TZOB’DAN SÜT KAMPANYASI

Yayınlanma: 19.03.2016 06:49 Güncelleme: 19.03.2016 06:49

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayından itibaren doğumların başlamasıyla birlikte süt üretiminin yüzde 20’lere

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayından itibaren doğumların başlamasıyla birlikte süt üretiminin yüzde 20’lere varan oranlarda artacağını, eğer bu arzın tüketimle desteklenmemesi halinde, süt krizi çıkmasının sürpriz olmayacağını bildirerek, “Ziraat Odaları olarak, süt tüketiminin artırılması için bir kampanya başlatıyoruz. Bu kampanyamızın bütün kurum ve kuruluşlarına da örnek olmasını istiyoruz” . Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde düzenlediği ve süt içerek başladığı basın toplantısında, hayvancılığın mevcut durumunu ve sektördeki son gelişmeleri değerlendirdi. Ülke hayvancılığının sıkıntılı bir dönem yaşadığını belirten Bayraktar, hayvancılıkta üretim maliyetlerinin üreticiyi zorladığına, ette üretici ucuza üretememenin sıkıntısını yaşarken, tüketicinin de eti pahalı tüketerek bundan olumsuz etkilendiğine dikkati çekti. Sütte, yaklaşık 20 aydır üretici fiyatlarının artmadığını, hatta son 3-4 aydır artmak bir yana, Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatı 1 lira 15 kuruşun çok altına indiğini ve 70 kuruşlara gerilediğini bildiren Bayraktar, bu paranın da üreticiye 3 ay sonra ödendiğini belirtti.  -TZOB ve Ziraat Odaları Ulusal Süt Konseyi’nden çekiliyor-  Yönetim Kurulu’nda üreticinin ağırlıkta olmadığı, 3 bakanlık, 3 üniversite, 3 sanayici, 3 üretici temsilcisinden oluşan, başkanı da sanayicilerden seçilen Ulusal Süt Konseyi, açıkladığı fiyatı koruyamadığını vurgulayan Bayraktar, “Ulusal Süt Konseyi, açıkladığı fiyatı koruyamayacaksa, fonksiyonunu yerine getiremeyecekse, verdiği kararın arkasında duramayacaksa lağvedilmeli, kapatılmalıdır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak Ziraat Odalarımızla birlikte Ulusal Süt Konseyi’nden çekiliyoruz. Yönetiminden de ayrılıyoruz” .  -Çiğ sütte üretici fiyatı 70 kuruş, maliyet 98,4 kuruş-  Üretici fiyatının 70 kuruşa indiği çiğ sütte buna karşın litre başına maliyetin, Ulusal Süt Konseyi’ne göre, Şubat ayı sonu itibarıyla Marmara, Ege, İç Anadolu ve Ak bölgeleri ortalamasında 98,4 kuruş ğu bilgisini veren Bayraktar, şunları söyledi: “Bu maliyet, Marmara Bölgesi’nde 1 lira 6 kuruşa çıkmaktadır. Bunun içinde kar yoktur. Kimse üreticiden kar etmeden 98,4 kuruşa mal ettiği bir ürünü, 70 kuruşa satmasını beklemesin. Üreticinin her bir litre sütte 28,4 kuruş zarar etmesi, daha ne sürecek? Üreticinin tahammülü kalmadı. Maliyetler, iğ ipliğe her şeyin fiyatı artarken, çiğ süt fiyatlarının artmaması üreticiyi mağdur etmekte,  et ve süt üretiminin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmaktadır. Demin de ifade ettiğim gibi çiğ süt fiyatları 16-17 ay boyunca artmamış, son 3-4 aydır da düşürülmüştür. Buna karşın süt ve süt ürünleri market fiyatları bu dönemde yüzde 0,6 ile yüzde 25,4 arasında değişen oranlarda artmıştır. Sanayici süt ve süt ürünleri satışlarında sorun ğu gerekçesini öne sürmektedir. Bu gerekçeyi öne süren sanayici, üretime son sürat devam etmekte, süt alımını azaltmamaktadır. Hatta, 2015 yılında sanayici süt alımını yüzde 3,6 artırmış ve 8,6 milyon tondan 8,9 milyon tona çıkarmıştır. Yine sanayici süt ve süt ürünleri üretimini, 2015 yılında yüzde 2 ile yüzde 37,4 arasında değişen oranlarda artırmıştır. İç piyasa satışlarında ve ihracatta sıkıntı yaşandığı sanayicilerimiz tarafından sık sık ifade edilmektedir. İhracatta bir sıkıntı yaşandığı malumdur. Peynir, yoğurt ve dondurma hariç süt ve süt ürünleri ihracatı gerilemektedir. Yalnız, devletimiz sanayicilere; süttozuna, peynir, yoğurt ihracatından kullanılan çiğ süte, çikolata, bisküvi gibi ürünler ile süt ve süt ürünlerinde süttozu kullanımına ihracat desteği vermektedir. Ayrıca, okul sütü programıyla süt tüketimi artırılarak sanayiciye destek yapılmaktadır. Hem dış pazarda rekabet edebilsinler hem de ürünlerini iç ve dış pazarlarda satabilsinler diye verilen bunca desteğe rağmen, sanayiciler yine de çiğ süt fiyatlarını düşürmektedirler. Talebi artıran bu desteğe rağmen bazı yerlerde fiyatları düşürmek için çiğ süt bırakılmasını, çiğ süt fiyatlarının litrede 70 kuruşa düşürülmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Buna karşı en şiddetli tepkiyi koymaya kararlıyız. Hiç kimse de binbir zorlukla üretim yapan üreticimizin sırtından para kazanmaya çalışmasın. Karşılarında bizi bulur. Sanayicilere buradan seslenmek istiyorum; ‘dünyanın hangi ülkesinde sanayiciye böylesine çeşit çeşit destek verilmektedir ki siz hala süt fiyatlarını düşürüyorsunuz? Gelin uzun vadeli düşünün. Kısa vadeye saplanıp kalmayın, ceplerinizin derdine düşmeyi bırakın, üretimin sürdürülebilirliğinin önemini idrak edin, bindiğiniz dalı kesmeyin, ayağınıza kurşun sıkmayın.” -Sütte market fiyatları artıyor- Çiğ sütte fiyat 70 kuruşlara gerilemişken, 20 aylık sürede market fiyatlarının yüzde 25,4’lere varan oranlarda zam görmesinin izahının mümkün olmadığına dikkati çeken Bayraktar, “Bu dönemde markette fiyatlar, sütte yüzde 11,5, yoğurtta yüzde 1,5, tereyağında yüzde 15,8, ayranda yüzde 19,8, dondurmada yüzde 15,4, peynirde ise yüzde 0,6 ile yüzde 25,4 arasında değişen oranlarda arttı. Sanayiciler, ürün satışlarından memnun olmadıklarını,  stoklarının dolu ğunu bildiriyorlar. Buna karşın hem üretim hem de market fiyatları artırıyor. Aklın yolu bir; satılamayan bir ürünün üretimi de market fiyatı da artmaz. Hesap ortada. Birileri halkımızı kandırmasın” . “Sanayiciyi destekliyoruz. Karşı değiliz. Ama onlar fabrika üzerine fabrika yaparken, ben ahırlarımı boşaltıyorsam bunda bir haksızlık var” diyen Bayraktar, zarar eden az sayıdaki süt firmasının da süt üretiminden, süt satışlarından zarar etmediğini, plansız yatırımları, fizibilite hatalarından dolayı zarar ettiğini vurguladı. -“Üreticinin başına bir de taşeron belasının musallat ”- Üreticinin başına bir de taşeron belasının musallat ğunu bildiren Bayraktar, şunları söyledi: “Sanayiciler belli günlerde süt almıyorlar. Bu esnada taşeronlar devreye giriyor. Fiyatları düşürüyor. Komisyonlarını alıp taşeronluğunu yaptıkları süt firmalarına sütü satıyorlar. Düşük fiyat algısı oluşturuyorlar. Bu kirli bir oyundur. Bu kirli oyunu bozmak zorundayız. Devlet gücünü kullanmalıdır. Güç burada lazımdır. Sanayicilerin bu taşeronlarla işbirliği yaparak fiyatları düşürmesi etik değildir. Kendilerine sesleniyorum. Üreticiyi yaşatmadan yaşamanız mümkün değildir. Yaşatın ki siz de yaşayabilesiniz. -Diğer bir mağduriyet, sanayicinin zorla yem satması- Sektörle ilgili diğer bir mağduriyet, süt sanayicisinin hem üreticinin süt parasını ödemeyi 3-4 ay ertelemesi hem de paranın bir bölümünü zorla yem satarak ödemesidir. Üretici piyasadan daha ucuza alabileceği yemi zorlama iyle süt sanayicisinden pahalıya li-">li zorunda kli-">li tadır. Bazı süt sanayicileri ise yem üretmemesine rağmen bu karlı durumu fark etmiş, yem ürettirmeye ve üreticilere satmaya ve borcunun bir kısmını böyle kapatmaya başlamıştır. Sanayiciler hem sütten hem yemden para kazanıyorlar. Üretici yok olmuş umurlarında bile değil. Hükümetimizi bu adaletsiz düzeni değiştirmeye, bu oyunu bozmaya davet ediyorum. Devletin burada gücünü göstermesini, bu fırsatçılığa son verecek tedbirleri almasını bekliyoruz. Bir diğer sorun yem maliyetleri ve yemde KDV indiriminin üreticiye yansıtılmamasıdır. Türkiye’de Yem Sanayicileri Birliği verilerine göre 2015 yılında 20,1 milyon ton fabrika yemi üretilmiştir. Bunun 4,7 milyon tonunu et tavuğu yemi, 3,4 milyon tonunu yumurta tavuğu yemi, 9,1 milyon tonunu büyükbaş ve küçükbaş hayvan yemi, 2,8 milyon tonunu da balık yemi oluşturmaktadır. Bakanlar Kurulu, üretim maliyetlerini düşürmek 2016 yılı Ocak ayından itibaren yemde KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirdi. Fakat, bu indirim üreticiye tam olarak yansıtılmadığı için üretim maliyetlerini düşürmedi. Bu tutar üreticiye yansıtılmalıdır. -Üretici sattığı bir kilogram sütle sadece 710 gram yem alabiliyor- Bugün süt yeminin kilogram fiyatı 98 kuruştur. Çiğ süt fiyatı 70 kuruşlara inmiştir. Bilim adamlarımız, üreticinin para kazanabilmesi için, 1 litre süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun sağlanabilmesi için çiğ süt fiyatının litrede 1 lira 47 kuruş olması gerekir. 70 kuruşla parite bırakın 1,5’i, 0,71’e düşmüştür. Yani üretici sattığı bir kilogram sütle sadece 710 gram yem alabilmektedir. Bunun sürdürülebilmesinin mümkünü yoktur. TZOB olarak daha önce de söyledik, yine söylüyoruz; KDV indirimi, üreticilerimizin maliyetlerini düşürerek uluslararası piyasada rekabetçi bir yapı kazanması için yapıldı. Bu indirim üreticilerimize yansıyacak şekilde düzenlenmeli ve kontrol edilmelidir. Hükümetimiz bu fırsatçılığa izin vermemeli, gerekli önlemleri en kısa da almalıdır. Bütün bunlar yaşanırken, yemciye, veteriner hekime, bankaya borcu bulunan, ailesinin geçimini sağlamak için nakde ihtiyacı üreticimiz ise ne yazık ki her gün ürettiği fakat bekletemediği sütü mecburen yok pahasına satmak zorunda kli-">li tadır.” -Süt kampanyası- Nisan ayından itibaren doğumların başlamasıyla birlikte süt üretiminin yüzde 20’lere varan oranlarda artacağını, eğer bu arzın tüketimle desteklenmezse, süt krizi çıkmasının sürpriz olmayacağını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Ziraat Odaları olarak, süt tüketiminin artırılması için bir kampanya başlatıyoruz. Bu kampanyamızın bütün kurum ve kuruluşlara da örnek olmasını istiyoruz. Ülke geneline yayılmış 764 Ziraat Odamıza genelgeyle de talimat verdik. Bundan böyle Ziraat Odalarımız; Merkezlerinde, Ürün satış mağazalarında, Ürün işleme tesislerinde, Laboratuvarlarında misafirlerine süt ve süt ürünleri ikram edecek. Düzenleyeceği etkinliklerde katılımcılara süt dağıtacaktır. Sağlık açısından son derece değerli bir ürün sütün, tüm yaş gruplarında tüketimin artırılması için kampanyalar düzenlenmelidir. Süt tüketimini artırmak için önemli bir enstrüman okul sütü programı; Tüm yıla yayılmalı, okulların açılmasından kapanmasına sürdürülmelidir. Ortaokullara, liselere de yaygınlaştırılmalıdır. Peynir ve yoğurt gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir. Bütün kamu kurum ve kuruluşları süt ve süt ürünleri tüketimi artırmalıdır. Üniversite yurtlarında, askeri birliklerde, cezaevlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında süt ve süt ürünleri tüketimi özendirilmelidir. Belediyeler eliyle süte ulaşması zor düşük gelirlilere yönelik süt kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, belediyeler, halka makul fiyatlı süt ve süt ürünleri sağlamalıdır. Kamplarda samsun oto kiralama sığınmacılara süt ve süt ürünleri dağıtımı artırılmalıdır.   Halen 18,7 milyon ton süt üretiminin 7 yıl sonra 25 milyon tonlara yükseleceği göz önünde bulundurularak tüketimin ve ihracatın bu üretimi desteklemesi sağlanmalıdır. Sütün sağlığa faydaları da dikkate alınarak, kişi başına düşen süt tüketiminin gelişmiş ülkelerin iyelerine çıkarılması için toplumsal bilinci artıracak eğitim çalışmalarına da ağırlık verilmelidir.” -Tarım sektöründe serbest piyasa koşulları oluşmadı- Tarım sektöründe serbest piyasa koşullarının oluşmadığını, hayvancılık sektörünün sıkıntısının da bu ğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Satıcısı çok, alıcısı az bir piyasa vardır. Devletin müdahale etmesi şarttır. Şu an üreticimiz, devletin güçlü elini masaya vurmasını bekliyor. Biz bugünleri 3 yıl önce öngördük, plansız üretim artışının süt hayvanlarını birkaç yıl içinde kesime göndereceğini dönemin Başbakanı’na anlattık. Biz bugünleri düşünerek müdahale kurumuna ihtiyaç ğunu ifade ettik. Bu olmazsa 3-4 yılda bir hayvanları kesime götürürüz, canlı hayvan ve karkas ithalatçısı oluruz, yabancı ülkelerin üreticilerini destekleriz k. Talebimiz üzerine Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu’na çevrildi. Yalnız, Et ve Süt Kurumu’nun etkin bir şekilde devreye giremediğini görüyoruz. 1-2 sene süren, büyük mücadele vererek kurulmasını sağladığımız bu kurumun acilen, kaybetmeden piyasaya girmesini istiyoruz. Bir-iki ay sonra piyasaya girerse, Et ve Süt Kurumu sütteki krizi önleyemez. Uygulamada geç kalınırsa bunun faydası olmaz. Biz, iki ay evvel, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’ten krizi önlemek üzere Et ve Süt Kurumu’nun piyasaya girmesini talep etmiştik. Biz sanayiciye süt tozu desteğinin yeterli olmayacağını ve süt fiyatlarını yükseltmeyeceğini ifade etmiştik. ‘Sanayiciye bir takım destekler vererek bunu sağlayamazsınız’ k. Geldiğimiz noktada yanılmadığımız, doğru tespitte bulunduğumuz anlaşılıyor. İki ay sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in söylediğimiz noktaya gelmesini, Et ve Süt Kurumu’na süt piyasasına müdahale talimatı vermesini, çiğ süt alıp süt tozuna dönüştürme kararını önemsiyor ve destekliyoruz. Bu müdahale olmazsa sektör ciddi bir krize girecektir. Böyle giderse, 70 kuruşluk fiyat 50 kuruşa düşer, süt 50 kuruş ğunda ahırlarda bir tane hayvan kalmaz. Bu da süt hayvancılığının sonu olur. -“2008’den daha kötü bir durumla karşı karşıya kalırız”- Süt hayvanları kesime giderse, 2008 yılından daha kötü bir durumla karşı karşıya kalırız, o yılları arar hale geliriz. İthalatın fiyatları düşürmediğini, 2008 krizinde gördük. Süt sektörünün krize girmesi, ette ithalatçı olmamıza yol açar. İthalat sadece üreticiyi vurur. Fiyatlar hızla yükselir. Böyle olursa, halkımız, kıymayı kilogramı 50 liradan bile bulamaz. İthalat çözüm değildir. Dünyada hayvan ve et üretimi yapan ülkeler, Türkiye’nin et ve hayvan ithalatı yapacağını duyduklarında büyük inç çığlıkları atıyorlar, et ve hayvan fiyatları pik yapıyor. Bunu geçmişte yaşadık. 2010 yılında ithalata rağmen fiyatların arttığını unutmayalım. Bu ülkenin 2010 sonrasında ğu gibi 3,7 milyar doları yabancı ülkelerin çiftçilerine döviz olarak aktarma lüksü yoktur.   İçinde bulunduğumuz bu sıkıntılı dönemde, sektördeki bütün paydaşların bu sorumluluk duygusuyla hareket etmesi, sadece kendisini değil, sektörün tamamını, çiftçimizi ve ülkemizi düşünerek adım atması bir zorunluluktur.”  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız