Bir FETÖ gider bin FETÖ gelir

TAKİP ET

15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de ne olduğunu dile getiren Prof. Dr. Öztürk, 'Bir FETÖ gider bin FETÖ gelir. FETÖ'den hiç ders alınmadı mı? Alınmadı!' dedi

FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz Temmuz Darbe Girişimi’nin tarikat ve cemaatlere karşı bir duruşun sergilenmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu söyleyen İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Şimdi FETÖ’den ders alınmadı mı? Alınmadı!” diyerek, “Bugün siyasi iktidarı temsil eden AK Parti, Erbakan Hoca’nın yapısından bir tür mutasyona uğrayarak kopmadan ve kendisi bağımsız bir siyasi hareket olmadan önceki süreci düşündüğümüzde Erbakan Hoca’nın temsil ettiği Milli Görüş zihniyetiyle bu Fetullah Gülen’in takip ettiği Nurcu çizgi arasında gönül ilişkisi pek kurulamadı. Belki bu iki yapı arasında kişisel düzeyde geçirgenlikler, geçişkenlikler, toleranslı bakış açıları olmuştur.  Bunlar birbirlerine pek hüsnü nazar ile bakmadı, birbirlerini pek sevmediler. Fakat kaderin cilvesi… Erbakan Hoca bir yerden yürüdü, bir yere kadar gelebildi. Bunlar da 1980’den beri sürekli hızlanarak epeyce büyüdüler. Ecevit döneminde de büyüdüler, Çiller döneminde de büyüdüler güçlenerek yol aldılar. 2002’ye geldiğinde kader bunları bir bakıma yan yana getirdi. Fakat yan yana geldiklerinde mevkidaşlık ilişkisi içinde eşdeğer rütbede 2 gücün iktidar paydaşlığı gibi simetrik bir ilişki kuruldu. Birisi devletin derin kurumları arasındaki yargıda, TSK’da, emniyette epeyce kök salmış. Öbürü de iktidar olmuş ama yargıya nüfus edemiyor, bir başörtüsü vakasında Anayasa Mahkemesinde kapatılmaktan bir oyla son anda direkten dönüyor. Sıkıntıları var… Bunun ona ihtiyacı var, onun da buna ihtiyacı var. Birisi askeri vesayeti kırmak için onu kullandı, diğeri de devlete daha fazla tasallut etmek, her tarafını kaplayabilmek için onu kullandı” şeklinde konuştu.

İKTİDARDA ŞİRKİ KABUL ETMEDİLER

FETÖ ele başı Fetullah Gülen’in 2010 yılı referandumunda “Mezardan kalkanlar bile oy kullansın” diyerek HSK’ya, yargıya nasıl çöküleceğinin sinyallerini verdiğini söyleyen Öztürk, “Birileri bunu anlayamadı. İlerleyen süreçte iktidar paydaşlığının kabul edilmemesi noktasına gelindi. Siyaset tarafı, ‘Bunlara el verdik, kolumuzu istiyorlar’ diye rahatsızlığını dile getirdi. Öbürü de ‘Asıl devlet, iktidar ben olmalıyım’ diye siyasetin üstüne yürüdü. Yani ‘Orada şirki kabul etmiyoruz. Tevhit olacak. Yani iktidar paydaşlı yürümeyecek, birimiz iktidar olacak’ denildi ve iktidar kavgasına girilip 17 – 25 Aralık’ta patlak veren kavga bizi 15 Temmuz’a kadar getirdi” ifadelerini kullandı.

İKTİDARLA İLİŞKİSİ TABİ – METBU İLİŞKİSİDİR

FETÖ’den sonra Türkiye’deki tarikat ve cemaat yapılarının asimetrik bir yapıya evrildiğini dile getiren Prof. Dr. Öztürk, “Peki 15 Temmuz’dan sonra ne oldu? Bizim bir ilahiyatçı hocamızın, ‘Bakın bir FETÖ gider, bin FETÖ gelir’ dedi ve öyle de oldu. Ya, FETÖ’den ders alınmadı mı? Alınmadı! Orada iktidarın eş değerleri arasında kavga yaşandı. Fakat şimdi Türkiye’deki cemaatler FETÖ gibi darbe yapmaya kalkacak büyüklükte, devlete o düzeyde nüfus etmiş ve siyasi iktidarla iktidarı paylaşma ilişkisi kurabilmiş cesamette değil. Bu cemaatlerin siyasi iktidarla hali hazırdaki ilişkisi, tabi – metbu ilişkisidir. Yani kendisine tabii olunan konumda cemaatler de tabii olan konumda. Dolayısıyla iktidara peşinen, ‘Biz sana biat ettik. Seni bundan sonra ölümüne destekleyeceğiz’ şeklinde itaatlerini bildirmişler İktidarın küçük bileşenleri var yani cemaatler federasyonu gibi… En büyük cemaat şuandaki siyasal iktidarın kendisi ve cemaat mantığıyla işliyor” dedi.

Dünya bunların ekseninde dönüyor!

Hırsız evin içinde…

İradenin bittiği yerde cemaat başlar

Son darbeyi devlet vursun!

 

 

Mustafa Öztürk FETÖ Tarikat Cemaat iktidar