Suç İşlemeye Eğilimli Kişilik Bozuklukları: Toplumun Görmezden Geldiği Gerçek
Toplumun huzur ve güvenliğini tehdit eden suç vakaları arttıkça, bu davranışların arkasındaki psikolojik nedenler daha fazla sorgulanır hale geliyor. Suç işlemeye eğilimli kişilik bozuklukları, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir tehdit olarak da karşımıza çıkıyor. Ancak ne yazık ki, bu ciddi sorun çoğu zaman görmezden geliniyor ya da yanlış yorumlanıyor. Kişilik Bozukluğu ve Suç Eğilimi Suç işlemeye yatkın kişilik bozuklukları arasında en çok bilinenlerden biri antisosyal kişilik bozukluğudur. Bu bozukluğa sahip bireyler, toplumsal normları ve yasaları ihlal etmekte sakınca görmez, empati yetileri zayıftır ve pişmanlık duygusu nadiren ortaya çıkar. Bu özellikler, suç işleme potansiyelini artıran ciddi risk faktörleridir. Toplum ve Adalet Sistemi Ne Yapmalı? Suç işlemeye eğilimli kişilik bozukluklarıyla başa çıkmak, sadece adalet sistemiyle değil, aynı zamanda ruh sağlığı politikalarıyla da ilişkilidir. Öncelikle erken tanı ve müdahale büyük önem taşır. Eğitim kurumlarında farkındalık çalışmaları yapılmalı ve ailelere destek sağlanmalıdır. Adalet sistemi ise bu bireylerin cezalandırılmasının ötesinde, rehabilitasyon süreçlerine daha fazla yatırım yapmalıdır.