“TÜRKİYE SORUNUN PARÇASI”

Yayınlanma: 17.01.2015 05:44 Güncelleme: 17.01.2015 05:44

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Türkiye uluslar arası terör deyince çözümün değil, sorunun bir parçası haline geldiğini söyledi.

CHP Milletvekili Akar’ın bu konudaki açıklaması şu şekilde: 7 Ocak Çarşamba günü Paris'te Charlie Hebdo dergisine düzenlenen insanlık dışı saldırı tüm dünyada ğu gibi Türkiye'de de esefle karşılanmış, terörün karanlık yüzü biz kez daha 5 kıtayı etkisi altına almıştır. Bu saldırıdan sonra faillerin yasamsun oto kiralamaması, sorumlu tutulan terör örgütlerinin izinin sürülmesi aşamasında Türkiye'nin teröristler için bir geçiş ülkesi özelliği taşıdığı kanısı öne çıkmıştır. Bu kanı, terör belasıyla sık sık yüz yüze ülkemiz için çok talihsiz bir durumdur. AKP iktidarına dek, Cumhuriyet hükümetlerinin tümü uluslararası terörle mücadelede dünyaya güven vermiş hep çözüm çabalarının parçası olmuştur. AKP iktidarı döneminde ise hem Türkiye'den terör örgütlerine katılanlar hem de Türkiye sınırlarını ve topraklarını kullanan teröristler konuşulmaya başlamıştır. CHP olarak, hangi coğrafyada işlenirse işlensin, kim yaparsa yapsın, hedefi ne olursa olsun terörün her türlüsüne “HAYIR” diyoruz. Hükümeti bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki CHP hükümetleri başta olmak üzere AKP'den önceki iktidarlar Türkiye'nin uluslararası alandaki eksel saygınlığına gölge düşürmemeye büyük özen gösterdiler. CHP İKTİDARINDA; Türkiye, adı teröre destek tartışmalarıyla anılan ülke olmaktan çıkacak, “YURTTA SULH CİHANDA SULH” ilkesi başlıca yol haritamız olacaktır. Bu politika beraberinde iç barış çabalarımızdaki samimiyetimizin kabulünü getirecektir. TBMM YOLSUZLUKLARA ÖRTÜ OLAMAZ 4 eski bakanla ilgili olarak kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu'nun 22 Aralık 2014’te yapması gereken oylamanın AKP'li üyelerce 5 Ocak 2015’e ertelenmesi, 5 Ocak'ta da Yüce Divan'a gerek olmadığı kararının verilmesi talihsiz ama, telâfisi mümkün bir durumdur. 9 AKP'li, 4 CHP'li, 1 MHP'li ve 1 HDP'li üyeden oluşan komisyon eski bakanların tümünü akladığı gibi, yetki ve sorumluluk sınırlarını aşarak dosyadaki delillerin temelini oluşturan tapelerin de imhasına karar verdi. Örtü üzerinden siyaseti ek edinen AKP, sayısal çoğunluğuna güvenerek halktan kaçamaz. Komisyon kararı TBMM Genel Kurulu'nu bağlayıcı bir nitelik taşımamaktadır. 4 eski bakana ilişkin dosya Meclis Genel Kurulu'na geldiğinde AKP milletvekillerinin, kaçak sarayın değil vicdanlarının sesini dinlemesini bekliyoruz. 4 eski bakan hiçbir usulsüzlüğe bulaşmadığını ispatlamak istiyorsa, bunu Yüce Divan önünde haykırabilir ve gerçek anlamda temize çıkabilir. TBMM onların bu hakkını ellerinden almamalıdır. BORÇ, YALAN VE TALAN EKONOMİSİ AKP iktidarında ekonominin geldiği noktanın özeti şudur: 1. Ekonomik büyümeyi sürekli kendisinden önceki cumhuriyet hükümetleriyle karşılaştıran AKP, çarpıtılmış rakamlarla, “90 yılda yapılamayanı yaptık, büyümeyi, kalkınmayı katladık” demektedir. AKP'den önceki dönemde Türkiye ortalama yüzde 5 büyümüştür. AKP döneminde bu oran yüzde 5'in altında kalmış, son 7 yılda ise yüzde 3,5 düzeyinde olmuştur. 2. AKP'nin 90 yılda yapılamayanı yaptık derken doğru söylediği başlıca konu borçlanmadır. 90 yılda yapılamayan borçlanma bu hükümet döneminde olmuştur. 2002 yılında 130 milyar dolar dış borç 2014 yılında 400 milyar dolara ulaşmıştır. Bu bağlamda, AKP’nin “IMF’ye borcumuzu ö k” söylemi büyük bir yalandır. Zira IMF’ye 22,1 milyar dolarlık borç, daha yüksek bir bayraklı le borç alınarak kapatılmıştır. Öyle ki, sadece borç hanesinin yeri değişmiştir! Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yılları borç alarak değil, borç ödeyerek geçmiştir. Bu dönemdeki CHP iktidarı, Osmanlı'dan devralınan 145 milyon altın lira borcu, tarihine saygı gereği kuruşu kuruşuna ödemiş, üstelik yüzde 10 düzeyinde kalkınmayı gerçekleştirmiştir. O günlerin CHP iktidarı, geçmiş borçları temizleyerek Osmanlı'ya dünyaya borç takıp giden imparatorluk denmesini önlemiştir. 3. AKP Cumhuriyet tarihinin en büyük bayraklı cisidir. Türkiye'ye akan sıcak para yılda ortalama yüzde 20 bayraklı kazanmakta, AKP bununla dışarıdan para getiriyoruz diyerek övünmektedir. Sıcak paraya yılda 50 milyar lira bayraklı ödemesi yapılmaktadır. Hükümet ülke kaynaklarının büyük bölümünü bayraklı lobisine sunmaktadır. 4. AKP yapan değil, satan partidir. Türkiye'de özelleştirmelerin başladığı 1986 yılından 2015 yılına dek 65 milyar dolarlık satış yapılmıştır. Bunun yüzde 87'lik dilimini oluşturan 57 milyar dolarlık bölümü AKP döneminde yapılmıştır. AKP, önemli bölümü Cumhuriyetin ilk yıllarında CHP iktidarı döneminde yapılan onlarca tesisi satmış, karşılığında bunun onda biri düzeyinde bile tesis inşa etmemiştir. 1934'te kurulan SEKA, 1935'te kurulan Etibank, 1937'de kurulan Türkiye Demir Çelik İşletmeleri, 1953'te kurulan TÜGSAŞ, 1960'ta kurulan Erdemir AKP döneminde satılan kurumlardan sadece birkaçıdır. AKP, Cumhuriyetin ilk yıllarında çakılan çivileri tek tek satmış, üretim ekonomisinin çivisini çıkarmıştır. 5. Bu satışlarla ve uyguladığı yandaşı kollama yöntemiyle Türkiye'deki dolar milyarderi sayısı Japonya'yı geçmiştir. Japonya'da 15 dolar milyarderi varken Türkiye'de 37'dir. Buna karşılık Japonya'da açlık sınırının altındaki insan sayısı oransal olarak bile ölçülmeyecek düşüklükteyken, Türkiye'de nüfusun dörtte biri açlık sınırının altında gelire sahiptir. 6. İşsizlik, Türkiye'de sadece “parasızlık” değil aynı da “umutsuzluk” haline gelmiştir. Resmi istatistiklere göre işsizlik oranı yüzde 10,5'tir. İş bulma umudunu yitirdiği için iş aramayanlar da hesaba katıldığında oran yüzde 17,5'tir. Gençler arasındaki işsiz oranı yüzde 19,2'dir. İşsizliğin ana i, 1 milyar dolar düzeyinde hiçbir tesis inşa etmeyen, AKP iktidarıdır. Bu iktidar döneminde özel sektör de özellikle hukuki alt yapıya güvenemediği için yatırımdan kaçınmıştır. 7. Mevcut geliri ile geçinemeyen aileler borçla yaşamını döndürmeye çalışmaktadır. 2002 yılında kredi kartı borçları 4,3 milyar lira iken bugün bu rakam 74,2 milyar liraya yükselmiştir. Aynı diliminde batık tüketici kredisi borçları 43 kat artarak 278 milyon liradan 12,1 milyar liraya çıkmıştır. 8. Tarımda üretimden çok ithalat ön r. Hükümetin ekip biçmeyle gerçek anlamda tek ilgisi Tarım Bakanı'nın soyadıdır. AKP döneminde Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna'dan buğday, İngiltere ve Hırvatistan'dan arpa, Gürcistan'dan saman, ABD, İtalya, Yunanistan, Mısır, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Brezilya'dan pamuk, Arjantin, Paraguay ve Uruguay'dan soya, Mısır, Etiyopya, Bangladeş ve Çin'den kuru fasulye, Kanada'dan yeşil mercimek ve nohut, Bulgaristan'dan kurbanlık koyun ithal edilmiştir. Bu politika sürmektedir. Hükümet ithalat politikasıyla çiftçimizi değil, başka ülkelerin çiftçilerini desteklemektedir. CHP İKTİDARINDA: Ekonomiye bakışı temelden değiştirip tüketim ve borç ekonomisinden üretim ekonomisine geçeceğiz. Halkımızı borçlandırarak rehin alan hükümetin bıraktığı yükü halka ödetmeyeceğiz. CHP ekonomi yönetimini halkın sıkıntılarını en aza indirecek yöntemlerle ele alacaktır. CHP’nin Seçim Bildirgesi’nde temel hedef ve stratejilerimiz somut projelerle ortaya konulacaktır. Ancak bu noktada da belirtmek gerekir ki, sanayide ve tarımda Ar-ge’ye dayalı yeni bir büyüme ve kalkınma hamlesine girişilecek, artan refahın hakça paylaşılması ilkesi yaşama geçirilecektir.   Ekonomik büyümenin yanında, Türkiye’yi “İnsani Gelişmişlik Endeksinde” uygar uluslar düzeyine çıkarmak için gerekli çabalar gösterilecektir.”

Devamını Okumak İçin Tıklayınız