu konuda önemli hassasiyetlerinin olması gerekiyor. Belki bunu daha üst düzeyde bir devlet politikası haline getirip sadece senede bir defa kutlanan bir merasim haline getirmememiz lazım."
Kurultay'ın ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Karaman Valisi Murat Koca ve Belediye Başkanı Kamil Uğurlu'yu makamında ziyaret etti. Buradaki ziyaretin ardından TBMM Başkanı Cemil
Çiçek, Hatuniye Medresesi'nde Piri Reis Sergisi'ni açtı.





Yorumlar
Kalan Karakter: