Karaman’ın Yollarbaşı köyünde 10 adet camii (Asar/ Hisar, Ulu (Büyük) Camii, Çarşı, Garip (Fıstık), Gücar (İshakbaba), Hacıilyas (Kasabakapı), Küçükkapı, Özkes, Pelitaltı ve Recep Hoca) bulunmaktadır. Bu camilerden 2 tanesi (Ulu ve Pelitaltı Camii) tarihidir.
Karamanlı Yazar Uğur Erkan, Yollarbaşı’nın tarihi ve kültürünü anlattığı Yollabraşı (İlisıra) yazısında Ulu Cami/ Camii Kebir’i ele aldı. Caminin tarihi ve mimarisi hakkında bilgi veren Erkan, “Selçuklular zamanında 642 (1235) yılında inşa edilmiştir. Cami, muntazam kesme taşlardan yapılmıştır. Yapıda devşirme yani gayr-i İslami devirlerin mimarî enkazı da kullanılmıştır. Kıble duvarının dışında bir kiliseden getirildiği anlaşılan, üstünde haç (istavroz) kabartması bulunan bir taş yerleştirilmiştir. Haçın iki ucunda kalp şekilleri vardır. Câmi, mescit ve Cumalık (yazlık-kışlık) şeklinde iki parçadır. 7 adi taşın kemerlediği kapısının üstünde başka yerden getirildiği anlaşılan Cin Suresi’nin 18. ayeti yazılıdır. Son cemaat yerini katran ağacından yapılmış dört sütunun tuttuğu toprak dam örtmektedir. Sütunların ahşap başlıklarını zarif istalaktitler süsler. Son cemaat yerinin sağında eskiden bir mektep vardı, şimdi bu yıkılmış üstündeki kitabeli taş da mabedin türbe tarafındaki duvarının köşesine yerleştirilmiştir.
Dört katran direk üzerine yüklenen toprak damın örttüğü yazlık kısım soluna, kıble tarafına ve kışlık kısmına açılan ikişer pencereden ışık almaktadır. Mihrabı alçıdandır. Mihrabın iki tarafında ve istalaktitlerinin üstünde “Devamlı izzet, ikbâl, selâmet ve sâhibi için saadettir” dua cümleleri tekrarlanmıştır. Bu dua cümleleri askerî müzede bulunan birçok miğferlerin, kolçakların ve zırhların üstlerinde de görülmektedir. Geometrik ve bitkisel süsleri çok iyi yapılmıştır.ŞAHESER BİR ÖRNEKKışlık ve cumalık denilen kısma sağdaki bir kapıdan geçilmekte olup, kapı kanatları orijinaldir. Türk kakma ve tahta işleme sanatının şaheser bir örneğidir. Demir çivileri de enteresandır. Fildişi ve kemik kakmalarla süslenen kapı kanatlarının üst kısımlarında birer hadis yazılıdır. Ancak bu hadislerin bir kısmı okunamaz haldedir.SELÇUKLU’YA AİT ÇİNİ BULUNUYORCumalık kısımda katran sütunlar üzerine altı boğdam halinde oturtulmuş tahta iki tavanlı dam örtmektedir. Bu kısımda 18 tane sütun olmak üzere kışlık yerle beraber toplam 22 adet katran sütunlar üzerinde topraktan oturtulmuştur. Burası da iki sıra halinde 17 pencereden ışık almaktadır. Mihrabı istalaktitli alçıdandır. Mihrabın muhtelif yerlerinde Selçuklu devrine ait yedi sekiz parça çini mevcuttur. Altı köşeli mavi iki çini ile kelime-i tevhid tamamlanmıştır. İki mihrabı da orijinal istalaktitli alçıdandır.İLK TAMİRAT KANUNİ DÖNEMİNDE YAPILDIEvliya Çelebi, Seyahatnamesinde cemaatinin kesretinden (çokluk) bahsetmiştir.
Caminin ilk tamiratı 940 (1535) yılında Kanuni döneminde yapılmıştır. 1942 yılında tamirat geçirmiş, 1961 yılında da bütün duvarlar giriş haricinde yeniden inşa edilmiş olup, topraktan kaldırılarak kiremitle daha sonra çinko ile kaplanmıştır” dedi.
HAKAN KARINOĞLU
Karamanlı Yazar Uğur Erkan, Yollarbaşı’nın tarihi ve kültürünü anlattığı Yollabraşı (İlisıra) yazısında Ulu Cami/ Camii Kebir’i ele aldı. Caminin tarihi ve mimarisi hakkında bilgi veren Erkan, “Selçuklular zamanında 642 (1235) yılında inşa edilmiştir. Cami, muntazam kesme taşlardan yapılmıştır. Yapıda devşirme yani gayr-i İslami devirlerin mimarî enkazı da kullanılmıştır. Kıble duvarının dışında bir kiliseden getirildiği anlaşılan, üstünde haç (istavroz) kabartması bulunan bir taş yerleştirilmiştir. Haçın iki ucunda kalp şekilleri vardır. Câmi, mescit ve Cumalık (yazlık-kışlık) şeklinde iki parçadır. 7 adi taşın kemerlediği kapısının üstünde başka yerden getirildiği anlaşılan Cin Suresi’nin 18. ayeti yazılıdır. Son cemaat yerini katran ağacından yapılmış dört sütunun tuttuğu toprak dam örtmektedir. Sütunların ahşap başlıklarını zarif istalaktitler süsler. Son cemaat yerinin sağında eskiden bir mektep vardı, şimdi bu yıkılmış üstündeki kitabeli taş da mabedin türbe tarafındaki duvarının köşesine yerleştirilmiştir.
Dört katran direk üzerine yüklenen toprak damın örttüğü yazlık kısım soluna, kıble tarafına ve kışlık kısmına açılan ikişer pencereden ışık almaktadır. Mihrabı alçıdandır. Mihrabın iki tarafında ve istalaktitlerinin üstünde “Devamlı izzet, ikbâl, selâmet ve sâhibi için saadettir” dua cümleleri tekrarlanmıştır. Bu dua cümleleri askerî müzede bulunan birçok miğferlerin, kolçakların ve zırhların üstlerinde de görülmektedir. Geometrik ve bitkisel süsleri çok iyi yapılmıştır.ŞAHESER BİR ÖRNEKKışlık ve cumalık denilen kısma sağdaki bir kapıdan geçilmekte olup, kapı kanatları orijinaldir. Türk kakma ve tahta işleme sanatının şaheser bir örneğidir. Demir çivileri de enteresandır. Fildişi ve kemik kakmalarla süslenen kapı kanatlarının üst kısımlarında birer hadis yazılıdır. Ancak bu hadislerin bir kısmı okunamaz haldedir.SELÇUKLU’YA AİT ÇİNİ BULUNUYORCumalık kısımda katran sütunlar üzerine altı boğdam halinde oturtulmuş tahta iki tavanlı dam örtmektedir. Bu kısımda 18 tane sütun olmak üzere kışlık yerle beraber toplam 22 adet katran sütunlar üzerinde topraktan oturtulmuştur. Burası da iki sıra halinde 17 pencereden ışık almaktadır. Mihrabı istalaktitli alçıdandır. Mihrabın muhtelif yerlerinde Selçuklu devrine ait yedi sekiz parça çini mevcuttur. Altı köşeli mavi iki çini ile kelime-i tevhid tamamlanmıştır. İki mihrabı da orijinal istalaktitli alçıdandır.İLK TAMİRAT KANUNİ DÖNEMİNDE YAPILDIEvliya Çelebi, Seyahatnamesinde cemaatinin kesretinden (çokluk) bahsetmiştir.
Caminin ilk tamiratı 940 (1535) yılında Kanuni döneminde yapılmıştır. 1942 yılında tamirat geçirmiş, 1961 yılında da bütün duvarlar giriş haricinde yeniden inşa edilmiş olup, topraktan kaldırılarak kiremitle daha sonra çinko ile kaplanmıştır” dedi.
HAKAN KARINOĞLU