TÜRKİYE’NİN YÜZ KARASI: DARBELER

Yayınlanma: 13.09.2013 06:09 Güncelleme: 13.09.2013 06:09

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporu (52)

İnönü, Kırıkkale konuşmasında ise “altı temel ilkenin vatandaşa beğendirilmesini CHP kendisi yapacaktır” demiştir. 351 Bu düşünce CHP'nin seçim beyannamesinde de yer almıştır. Seçim çalışmaları esnasında CHP'nin işlediği diğer bir önemli konu ise demokrasi meselesidir. Buna göre “ülkeye demokrasi getiren ve geliştiren CHP'dir. Bundan sonrada demokrasi için CHP şarttır. Demokratik hayata geçmede karar sahibi , iç ve dış politikada üstün başarı gösteren İnönü'nün etrafında birleşmek hem rejim hem de gelecek için tarihi bir görevdir. Yoksa memleketin geleceği rastgele insanlardan birine nasıl teslim edilebilir.”352 CHP'liler meydan ve salonlarda bu konular üzerinde dururken muhalefetin şiddet politikalarından da sık sık şikayet etmişlerdir. CHP'lilere göre muhalefet, iktidarın hoşgörüsüne ve iyi ilişkilere verdiği öneme rağmen vatandaşı birbirine düşürücü “husumet antları” ilan etmektedir.353 Böylece 27 Mayıs'ın en büyük argümanlarından birisi “bölücülük” imajı, DP'liler daha iktidara gelmeden kendilerine iliştirilmeye çalışılmıştır. CHP'lilerden sadece İnönü yurt gezilerine ve toplantılarına gitmemiştir. CHP'li bakanlar, milletvekilleri ve milletvekili adayları birçok yerde halkın ayağına gitmiş, mitinglerle, toplantılarla ve radyo konuşmaları ile halktan oy istemişlerdir. Çünkü, bu ülkede tarihi bir genel seçim olacaktır. Başta Başbakan Şemsettin Günaltay olmak üzere, Tarım Bakanı Cavit Oral, CHP Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, Çalışma Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas, Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Cevat Dursunoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nihat Erim gibi birçok CHP ileri i yurt gezileri, toplantıları, radyo konuşmaları ile yoğun seçim çalışmaları içerisinde olmuşlardır. Mitinglerde ve toplantılarda CHP'nin ileri leri tarafından muhalefetin ayrımlaştıran tarzı eleştirilmiş, CHP'nin ise ne hoşgörülü ğu, aşağıda Ulus gazetesinde yayınlanan haberlerde de görüleceği üzere, vurgulanmıştır: CHP Genel Başkan Vekili Hilmi Uran: “Bu memlekette ve bu rejimde bütün istekler hatta bütün ihtiraslar millet iradesini ifade eden kanunlar çerçevesi içinde yürürler ve onun dışına çıkınca 350 Ulus, 28.3.1950. 351 Ulus, 26.3.1950. 352 Ulus, 11.5.1950. 353 Ulus, 7.5.1950. ya susarlar yahut susturulurlar'', “Ne iğfal ne tahrik ne tehdit bugünde dünde iltifat etmediğimiz ve davamızın samimi inancı içinde iltifat etmeye de asla lüzum hissetmediğimiz vasıtalardır.” Kemal Satır (Ulaştırma Bakanı): “İnsafsız bir muhalefetin terbiye hudutlarını aşan iftira ve istinatlarına aynı şekilde cevap vermemeyi bir memleket vazifesi sayıyoruz. Biz memlekette huzur ve sükûnu temine ve vatandaşlar arasında karşılıklı gi hislerinin artmasına çalışıyoruz…” Şevket Adalan (Bayındırlık Bakanı): “Huzur ve sükûn bozan her fikir milletçe geri çevrilmektedir.” Cemil Sait Barlas (Devlet Bakanı): “Bizim kan dökme ile elde ettiğimiz inkılâpları tehlikeye düşürecek propagandalar yaptılar. Askerlik kalkacak ler, eski harfler dönecek ler. Muhalefetin şuurlu insanlarından 1950 seçimlerinde bu yola gitmeyecekleri hususunda şimdiden ahdu peyman etmelerini beklemekteyim…” Ülkenin ilk kez yaşadığı böylesi hareketli bir seçim döneminde artık halkı etkilemek, yönlendirmek çok önemlidir. Bunun o dönem için en etkili yöntemlerinden biri de gazetelerdir. Partilerin gazetelerle sağladığı bu gücü yönlendiren ve makaleleriyle halkı etkileyen önemli yazarlar, CHP'nin vazgeçilmezleri olmuştur. Bunlara örnek olarak Ulus gazetesinde başyazar Hüseyin Cahit Yalçın ve Peyami Safa gibi yazarlar gösterilebilir. Peyami Safa bir makalesinde muhalefeti şöyle  leştirmektedir: Milli husumet andının kardeş kavgası çıkarmak için değil rey hırsızlığına mani olmak için hazırlandığını iddia ediyorlar. Türkiye'de hiçbir namuslu emniyet ve adalet mercii yokmuş gibi bunlar kendi başlarına bir sandık polisi ve adliyesi mi kuracaklar?... 8 Mayıs 1950'de ise “Niçin mi Halk Partisi?” isimli makalesinde Peyami Safa, halkın CHP'ne oy vermesi gerektiğini değerlendirmiştir: Çünkü: CHP iktidarının yıkılmasını bütün muhalif partilerimizden daha fazla isteyen kapıdaki düşman, gözünü anahtar deliğine uydurmuş aramızdaki çekişmeyi seyrediyor ve 14 Mayıs günü sandıklarımızdan çıkacağını umduğu yıkılış müjdesini bekliyor. Onu indirmemek lazım. Yarın bugünkünden fazla muhtaç olacağımız milli birliği ve yoğunluğu temelinden sarsacak bir değişiklikten sakınmamız lazım. Üçüncü bir dünya harbinin mümkün ğu ve barışın muhakkak olmadığı bu karanlık ve sallantılı günlerde hiçbir iktidar stajı ve denemesi olmayan toy partilerce devlet binasını bir prova salonu gibi teslim etmemek lazım…354 Sonuç olarak CHP'nin seçim çalışmaları 1946'dakine göre daha etkindi. CHP, geçmiş kampanyalara oranla daha olumlu bir hava sergilemiştir. Diğer muhalif partiler gibi, vatandaşlarla birebir yakınlaşmaya çalışılmış, bütün kadrosuyla halkın ayağına gitmiştir. CHP seçimler için parti eğinden tavizler vermiştir. İlköğretime din derslerinin konulması, İmam Hatip kurslarının açılması ve türbelerin yeniden ziyarete açılması gibi düzenlemelere gitmesi akıllarda soru işareti bırakmıştır. Başbakan Yardımcısı Nihat Erim'e bu gidişatı soran Nadir Nadi şu cevabı almıştır: “Şimdi seçim kampanyasına girmek üzereyiz. Bu sırada devrim ilkelerini ele li-">li seçim taktiği bakımından doğru olmaz. Atatürk'ün kurduğu CHP elbette yürekten devrimlere bağlıdır. Bir kere şu seçimleri kazanalım, o bütün gücümüzle 354 Ulus, 8.5.1950. büyük esere sarılacağız. Vatandaşın bizi desteklediği anlaşıldıktan sonra devrimleri daha büyük bir güvenle koruyacağımıza inanmaz mısınız”.355 Toprak Reformu da bu arada kabul edilmiştir. Ancak reformun en temel noktaları metinden çıkarılmıştır. Bu yasa, özellikle seçim ında köylerde nüfuzlu toprak sahiplerine, CHP'nin tanıdığı bir ayrıcalık olarak nitelendirilmiştir. CHP'nin seçim çalışmaları boyunca öne sürdüğü çeşitli propaganda araçları şunlar olmuştur: “Cumhuriyeti biz kurduk, ülkeyi düşmanlardan biz kurtardık. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın. DP, ülkeyi birbirine düşürmeye çalışıyor, hizipleşme yaratıyor. Köyler zenginleştirilecektir. Deneme ında değiliz”. Tüm bu söylemlerle ülkede mitingler düzenlemiş, halkın gisini tekrar kazanmaya çalışmıştır. 9 Mayıs 1950'de DP seçim beyannamesini açıklarken, 10 Mayıs'ta İnönü İstanbul'da Taksim Meydanında son konuşmasını yapmıştır. Celal Bayar ise Güneydoğu Anadolu'da bulunmuştur. Yeni Seçim Kanunu bütün ülkede hiç kimsenin şikayetine yer vermeyecek şekilde uygulanmıştır. Celal Bayar'ın İzmir'e geleceği haberi tüm İzmir'de heyecanla karşılanmıştır. Bursa'dan İzmir'e geçen Bayar, yol boyunca DP'li halkın ilgisiyle karşılaşmış bazı yerlerde küçük konuşmalar yapmıştır. 10 Mayıs sabahı birçok İzmirli Celal Bayar'ın konuşma yapacağı Cumhuriyet Meydanı'na toplanmaya başlamıştır. Yeni Asır'ın bir muhabirinin görüşüne göre, kalabalık, İnönü'nün topladığı kalabalığın üç katıdır.356 Bayar, Cumhuriyet Meydanı'nı dran kalabalığa karşı uzun bir konuşma yapmış ve CHP'lilerin kendilerini sürekli olarak huzur bozmakla itham etmelerine değinmiştir: Biz her ğu gibi milletimizin asil ruhuna ve memlekette yalnız huzur ve sükûnun selâmet temin edeceği kanaatinde bulunduğuna inanmaktayız. Biz memleketimizi her şeyden fazla diğimiz için memlekette istikrarı, sükûn ve huzuru bizzat müdafaa etmek azmindeyiz. Ama haksızlık edenlere karşı "haksızsınız" demeği de vicdan borcu, mukaddes vazife bileceğiz. …Hâkimiyet ve millî irade ebedî olacaktır. Çünkü Türk milletinin saadetini başlı başına temin eden bir kaziyedir. Yaşasın Türk milleti.357 DP seçim propagandası boyunca CHP'ye yüklenmiştir. Ancak gizliden gizliye de Parti ile bürokrasiyi ayırarak bürokrasiye daha az baskı uygulamaya başlamıştır. Çünkü kendisine cephe almış bir bürokrasinin, seçim sonuçlarını olumsuz etki etmesinden endişe etmiştir. Bununla birlikte bürokrasinin, DP'nin iktidara gelmesi durumunda, Partinin programı üzerinde bir fren oluşturacağı düşünülmektedir. Bu le bürokrasi kazanılmalıdır. Bu le 'devr-i sabık yaratmayacağız' sözü bürokrasi açısından önemlidir. CHP'nin geçmişle ilgili yaptıkları hatalar bürokrasiden sorulmayacaktır. Demokratlar seçim beyannamesinde, bir iktidar değişikliği halinde ülkede maddi ve ruhi hiçbir sarsıntıya meydan vermeyeceklerini açıklamışlardır: “Hiçbir vatandaş, hiçbir sınıf veya zümre iktidar değişmesinden zerre yıkıntıya maruz kalmayacak aksine olarak, memleket, millet iradesine ve fikirlere dayanan bir iradenin nimetlerinden faydalanmaya başlayacaklardır”358. Bu hem bürokratlar için hem de halk için bir güvencedir. 355 Nadi, Nadir, Perde Aralığından, 3. Baskı, İstanbul Çağdaş Yayınları, 1979, s. 357. 356 Yeni Asır, 10.5.1950. 357 Zafer, 10.5.1950. 358 Cumhuriyet, 9 .5. 1950. Bu iki partinin yanında seçimlere katılan Millet Partisi (MP), kurulduğu günden itibaren hem CHP'ye, hem de ayrıldığı DP'ye ağır eleştirilerde bulunmuştur. CHP'nin din ve laiklik anlayışına karşı çıkan parti DP'yi muvazaalı parti olmakla suçlayıp gerçek muhalefeti kendisinin yaptığını ileri sürümüştür. MP 1949'da meclisteki Müstakil Demokrat Grubu ile Öz Demokratlar Partisi'nin katılımıyla güçlense de pek fazla etkinlik oluşturamamıştır. Parti'nin en büyük kozu Mareşal Fevzi Çakmak'tır. Ancak Çakmak, seçimlerden önce vefat etmiştir. Yerine eşi İstanbul'dan aday olarak gösterilse de seçilememiştir. Millet Partisi'nin propagandasında genel olarak Milli Şef'e yönelttikleri eleştiriler ağırlık kazanmıştır. Partinin programında demokratik bir yönetim kurulması, Altı Ok'un Anayasa'dan çıkarılması, kişi özgürlüklerinin genişletilmesi, genel bir kalkınma programının hazırlanması ve liberal bir iktisat politikası izlenmesi gibi düşünceler ve görüşler yer almıştır. Bunların yanı sıra parti, cumhurbaşkanının tek dönem için seçilmesi ve çift meclis sistemine geçilmesini de savunmuştur.359 Nihayet propaganda süresi bitmiş, 14 Mayıs 1950'de artık söz seçmene geçmiştir. 14 Mayıs 1950 Seçimleri: Beyaz İhtilal 1950 seçimleri öncesinde, 16 Şubat 1950'de Şemsettin Günaltay hükümeti, muhalefetteki DP'nin de eleştirilerini dikkate alarak demokratik bir seçim yasası hazırlamıştır. Bu yasaya göre seçimler tek dereceli, genel, eşit, gizli oy, açık tasnif esasına göre yapılacaktır. Seçimlerde propaganda serbest bırakılmış ve yargı güvencesi getirilmiştir. Artık bütün gözler seçim gününe çevrilmiştir. Mayıs başında partiler radyoda propaganda konuşmalarına başlamışlardır. DP, bu seçimde hala belleklerde çok çarpıcı bir afiş kullanmıştır. Afiş, Selçuk Milar tarafından bir gecede çizilmiş, ülkenin dört bir yanına asılmış ve çok yankı uyandırmıştır. Afişte bir “el” resmedilmiş ve şu yazı yer almıştır: “Yeter Söz Milletin!” Bu afiş, DP'nin seçimi kazanmasına önemli bir katkı yapmıştır.360 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimlere yedi parti katılmıştır: CHP bütün illerde, DP Hakkâri hariç bütün illerde, Millet Partisi 22 ilde, Milli Kalkınma Partisi 3 ilde, Toprak Emlak ve Serbest Teşebbüs Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi ve İşçi Çiftçi Partisi sadece İstanbul'da seçimlere girmiştir. 361 14 Mayıs 1950'deki seçimlerde DP 408, CHP 69 sandalye kazanmıştır.  DEVAMI YARIN...

Devamını Okumak İçin Tıklayınız