Son 10 yılda Ortadoğu'da yaşanan olaylar hem bölgesel hem de küresel dinamikleri kökten değiştirdi. Arap Baharı, Gezi Olayları, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Hendek Olayları, bölgedeki istikrarsızlık ve kaosun temelini oluştururken, İsrail bu gelişmelerden stratejik avantajlar elde etti. İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye'deki güvenlik stratejileri bu dönemde önemli ölçüde genişledi. Özellikle ABD’nin desteği, İran’ın vekil savaşçılarının faaliyetleri ve bölgedeki Müslüman ülkelerin iç karışıklıkları, İsrail’in bölgedeki üstünlüğünü pekiştirdi.-------
İsrail, bu süreçte bölgede yükselen kaostan faydalanarak, uluslararası arenada daha rahat hareket etme şansı buldu. Suriye’deki çatışmalar, İsrail’in İran ve Hizbullah’ın bölgedeki varlığına karşı daha sert önlemler almasına zemin hazırladı.-------
İsmail Haniyeh'in öldürülüp, Yahya Sinwar’ın Hamas’ın liderliğine getirilmesi, İsrail için stratejik bir hamle olarak görülebilir. Sinwar, Hamas içinde daha agresif ve askeri liderliğiyle tanınan bir figür olarak, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını sürdürmesi için gereken ortamı sağladı. Bu liderlik değişimi, İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını daha sert ve geniş çaplı yapmasına zemin hazırladı.-------
İsrail’in İran’a yönelik tutumu, İran’ın bölgedeki vekil savaşçılar üzerinden yürüttüğü stratejilere karşı sert bir savunma mekanizması geliştirmesine yol açtı. İran’ın bu müdahaleleri, İsrail’in hem ABD’den aldığı desteği artırmasına hem de askeri operasyonlarını haklı çıkarmasına yardımcı oldu.-------
Aynı zamanda, PKK'nın Türkiye içindeki varlığı da bölgesel güç dinamiklerini etkileyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. PKK, iç istikrarı bozma amacı güden dış güçler tarafından bir araç olarak kullanılabiliyor. Türkiye’nin iç güvenlik sorunlarıyla meşgul edilmesi, İsrail’in stratejik hamlelerini daha rahat gerçekleştirmesine olanak tanıyabilir.-------
ABD’nin, İran’a karşı İsrail’i stratejik bir müttefik olarak görmesi, İsrail’in bölgedeki operasyonlarını genişletmesine olanak sağladı. Özellikle İran’ın bölgedeki etkinliğini sınırlamaya yönelik ABD-İsrail iş birliği, İsrail'in askeri üstünlüğünü perçinledi. Bu süreçte ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığını kademeli olarak azaltması, İsrail’in bölgedeki güvenlik meselelerinde daha fazla sorumluluk almasına neden oldu.-------
Son 10 yılda Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlık, İsrail’in bu hedefe ulaşma çabasını hızlandırmış olabilir. Filistin’deki yerleşim politikaları ve Gazze’ye yönelik askeri operasyonlar, bu genişlemenin bir parçası olarak görülebilir. İsrail’in Abraham Anlaşmaları çerçevesinde Arap ülkeleriyle normalleşmesi, İsrail’in bu genişleme politikasına karşı direncin azaldığı anlamına gelebilir. Bölgedeki bu istikrarsızlık, İsrail’e hem askeri hem de diplomatik anlamda genişleme fırsatı sunmuştur.
ADEM DEMİREL
ARAP BAHARI VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK
Arap Baharı, Ortadoğu'nun en güçlü Arap devletlerinden bazılarının kaosa sürüklenmesine yol açtı. Mısır, Libya, Suriye ve diğer ülkelerde yaşanan iç karışıklıklar, bu ülkelerin İsrail’e karşı olan pozisyonlarını zayıflattı. Bu dönemde, özellikle Suriye iç savaşı, İsrail'in güvenlik çıkarlarını daha da artırmasına olanak tanıdı. Golan Tepeleri'ndeki askeri varlığını güçlendiren İsrail, Gazze ve Batı Şeria’daki yerleşim politikalarını da hızlandırdı.İsrail, bu süreçte bölgede yükselen kaostan faydalanarak, uluslararası arenada daha rahat hareket etme şansı buldu. Suriye’deki çatışmalar, İsrail’in İran ve Hizbullah’ın bölgedeki varlığına karşı daha sert önlemler almasına zemin hazırladı.-------
AKSA TUFANI VE HİZBULLAH SALDIRILARI
Aksa Tufanı, Hamas tarafından başlatılan geniş çaplı bir saldırıydı ve bu saldırı, İsrail’e yönelik füze tehditlerini artırdı. Ancak, bu saldırılar İsrail’in güvenlik operasyonlarını meşrulaştırmasına olanak sağladı. Yahya Sinwar, bu operasyonların başında bulunan ve Aksa Tufanı’nın bir numaralı sorumlusu olarak gösterilen isimdir. Sinwar’ın bu saldırıları başlatması, İsrail’in Gazze’deki askeri harekatlarını genişletmesine ve sertleşmesine yol açtı. İsrail, bu durumu uluslararası kamuoyuna, "güvenliğini sağlama" olarak sunarak geniş çaplı operasyonlarını haklı çıkardı.İsmail Haniyeh'in öldürülüp, Yahya Sinwar’ın Hamas’ın liderliğine getirilmesi, İsrail için stratejik bir hamle olarak görülebilir. Sinwar, Hamas içinde daha agresif ve askeri liderliğiyle tanınan bir figür olarak, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını sürdürmesi için gereken ortamı sağladı. Bu liderlik değişimi, İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını daha sert ve geniş çaplı yapmasına zemin hazırladı.-------
HİZBULLAH VE İRAN’IN VEKİL SAVAŞÇILARININ ROLÜ
İran, Hizbullah ve diğer vekil savaşçı grupları İsrail’e karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmaya devam ediyor. Hizbullah'ın Lübnan'dan İsrail'e yönelik saldırıları, İsrail’in Lübnan’daki askeri operasyonlarını meşru kılmasına olanak sağladı. Hizbullah'ın saldırıları, İsrail’in bölgedeki askeri üstünlüğünü artırmasına ve uluslararası arenada kendisini savunma hakkını daha güçlü bir şekilde dile getirmesine zemin hazırladı.İsrail’in İran’a yönelik tutumu, İran’ın bölgedeki vekil savaşçılar üzerinden yürüttüğü stratejilere karşı sert bir savunma mekanizması geliştirmesine yol açtı. İran’ın bu müdahaleleri, İsrail’in hem ABD’den aldığı desteği artırmasına hem de askeri operasyonlarını haklı çıkarmasına yardımcı oldu.-------
TÜRKİYE’NİN İÇ KARIŞIKLIKLARI VE BÖLGESEL ZAYIFLAMASI
Gezi Olayları, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Hendek Olayları, Türkiye’nin bölgedeki gücünü büyük ölçüde zayıflattı. Türkiye, özellikle Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Filistin davasına ve İsrail’e karşı aktif bir duruş sergilerken, bu iç karışıklıklar, Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkisini sınırladı. 15 Temmuz gibi büyük çaplı iç krizler, Türkiye'nin bölgesel meselelerde aktif bir politika yürütmesini zorlaştırdı ve İsrail’in bu süreçte rahat hareket etmesine olanak sağladı.Aynı zamanda, PKK'nın Türkiye içindeki varlığı da bölgesel güç dinamiklerini etkileyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. PKK, iç istikrarı bozma amacı güden dış güçler tarafından bir araç olarak kullanılabiliyor. Türkiye’nin iç güvenlik sorunlarıyla meşgul edilmesi, İsrail’in stratejik hamlelerini daha rahat gerçekleştirmesine olanak tanıyabilir.-------
ABD'NİN DESTEĞİ VE İSRAİL’İN BÖLGEDEKİ RAHAT HAREKET KABİLİYETİ
ABD’nin İsrail’e verdiği stratejik ve askeri destek, İsrail’in bölgedeki askeri operasyonlarını daha güçlü bir şekilde sürdürmesine yardımcı oldu. ABD, İsrail’e sağladığı milyarlarca dolarlık askeri yardım ve diplomatik destekle, İsrail’in Filistin ve Lübnan’daki askeri harekatlarını uluslararası kamuoyunda meşrulaştırmasına yardımcı oldu.ABD’nin, İran’a karşı İsrail’i stratejik bir müttefik olarak görmesi, İsrail’in bölgedeki operasyonlarını genişletmesine olanak sağladı. Özellikle İran’ın bölgedeki etkinliğini sınırlamaya yönelik ABD-İsrail iş birliği, İsrail'in askeri üstünlüğünü perçinledi. Bu süreçte ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığını kademeli olarak azaltması, İsrail’in bölgedeki güvenlik meselelerinde daha fazla sorumluluk almasına neden oldu.-------
İSRAİL’İN TEKNOLOJİK VE EKONOMİK GÜÇLENMESİ
İsrail, sadece askeri anlamda değil, teknolojik ve ekonomik olarak da bölgedeki en güçlü aktörlerden biri haline geldi. Demir Kubbe ve diğer savunma teknolojilerindeki üstünlüğü, İsrail’in güvenliğini sağlamada kritik bir rol oynadı. Ayrıca, tarım teknolojileri, siber güvenlik ve savunma sanayii gibi alanlarda dünya çapında tanınan bir ülke haline gelen İsrail, bu başarılarını diplomatik ilişkilerini genişletmek için de kullanmıştır.-------ARZ-I MEV'UD PERSPEKTİFİ: İSRAİL’İN STRATEJİK HEDEFLERİ
Tüm bu gelişmeler, tarihsel ve dini bir arka plana da oturuyor. Yahudi teolojisinde ve Siyonist ideolojide önemli bir yer tutan Arz-ı Mev'ud (Vaat Edilmiş Topraklar), İsrail’in tarihsel hedeflerinden biri olarak bilinir. Arz-ı Mev'ud, Nil Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsayan toprakları içerir ve bu hedef doğrultusunda yürütülen politikalar, İsrail’in genişleme stratejileriyle bağlantılı olarak değerlendirilebilir.Son 10 yılda Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlık, İsrail’in bu hedefe ulaşma çabasını hızlandırmış olabilir. Filistin’deki yerleşim politikaları ve Gazze’ye yönelik askeri operasyonlar, bu genişlemenin bir parçası olarak görülebilir. İsrail’in Abraham Anlaşmaları çerçevesinde Arap ülkeleriyle normalleşmesi, İsrail’in bu genişleme politikasına karşı direncin azaldığı anlamına gelebilir. Bölgedeki bu istikrarsızlık, İsrail’e hem askeri hem de diplomatik anlamda genişleme fırsatı sunmuştur.
ADEM DEMİREL