TÜRKİYE’NİN YÜZ KARASI: DARBELER

Yayınlanma: 12.09.2013 05:54 Güncelleme: 12.09.2013 05:54

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporu (51)

27 Mayıs'a giden süreci iyi anlamak için demokrasi tarihinin miladı sayılan 14 Mayıs 1950 seçim sürecini iyi analiz etmek gerekmektedir. O dönemin basını incelendiğinde göze çarpan ilk şey gazetelerin tarafsız bir tutum izlemediğidir. İncelenen gazeteler açısından bakıldığında, her gazetenin kendisine yakın hissettiği ya da zaten o partinin yayın organı ğu için doğal taraftar ğu göze batan bir gerçektir. Bu yüzden kendine taraftar gazeteler bulmak ya da kurmak partiler için önemli bir seçim malzemesi olacaktır. DP'nin belki de en büyük seçim aracı basın olmuştur. Kuruluşundan itibaren hakkında her gün olumlu yazılar, makaleler yayınlayan gazeteler, halkın DP'ye yönelmesinde önemli bir etki göstermişlerdir. Özellikle Ahmet Emin Yalman'ın başyazarlığını yaptığı Vatan Gazetesinde, DP'yi tanıtmak ve halka benimsetmek adına ümit verici başmakaleler yazılmış ve halka güven aşılanmıştır. Parti kurulduğunda parti programını birçok yönden tahlil eden Yalman, objektif olmaya çalışsa da DP'nin yanında ğunu göstermiştir. Bunun yanı sıra partinin kurulduğu günlerde Celal Bayar'ın torunlarıyla çekilmiş bir resmini kullanan Vatan Gazetesi, Celal Bayar'ın siyasetçi yönüyle birlikte aile yapısının da kuvvetli ğunu göstermeye çalışmıştır. Bir başka yöntem ise Celal Bayar'ın Atatürk'le çekilmiş resimlerini koymak ve Atatürk'le anılarını yayınlamaktır. Vatan ve Yeni Asır gazetelerinin sıklıkla izlediği bu yöntemler, her ne o günlerde kullanılan bir propaganda şekli olarak görülmese de, halk üzerinde olumlu etkiler meydana getirmiştir. Vatan'ın yanında Tasvir de DP tarafında olmuştur.339 Dönemin gazeteleri incelendiğinde hemen her gün DP ile ilgili bir yazı veya bir haber bulmak mümkündür. DP'liler buna ayrı bir önem vermişler, başta Celal Bayar olmak üzere bütün kurucular çeşitli sebeplerden dolayı demeç verip, bu demeçlerin gazetelerin birinci sayfasından gösterilmesi için çalışmışlardır. DP gelişimini sağlamak için basının desteğine ihtiyaç duymuş ve bunun öneminin farkına varmıştır. O dönem içinde en etkili reklam, basındır. Gazete, hemen her eve girmese de halk ile siyasi partilerin iletişim aracı haline gelmiştir. 1950 Seçimleri'nden önce Türkiye'de yeni bir gelişme daha yaşanmıştır. 16 Şubat 1950 itibariyle seçim konuşmaları ilk kez radyodan yayınlanmıştır. Yapılan düzenleme ile radyolarda yapılacak propaganda süresi belirlenmiş, konuşmalar seçimlerden 10 gün önce başlamış 3 gün kala ise son bulmuştur. Partilerin konuşma ı ve sırası için kura çekilmiştir. CHP'nin seçim çalışmaları döneminde en önemli propaganda aracı, aynı da partinin sesi Ulus gazetesi olmuştur. Ulus gazetesi bir yandan partinin faaliyetlerini takip edip halka aktarırken; bir yandan da muhalefeti eleştiren yayınlar yapmıştır. Özellikle DP'lilerin iddia edilen açıklamalarına yönelik haberler yaparak, CHP'ye teveccühün artırılmasına çalışmıştır. Mesela 14 Şubat 1950'de yayınladığı bir haberi şu şekil r: Seçimde hile yapan DP'li tutuldu. Edremit'in Camcı Köyünde yapılan muhtar seçimine DP'liler hile karıştırmış, İsmail Çelik adında bir demokrat, sandığa fazla rey atarken suçüstü yasamsun oto kiralamamıştır. Bu müessif hadiseyi müteakip köy halkından bazıları DP'den istifa ederek CHP'ye yazılmışlardır. Bu vatandaşlar Demokratların yarattığı baskı altında ve hileli bir şekilde cereyan eden bu seçimin iptal edilerek yeniden seçim yapılması hususunda… DP'nin yeni bir taktiği: Propagandacıları dükkân dükkân, ev ev dolaşarak şekerin vesikaya bineceğini söylüyorlarmış…340 339 Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, İstanbul, Gerçek Yayınevi,1973, s.172. 340 Ulus, 14.2.1950. Ulus gazetesi yukarıdaki örneklerde ğu gibi CHP'yi desteklemeyi teşvik edeni, muhalefeti ise yeren haberlerle gündem oluşturmaya çalışmıştır. Aynı da CHP'nin ocakları, toplantıları, kongreleri adım adım takip edilmiş, CHP'nin saflarına geçenler manşetten duyurulmuştur. 1950 Seçimleri için propagandalar, Mayıs ayından itibaren başlamış-tır.341 Daha köyler elektrik enerjisiyle tanışmamışken köylüler, siyasi söylemin değişmesinde önemli bir payı transistorlu radyoyla tanışmışlardır. Radyo sayesinde politikacılar okuma yazma bilmeyen seçmenlerine doğrudan doğruya ulaşabilmiş, bu seçmenler de seçim sürecine etkin biçimde katılmışlardır. Bu dönemde Türkiye'de radyo sayısında büyük bir artış olmuştur. Dönemin gazeteleri yarım boy Amerikan radyolarının reklamları ile dolarken, Türk halkı yavaş yavaş siyasi hayata, dinleyici olarak da olsa, adım atmaya başlamıştır. Basının partilere yönelik yürüttükleri propaganda çalışmaları, seçim öncesinde parti listelerine yansımıştır. CHP listesinde de, DP listesinde de bazı gazete sahipleri, başyazarlar ve yazarlar yerlerini almışlardır. CHP'de yer alanların sayısı daha fazladır. Örneğin, Ulus Gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın, Ulus'un eski başyazarı Falih Rıfkı Atay, Son Telgraf'ın sahibi ve başyazarı Etem İzzet Benice, Vakit'in sahiplerinden Hakkı Tarık Us aynı da milletvekiliydiler. Bu kişiler yeniden aday gösterilmişlerdir. Bu kişilere Cumhuriyet Gazetesi'nin yöneticisi Cevat Fehmi Başkut ile yazar Burhan Felek de eklenmiştir. Ayrıca karikatür dergisi Akbaba'nın iki “sahibi ve başyazarı” da bir önceki dönemdeki gibi, CHP listesinde yer almıştır: Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç. Onlara, sağcılığıyla tanınmış olmakla birlikte, son sıralarda Ulus yazarları arasına giren Peyami Safa da yeni bir CHP'li olarak katılmıştır. DP'de ise Tasvir başyazarı Cihat Baban ile Son Posta sahibi Selim Ragıp Emeç ve -bağımsız olarak- Cumhuriyet Gazetesi sahibi Nadir Nadi vardır. Çünkü DP bu seçimde de bazı adayların yanına parantez içinde bağımsız sıfatı eklemiştir. Bunun anlamı şudur: DP onları, partiye katılmamış olmalarına rağmen memlekete hizmet etme yeteneklerini göz önünde tutarak listesine almıştır. Onlarda bunu kabul ederek DP'yi onurlandırmışlardır. Bunlar arasında CHP'den son anda ayrılan Ali Fuat Cebesoy, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Sinan Tekelioğlu da vardır. Ancak birisi daha vardır ki o da CHP tarafından tarafsızlığına güvenilerek Seçim Kanununu hazırlayan komisyonun başına getirilmiş Yargıtay Başkanı Halil Özyürük'tür. Seçim Öncesinde Ülkedeki Siyasi Durum 1950 seçimlerinden önce, DP programının 20. maddesine göre yılda iki kez yapılan istişare toplantısı, 7-9 Ocak tarihleri arasında Ankara'da 153 delegenin katılımıyla gerçekleşmiştir. İstişare sonucunda yayınlanan tebliğde DP, iktidarı seçim sistemi konusunda uyarmış (o seçim kanunu kesinleşmemiştir) ve bu durumun düzenlenmemesi halinde seçimlere girmeyebileceklerini açıklamışlardır: Umumi seçimlere doğru gittiğimiz şu sırada iktidarın haksız ve yersiz bir tecavüz ve tehdit politikası tatbikine kalkışmasını memleket hesabına çok zararlı gördüğü-nü açıklamak zorun-dadır. Seçimlerde böyle bir tehdit veya baskı havası içinde gitmeyi kendi hesabına muvaffaki-yetli netice verecek bir usul zan iktidarın şimdiden bilmesi ve düşünmesi icap eder ki DP memleket hesabına çok ağır ve felaketli neticeler yaratabilecek böyle bir vaziyette vatanın selameti namına umumi seçimlere girmemek kararını vermek zorunda  341 Cumhuriyet, 1.5.1950. kalabilir. Yahut kötü ve hileli bir seçim neticesinde teşekkül edecek meclise iştirakten istinkâfı (çekince) tek memleket menfaatine daha uygun bulabilir. İşte iktidar mevkiinde bulunanların bütün bu ihtimalleri şimdiden göz önünde bulundurmaları ve dar düşüncelere küçük hesaplara kapılarak memleketi fena akıbetlere götürecek bir hareket hattı takibinden ihtiraz etmeleri lazımdır kanaatindeyiz.342 DP bu söylemiyle bir anlamda Milli Teminat Andı'nı tekrarlamıştır. Bu tebliğe cevap Nihat Erim'den gelmiştir: “Milletin temsil vazifesinden, şu parti kaçarsa onun yerini başka bir parti elbette alacaktır”.343 CHP ile DP arasındaki bu karşılıklı sözlü atışmalar seçimlere devam edecektir. Ulus Gazetesi ise bu tebliğin partiyi bölünme aşamasına getirdiğini, seçime girilmemesi halinde bazı DP'lilerin partiden ayrılacağını yazmıştır.344 Seçim Kanunu henüz Meclisten çıkmadan ve henüz seçim tarihi belirlenmeden, Ocak ayı sonunda önce DP345, iki gün sonra da CHP seçim kampanyalarına  başlamışlardır. Başbakan ise, seçimlerde huzur ve sükûneti bozacak, ülkenin asayişini tehlikeye düşürecek hiçbir harekete izin vermeyeceğini, bunu bir vatan borcu olarak gördüğünü söylemiştir. Her iki parti de seçim kampanyasına, çok önem verdikleri Ege Bölgesinden başlamışlardır.346 Nadir Nadi, konuyla ilgili “Başlarken” başlıklı makalesinde, önce, Bayar'ın ve CHP Başkanvekili Hilmi Uran'ın aynı trenle İzmir'e gittikleri bilgisini vermiş, bu durumu, “Seçim kampanyasına kça demokratik ve Avrupai bir hava içinde giriyoruz” sözleriyle yorumlamıştır. Nadi, aynı makalenin sonunda, CHP'nin dört yıldır oy kaygısıyla devletçilik ve lâiklik ilkelerini iyice zedelediğini, softalara tavizler verdiğini ve ekonomik politikalarda bocaladığını belirterek, bu durumun seçimlerde bir zaaf olarak görüleceğini yazmıştır.347 24 Nisan'da CHP seçim beyannamesini ilan etmiş, Nadir Nadi beyannameyi, içeriğinde "Geçen dört yıl içinde Halk Partisi hükümeti tarafından yurtta müspet olarak neler başarıldığına dair hiçbir bilgiye rastlayamadığı” gerekçesiyle eleştirmiştir. Nadi makalesinin sonunda, beyannamede sürekli olarak gelecekle ilgili vaatlerde bulunulmasından da yakınmıştır.348 CHP seçim bildirgesini yayınladığı 24 Nisan günü milletvekili adaylarını da ilan etmiş, bu listede mevcut milletvekillerinden 169'una yer verilmemiştir. 26 Nisan'da ise DP, listelerini kamuoyuna açıklamıştır. Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut ve köşe yazarı Burhan Felek CHP'den aday olurken, Ömer Rıza Doğrul ve Nadir Nadi DP listelerinden aday gösterilmişlerdir.349 1950 seçimlerinde CHP'nin en önemli çalışmalarından birisi de CHP danışma büroları idi. Halkın sorunlarını dinleyecek bürolardan yedisi İstanbul'da açılmıştır. Bu bürolara müracaat edenlere sorunların çözümü için yol gösterilecek, kanuni ve idari bilgi verilecektir. Öte yandan CHP Genel Merkezinden yayınlanan bir genelgede parti ile yakın ilgilerini devam ettiren üyelerin tespit edilmesi ve partiye yeni üye kay lmesi için faaliyete geçilmesi istenmiştir. 342 Cumhuriyet, 13.1.1950; Vatan, 14.1.1950. 343 Cumhuriyet, 16.1.1950. 344 Ulus, 19.1.1950. 345 Cumhuriyet, 28.1.1950 346 Cumhuriyet, 30.1.1950; Ulus, 25.3.1950. 347 Cumhuriyet, 29.5.1950. 348 Cumhuriyet, 25.5.1950. 349 Cumhuriyet, 27.5.1950. Seçim çalışmaları boyunca CHP'nin işlediği konuların başında dış politika gelmiştir. Başta İnönü olmak üzere CHP tarafından dış politika hususunda, vatanın büyük tehlikelerle karşı karşıya bulunduğu, iktidarın bu konuda ında tedbir aldığı ve izlenen yolun bütün siyasi çevrelerin takdirini kazandığı, önümüzdeki senelerde de dış emniyet meselesinin başlıca kaygı olacağı, dış politikada gösterilen başarılı icraatların bundan sonra da ehil ellerle (yani CHP) devam ettirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.350 İnönü seçim nutuklarında muhalefet partilerinin bünyesinde barındırdığını iddia ettiği şiddet politikalarını eleştirmiştir. İnönü'ye göre muhalefet partilerinin şiddet politikaları yıkıcı neticelere sebep olmaktadır. Ayrıca seçim konuşmalarında üzerinde durulan önemli konulardan biri de anayasa değişikliği fikridir. İnönü demeçlerinde ülkede demokratik şartları geliştirecek şekilde anayasanın değiştirileceğine söz vermiştir. Bu fikir CHP'de ilk kez CHP Meclis Grubu Baş-kanvekili Hüseyin Cahit Yalçın tarafından dile getirilmiştir. Hüseyin Cahit Yalçın'ın makalesi “Anayasa Meselesi'' başlığı ile Ulus gazetesinde 20 Aralık 1948'de yayın-lanmıştır. İnönü'nün anayasa değişikliği ile ilgili diğer bir yaklaşımı ise “altı okun” anayasadan çıkartılması ile alakalıdır. DEVAMI YARIN...

Devamını Okumak İçin Tıklayınız