TÜRKİYE’NİN YÜZ KARASI: DARBELER

Yayınlanma: 26.10.2013 05:08 Güncelleme: 26.10.2013 05:08

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporu (79)

Teşebbüs öncesinde sağlanmaya çalışılan uzlaşma görüşmeleri esnasında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Muhittin Önür gibi bir kuvvet komutanının hava kuvvetlerinden bir Tuğgeneral Hüsnü Özkan'dan ağza alınamayacak derecede galiz küfürleri hem de Genelkurmay Karargâhında yiyebildiği anlatılmaktadır. Öztuna ve Gökdemir, süreci şu şekilde anlatımışlardır: Sonunda 'bir avuç Hava Kuvvetleri, iki avuç Kara Kuvvetleri' diye sözüm ona saygınlık yarışına girmiş, birbirlerine karşı alarma geçmiş; gıyapta vicahta, askerlik terbiyesinin de dışında, astlı üstlü birbirlerine söver, birbirlerini tehdit eder hale gelmişlerdir. 'İcap ederse çarpışırız!' diyor, babayiğit! 'Efendi, kimin kuvvetini kime karşı kullanıp da, çarpışacaksın? Babalarınızın çetelerini mi çarpıştırıyorsunuz?' demek geliyor akla…725 Aydemir ateşli bir ihtilalcidir. Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'a bile kafa tutan bir haleti ruhiyeye sahiptir. Görüşmelerinden birinde silâhını masanın üzerine koyup, “ya beni şimdi 723 Bkz. Galip Vardar (Anlatan), İttihat ve Terakki İçinde Dönenler, Yazan: Samih Nafiz Tansu, İstanbul: Yeni Zamanlar Yayınları, 2003, s.122. Bkz. “235 General dün emekliye ayrıldı”, Akşam, 4 Ağustos 1960. Bunu, 25 hizmet yılını dran 885 astsubayın emekliye ki izledi, bkz. Milliyet, 23 Eylül 1960. 724 Seyhan, a.g.e., s.175. 725 Öztuna/Gökdemir, Türkiye'de Askeri Müdahaleler, s.158. vurun, ya da divanı harbe verin” diyebilecek her şeyi açık seçik ortaya koyabilecek bir karakteri vardır.726 17 Şubat'ta çeşitli ordu birliklerinden bazı temsilci kurmay subaylar Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ve tabii senatörlerle görüşmüşler, büyük davaların ve çözümlerinin beklendiği TBMM'deki kısır çekişmelerin, küçük hesaplı didişmelerin ve Silahlı Kuvvetlere karşı girişilen tecavüzlerin, ordu bünyesinde yaralar açtığını ileri sürmüşlerdir.727 22 Şubat 1962 akşamı Aydemir Harp Okulu öğrencilerini yanına alacağı inancıyla harekete geçmiştir. Bir grup asker Muhafız Alayı Süvari Grubu Binbaşısı Fethi Gürcan emrinde harekete geçerek yeni atanmış Cihat Alpan'ı728 gözaltına almıştır. Fethi Gürcan güvendiği birlik ve subaylarla; o sırada içeride toplantı halinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve birkaç bakanı, Genelkurmay Başkanı ve MGK üyeleri Kuvvet Komutanları'nı gözaltına almıştır.729 Talat Aydemir, Millet Meclisi ve Senatonun derhal kapatılmasını ve atamaların durdurulmasını, gözaltına alınanların bırakılmasını ve Hava Kuvvetlerindeki cuntanın da cezalandırılmasını istemiştir. Genelkurmay'da Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in başkanlığında yapılan; Başbakan, parti genel başkanları ve kuvvet komutanlarının katıldıkları toplantıda Aydemir'in istediklerinin kabul edilmemesine, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ile Başbakan İsmet İnönü'nün radyodan yatıştırıcı konuşmalar yapmasına karar verilmiştir. YTP Genel Başkanı ve Talat Aydemir'in akrabası Ekrem Alican'ın Harp Okulu Komutanı ile yaptığı arabuluculuk görüşmesinde de bir sonuca varılamamıştır.730 Aydemir'e Genelkurmay tarafından gönderilen bir kurul, kan dökülmeden harekâtı durdurursa kimseye ceza verilmeyeceğini bildirmiş ve bu konuda İnönü'nün güvence veren mektubu kendisine iletmiştir.731 Bunun ardından Aydemir, İnönü'nün teklifini kabul ederek teslim olmuştur. Meclis, İnönü'yü ertesi gün ayakta alkışlayarak karşılamıştır.732 İsen, hatıralarında darbe girişiminden sonraki gün Meclisin havasını şöyle ifade etmektedir: 23 Şubat sabahı Meclis yine bütçe müzakerelerine devam etmekteydi. Milletvekilleri sabah erkenden meclise gelmişlerdi. Koridorlarda birbirini kucaklayanlar, tebrik edenler, geceyi nerede geçirdiğini soranlar görülüyordu. Mecliste bir bayram havası esmekte, bu arada şakadan geri kalmayan bazı milletvekilleri, arkadaşlarına “gece yarısı elinde bavulla nereye gidiyordun” demekte idiler. Hemen hemen hepsi uykusuz bir gece geçirmişlerdi. Koridorlarda bakanların etrafında gruplar görülmekte, milletvekilleri gecenin tafsilatını en yakından yaşayanların ağızlarından duymak istemekteydiler. 733 Meclis müzakereleri sırasında verilen bir önerge kabul edilerek meclisin orduya şükran ve takdir duyguları iletilmişti. Oturuma bir ara başbakan da katılmıştı. Esasen o sabah oturum 726 Öztuna/Gökdemir, Türkiye'de Askeri Müdahaleler, s.156–157. 727 Doğan Akyaz, Askeri Müdahalelerin Orduya Etkisi Hiyerarşi Dışı Örgütlenmeden Emir Komuta Zincirine, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s.187-189; İsen, a.g.e., s.37-38. 728 Cihat Alpan Cumhurbaşkanı'nca Cumhuriyet Senatosu üyeliğine seçilmiştir. (1972 -1978). 729 Can Kaya İsen, Geliyorum Diyen İhtilal, İstanbul, Tan Gazetesi Matbaası, 1964, s.45-47, 730 Akyaz, a.g.e., 202-205. 731 Mektubun orijinali için bkz. Ömer Gürcan, Fethi Gürcan'ın Harbiyelileri, İstanbul, İleri Yayınları, 2005, s.22. 732 Gevgilili, a.g.e., s.245. 733 İsen, a.g.e., s. 65-66. açılır açılmaz Devlet Bakanı Turhan Feyzioğlu, geceki olaylar hakkında hükümet adına meclise bilgi vererek demişti ki: Bütün yurt sathında Silahlı Kuvvetlerimiz vatan gisi ve meşru nizama bağlılık yönünden parlak bir imtihan geçirmişler ve milletimizin en derin şükranına bir defa daha hak kazanmışlardır. Şunu da belirtmeyi borç sayıyoruz: Dün bütün partilerimizin mesul lileri hükümetle yan yana vazife başında bulunmuşlardır. Büyük meclise arz etmek isteriz ki, milletten ve anayasadan kuvvet alan hükümetimiz, bu milletin ayrılmaz parçası ve anayasanın yılmaz koruyucusu Türk Ordusu ile el ele her kinden daha kuvvetli olarak vazife başındadır.734 İnönü'nün darbe girişiminden sonra yaptığı açıklama kça serttir: Anlaşılıyor ki 27 Mayıs askeri ihtilalinin kolaylıkla muvaffak olması, cürete teşvik edici bir misal olmuştur. Düşünememişlerdir ki 27 Mayıs ihtilali bütün milletin vicdanında kemale gelmiş bir kurtuluş arzusunun neticesi ğu için hemen halk tarafından benimsenmiştir. 22 Şubat'ta teşebbüs edilen hareket ise uğradığı tecavüzlere karşı ordudaki infiale ümit besleyen, kumanda ettiği kıtaları aldatan, ordunun başındaki büyük kumandanları kendileriyle beraber göstererek mektep talebelerini kandıran ve bir ihtilal hükümetinin başına geçmek isteyenlerin hareketi olmuştur.735 Talat Aydemir ise anılarında İnönü'nün bu konuşmasını nefretle karşıladıklarını belirterek; bu konuşma sonucunda Başbakan'ı alkışlayanları, 22 Şubat gecesi yaptıkları kirli işlerden dolayı korku içinde Ankara'yı terk eden milletvekilleri olarak tanımlar.736 İnönü, bu sert çıkışa rağmen darbe girişiminde bulunanların yargılanmayacağı sözünü vererek kan dökülmemesini amaçlamış ve mahkeme oturumlarının geniş ve tehlikeli bir dallanıp budaklanmaya yol açabileceğini düşünmüştür.737 Olayın iç basındaki akisleri “milletçe büyük bir badirenin atlatıldığı, demokratik rejimin kurtulduğu” şeklinde idi. Bütün gazeteler, olayın aşamalarını yazıyor, Başbakan İnönü'nün 23 Şubat sabahı Hava Kuvvetleri Komutanlığından ayrılırken söylediği şu sözleri yayınlıyorlardı: “Bugün dünyaya karşı; milletiyle, ordusu ile dev kuvvetinde bir Türkiye vardır.”738 Aynı gün yayımlanan Bakanlar Kurulu tebliğinde, hükümetin ordu ile el ele vazife başında bulunduğu belirtiliyor ve Türk Ordusunun parlak bir imtihan daha geçirdiği kay liyordu. Milli Savunma Bakanlığı tebliğinde de “Hükümete karşı bir hareket” yapıldığı resmen açıklanarak bu harekete katılan birlikler sayılıyordu.739 Akis Dergisi'nin bu olayları takiben yayınladığı yazının bir bölümü de manidardır. Dergi, 22 Şubat gecesi hükümete karşı girişilen kısmi başrmayı, bir darbe planı içerisinde yapılan bir hareket olarak gösteriyordu. Bununla ilgili olarak teşebbüse geçenlerin darbe planlarını da çizmiştir: 734 Cumhuriyet, 23.1.1962, s.1. 735 Tercüman, 27.2.1962, s. 1. 736 Aydemir, “Talat Aydemir'in Hatıraları...”, s. 174. 737 Hale, “Türkiye'de Ordu…”, s.142. 738 Milliyet, 24.1.1962, s.1. 739 Cumhuriyet, 24.2.1961, s.1. İhtilal planının esasını hükümet darbesi teşkil etmektedir. Hazırlıklara göre Büyük Meclis işgal olunup feshedilecek ve -kritik personel- diye adlandırılan, bir takım kimseler nezaret altına alınacaktı. Bunlar devletin, hükümetin, partilerin mesul büyükleri ve parlamentonun bazı üyeleridir. Ancak tevkifler yapılmayacak, hiç kimse muhakeme olunmayacaktı. Derhal askeri bir kurulacak ve Başkomutan yetkisini haiz bir albay devlet başkanı, bir albay da hükümet başkanı olarak işi ele alacaklardı. Bunlar bir hükümet ile biri yüksek, diğeri adi iki meclis kuracaklardı.740 Bu olay Cumhuriyet Senatosu gündemine 27 Şubat 1962 tarihinde gelmiştir. Partileri temsilen Hıfzı Oğuz Bekata, Osman Saim Sarıgöllü, Cemal Tarlan, Niyazi Ağırnaslı, tabii üyeler Mucip Ataklı ve Kazım Orbay TSK'ya iletilmek üzere şu mesajın verilmesi teklifini Senatoya sunmuştur: Büyük Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası ve yeminine daima sadık samsun oto kiralama Kahraman Ordumuz; temeline şerefini koyduğu Cumhuriyet Anayasası'nı, demokratik nizamı, vatan ve millet bütünlüğünü her , her yerde ve her şeye rağmen koruyacağını 22 Şubat 1962 Olayları'yla bir daha ispat etmiştir. Bu suretle aziz milletimizin büyük bir badireden kurtarılması karşısında, bu hareketi şükrana layık bulan Cumhuriyet Senatosu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne millet ölçüsündeki takdir ve güvenini teyit ve tekrar etmekle bahtiyardır.741 Bu mesaj Senatoda alkışlarla karşılanmıştır. Bunun ötesinde Senatoda bu olayın gelişimi ile ilgili konuşma yapılmamış, yalnız bu mesajla yetinilmiştir. Asıl tartışmalar “Tedbirler Yasası Tasarısı” görüşmelerinde yaşanacaktır. 22 Şubat Olayı, 27 Mayıs ve Anayasa'ya karşı düzenlenmiş bir karşı hareket olarak tanımlanmıştır. İnönü başkanlığında toplanan Meclis Komisyonu acil önlemlerin alınması için çalışmalara başlamıştır. Bununla birlikte olaya karışan 20 subay emekliliğe ayrılmak zorunda bırakılmıştır. 22 Şubat harekâtının başarısız olmasının temel leri saptamak zor değildir. Üst rütbeli komutanlar ikinci bir darbe fikrine karşı çıktı ve ordunun büyük bir kısmı komutanlarına sadık kalmışlardır. Eski bir asker İnönü'nün hükümetin başında olması olgusu, subay çoğunluğunun sadakatini sağlamada kça faydalıdır. Aydemir'in bir iç başlatabileceği anlar olmuş, fakat sonunda kendisine yenilmiştir.742 İhtilalin önemli isimlerinden Orhan Erkanlı, 22 Şubat olayına farklı bir bakış açısıyla bakmıştır. Ona göre 22 Şubat'ın hakiki lideri Talat Aydemir değil, Dündar Seyhan'dır. Fakat Aydemir, Harp Okulu talebeleri tarafından çok ildiği için önde tutulmuş ve gösterilmiştir. Dündar Seyhan ise, bu hareketi daha doğrusu muhtemel bir hareketi 14'ler adına hazırlamış, örgütü güçlendirmiş ve kendine göre uygun bulduğu tarihte yanlışlıkla düğmeye basmıştır. Bu konu hakkında şunları söyler: Bir senelik gayretler sonunda orduda bize bağlı subaylara, ihtilali devam ettirmek isteyenlere, çeşitli vasıtalarda Albay Dündar Seyhan'ın temsilcimiz ğunu, kendisinin vereceği talimat dahilinde hareket edilmesi gerektiğini duyurmuş, 14'lere taraftar ları Albay Seyhan vasıtasıyla Albaylar Cuntası'na 740 Akis, 04.03.1962. 741 CSTD, C: 3, B: 40, 27.2.1962, s.64. 742 Hale, “Türkiye'de Ordu…”, s. 141. bağlamıştık. 22 Şubat ayaklanmasını ya-panlar; zırhlı birlikler ve Harp Okulu idi. Harp Okulu'nu Aydemir sürüklemiş, zırhlı birlikler de için, temsil ettiğimiz devrimci fikirler, ihtilalci metotlar için harekata katılmışlardır. Bunun dışında 22 Şubat öncesindeki cuntalar devrinde, ordu içinde bu işlere girmeyen subay kalmamıştı. 743 DEVAMI PAZARTESİ... 

Devamını Okumak İçin Tıklayınız