Toplumlar karar süreçlerinde genellikle üç ana gruba ayrılır: Hakkı ve adaleti savunan bir grup, çıkar temelli yanlış bir yolu seçenler ve çoğunluğu oluşturan sessiz kitle. Toplumun %60’ını oluşturan bu sessiz kitle, güç dengelerine göre taraf değiştirir ve çoğunlukla baskın tarafa yönelir. Bu durum, toplumda hak ve adaleti temsil eden azınlığın sesini duyurarak çoğunluğu etkileyebilme gücünü ortaya koyar. Burada her Müslümanın, Kur’an’ın rehberliğinde hakikati savunma ve adaletin tesisi sorumluluğu vardır. Kur’an ayetleri, bu yolda müminlere rehberlik eder ve toplumsal inşada yol gösterir.
Nur Suresi, 55. ayet ise Müslümanların, adalet ve doğruluğun hâkim kılınması görevini üstlenmeleri gerektiğini vurgular:
Ali İmran Suresi, 159. ayet de, liderlik ve rehberlik ederken insanların gönlünü kazanmanın önemine dikkat çeker:
ADEM DEMİREL
ALLAH'TAN ÇAĞRI
Allah, insanları yeryüzünde adaletin ve iyiliğin hâkimiyeti için çalışmaya çağırır. Bakara Suresi, 2. ayet şöyle der:"Bu, kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır; muttakiler (Allah'tan sakınanlar) için bir yol göstericidir."Bu ayette Kur’an’ın, Allah’tan korkan ve doğruya yönelmek isteyenlere yol gösterdiği belirtilir. Kur’an, yalnızca bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda her Müslümana adaletin nasıl sağlanacağı konusunda bir rehberdir. Müslümanların, adaletin tesisinde bu rehberlikten ayrılmadan hareket etmeleri beklenir.
Nur Suresi, 55. ayet ise Müslümanların, adalet ve doğruluğun hâkim kılınması görevini üstlenmeleri gerektiğini vurgular:
"Allah, içinizden iman edenlere ve ıslah edici iyilikler işleyenlere, onlardan öncekileri hâkim kıldığı gibi kendilerini de hâkim kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dini yine onlar için sağlamlaştıracağına, endişelerinin bir dönemin ardından onları güvenli bir konuma kavuşturacağına söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar."Bu ayet, Müslümanların, topluma hâkim olabilecekleri bir duruma ancak Allah’a itaat ve hakka uygun davranışlar sergileyerek ulaşabileceklerini belirtir. Her Müslüman, peygamberlerin bıraktığı emaneti devralarak Allah’a uygun davranmalı, adaletin yerleşmesi için çalışmalıdır. Bu görev, Allah’ın rızasını kazananların yeryüzünde barış ve güvenliği sağlayacağı bir sorumluluktur.
ADALET NASIL TESİS EDİLECEK
Allah, adalet sağlanırken iyilik ve merhametin gözetilmesini öğütler. Fussilet Suresi, 34. ayet şöyle der:"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel olan davranışla sav; o zaman aranızda düşmanlık bulunan kimsenin samimi bir dost olduğunu görürsün."Bu ayette kötülüğe bile iyilikle karşılık vererek insanlar arasındaki düşmanlığın ortadan kalkabileceği, böylece toplumda dostluk ve birlik sağlanabileceği anlatılır. Toplumsal barış ve adalet için çalışan bir Müslüman, iyiliği ön planda tutarak kötülüğü bile yumuşatma yoluna gitmelidir.Maide Suresi, 8. ayet ise adaleti sağlarken, karşı tarafa duyulan olumsuz duyguların adil davranmayı engellememesi gerektiğini vurgular:
Bu ayet, bir Müslümanın adalet duygusunu asla öfke veya kin gibi duygularla gölgelememesi gerektiğini açıkça ifade eder. Adaletin temininde adil davranmak, Allah katında takvaya daha yakındır. Müslümanlar bu esnada karşı tarafa duyduğu kin veya öfkenin adaletli davranmanın önüne geçmesine izin vermemelidir.
"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun, bu Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."
Ali İmran Suresi, 159. ayet de, liderlik ve rehberlik ederken insanların gönlünü kazanmanın önemine dikkat çeker:
"Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven. Şüphesiz Allah, kendisine güvenenleri sever."Bu ayette Allah, peygamberin yumuşak tavrının, topluma yol gösterirken ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Bir lider veya topluma adalet getirmek isteyen biri, merhametli ve hoşgörülü bir tavırla hareket ettiğinde insanları daha kolay etkiler ve adaletin tesisinde çevresindekileri yanında bulur. Burada da kin ve öfkenin adaletin önüne geçmemesi gerektiği vurgulanır.
ALLAH YARDIM VAAD EDİYOR
Adaletin tesis edilmesi yolunda Allah, iman edenlere yardım vaad ediyor. Muhammed Suresi, 7. ayet bu konuda Müslümanlara şöyle umut verir:"Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır."Bu ayet, Allah yolunda gayret gösterenlerin, mücadelelerinde güç kazanacağını belirtir. Müminler, Kur’an’ı rehber edinerek gayret gösterdiğinde Allah onları destekler ve yollarını açık kılar. Böylelikle toplumda hakkı ve adaleti temsil eden yüzde 60’lık sessiz çoğunluğu etkileyerek topluma yön verir. Zaten halk tabanlı bütün devrimler de bu yüzde 60’lık sessiz çoğunluğun hareket etmesiyle gerçekleşmiştir.
ZAFERİN VE BAŞARININ KAYNAĞI OLARAK ALLAH’I ANMA
Toplumda adalet sağlamak ve geniş kitleleri etkilemek, Allah’ın yardımıyla gerçekleşen bir süreçtir. Bu nedenle müminlerin, başarıya ulaştıklarında kibirden uzak durmaları gerekir. Nasr Suresi 1. - 2. ve 3. ayetler bunu açıkça ifade eder:"Allah’ın yardımı ve fetih (zafer) geldiğinde, insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir."Bu ayet, zaferin Allah’ın yardımıyla olduğunu hatırlatarak Müslümanların başarı karşısında şükretmesi ve tevazu içinde olması gerektiğini belirtir. Peygamber Efendimiz de Mekke fethedildiğinde Allah’ı anmış ve çokça bağışlanma dilemiştir.
ADEM DEMİREL