
Bir zihinsel engellinin ve ailesinin yaşadığı mahrem dramı milyonların önünde teşhir edip sonra da “toplum düzenine katkı sağlıyoruz” demek, vicdanı değil reytingi yüceltmektir. İşte bu yüzden: Hadi oradan Esra Hanım.Günlerdir tüm Türkiye, bir televizyon programında canlı yayına taşınan kaynana-damat aşkı üzerinden şokta.25 yaşındaki zihinsel engelli Dilek, 21 yaşındaki nişanlısının, 47 yaşındaki annesiyle kaçtığını söyleyerek canlı yayında yardım istedi.Bu korkunç olay kamuoyunda büyük tepki çekerken, programın sunucusu Esra Erol ise şöyle savundu kendini:“Benim programımda konuların hiçbiri çok izlenmek için seçilmiyor; biz var olan konuları gün yüzüne çıkararak çözümüne katkı sağlıyoruz.”Peki bu gerçekten bir çözüm mü?Yoksa başlı başına bir sorunun kendisi mi?İşte neden "hadi oradan" diyoruz:Çünkü zihinsel engelli bir bireyin yaşadığı travmanın toplum önünde ifşa edilmesi, çözüm değil bir mahremiyet ihlalidir.Çünkü bu tür yayınlar, çoğu zaman gerçek mağdurları “reyting kurbanına” çeviriyor.Çünkü ahlaki sapkınlıkları sürekli ekrana taşıyarak toplumu duyarsızlaştırıyor, “alıştırıyor”.Çünkü medya, yargının önüne geçip halk mahkemesi kuruyor.Ve çünkü bu programlar, ekran karşısındaki milyonlara gerçeklik değil, dramatize edilmiş kaos sunuyor.Esra hanım, gerçeği söyleyelim:Evet, bu ülkede çok acı yaşanıyor.Evet, sessiz kalınan nice mağdur var.Ama bunlar bir televizyon formatına, kurguya, reklama dönüşünce işin adı artık yardım değil, istismar olur.Sizin programınızda belki bir “çözüm” sunuluyor olabilir,ama o çözüm, önce birilerinin onurunu, mahremini ve ruh sağlığını yitirerek başlıyor.Bu yüzden ne kadar zarif söylesek de,hakikat budur:Hadi oradan Esra Hanım.
ADEM DEMİREL
ADEM DEMİREL