"Su uyur, fetövariler uyumaz"

Su uyur, düşman da uyur fakat Fetö ve Fetövari terör örgütleri, cemaat adı altında her türlü fırıldağı çevirenler cirit atmaya devam ediyorlar. Siyasete rağmen, iktidara rağmen, Ak Parti ve MHP’den oluşan Cumhur ittifakına kafa tutarcasına,,ve kendine inanan haşhaşilere  güç göstermek adına atamalar yapıyor. Mahsurlu oldukları için terör örgütüne hizmetleri nedeniyle devletle ilişiği kesilen, KHK ile kapının önüne konulanlara sahip çıkarak, kılıfına uydurma suretiyle kurumlara yerleştirmeyi sürdürüyorlar. Hem de bunlar milletin, iktidarın gözünün içine baka baka yapıyorlar. Siyasiler ve sorumlular da bu çirkin senaryoyu izliyor. Bu kirli bu karanlık bu lanetlik topluluklar devletin, milletin ve ümmetin başına musallat olması yönüyle en bulaşıcı, en öldürücü bireysel hastalıktan bizler için daha tehlikelidir ve mücadele gündemimizin birinci sırasında yer almak durumundadır. Dikkatleri kendi üzerlerinden alıp başka yönlere çevirmek, FETÖ denen alçakların en çok başvurdukları taktiktir. Kendiliğinden zuhur eden böylesi anlar ise onlar için bulunmaz fırsat demektir. Onun için devletimiz çok dikkatli olmalı, durum acil bile olsa acele etmemeli, alacağı elemanları mutlaka ama mutlaka çok ciddi şekilde süzgeçten geçirmelidir. Filtre sıkı tutulmalı bu hainlerin giriş yapmalarının önü mutlaka alınmalıdır.  AT KOŞTURMAYA DEVAM EDİYORLAR FETÖ elemanları mutlaka kılık değiştirmiş aramızda cirit atıyorlar. FETÖ terör örgütüne mallarını, arsalarını bağışlayanlar, çocuklarını okullarında eğitim aldıranlar, sümüklü hocalarının mendilini öpüp, koklamak için sıraya girenler, 15 Temmuz sonrasında aldıkları talimat ile ilk lanetleyen, küfür edenler onlar olmadı mı? Kalkışmanın rezil olmaları ile sonuçlanmasının ardından ellerinde bayrak, ceplerinde By-Lock ile meydanlarda aramıza katılmadılar mı? Türkiye’de mevcut bütün dini cemaatlerin içine sızdıkları gibi, diğer sivil toplum kuruluşlarının içine de sızmış bulunuyorlar. Dolayısıyla denetlemeler devlet eliyle teker teker bireylere yönelik yapılmalı, kesinlikle cemaat aidiyetleri, sivil toplum kuruluş üyelikleri referans kabul edilmemelidir. Kemal Özer, “Gülen Şeytanlar Tarihi” isimli hacimli ve önemli kitabında daha önce başkaları tarafından da dillendirilen bir konuyu belgelere dayandırarak ispat ediyor ve diyor ki “Annesi tarafından Sabetayist, babası tarafından da Ermeni kökenli bir aileye mensup” olan FETÖ terör örgütünden bu devlet ne bekler, bu millet ne bekleyebilir ki hainin kim olduğu belli onun mensupları, haşhaşilerininden, ondan farkının olmadığı bir gerçektir. Yani ‘takke düşüp, kel görünmüştür” Hz. Mevlana’nın sözüne inat, göründüğü gibi olmamak, olduğu gibi görünmemek FETÖ ve onun uzantılarının adeta karakteridir.   “Şamil dedem bütün Ermenileri kıtır kıtır kesse yine teskin olmazdı, öylesine bir Ermeni düşmanıydı” dermiş FETÖ. Meğer, dedesi dahil yedi ceddi Ermeni’ymiş, o sahtekarın. ATAMA YAPTIRIYORLAR İŞE YERLEŞTİRİYORLAR FETÖ, cemaatlerin içinde FETÖ Sivil Toplum kuruluşlarının göbeğinde, FETO siyasi partilerde FETÖ medyanın arasında. Bunlar kamuya çok ciddi atama yaptırıyorlar. İktidar partisi karşı çıkıyor ama cemaatin veya toplulukların istedikleri jet hızıyla geliyor, koltuğa oturuyor. Siyaseti takan yok. KHK kararname ile devletle ilişiği kesilenler, işe yerleştiriyorlar, hem de yıllardır çok ciddi Üniversiteler bitirmesine rağmen işsiz kalan çocuklarımızın hakkı göz göre yenilerek. Devletimizden habersiz kuş uçmaz. Mutlaka hepsini biliyor ve kayıtlıdır ama sessiz kalmak onların harekat alanını genişletiyor ve cesaret buluyorlar.  Unutmayalım: “Bunlar buhar olup uçmadı, şu anda FETÖ’cuyum diyen kimse yok. Onlar hala bizim içimizde yanı başımızda ve fırsat kolluyor. Ama cemaat, ama STK, ama devletin içinde ama medyada verilen talimatları, yüzlerindeki maskeler ile gerçekleştirmenin peşinde. Artık, telefonundan ‘By-Lock’ çıkan birisine Türk futbolunu teslim etmeyelim, hain FETÖ’nün basındaki mutlaka olun talimatını uygulayanlara göz açtırmayalım.