“SANAYİMİZİN YAPISAL DÖNÜŞÜME İHTİYACI VAR”
İSO tarafından düzenlenen 12. Sanayi Kongresi’nde konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Sanayi ürünü ihracatımızda orta teknolojili ürünlerin
İSO tarafından düzenlenen 12. Sanayi Kongresi’nde konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Sanayi ürünü ihracatımızda orta teknolojili ürünlerin payı artarken, ileri teknoloji gerektiren ürün ihracatının payı bir türlü artmıyor” derken, bu durumun sanayideki yapısal dönüşüm ihtiyacını net bir şekilde gösterdiğini söyledi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kongre’de yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi bir dünya devi yapmak istiyorsak, sanayicilerimizin sorularına hızla çözüm bulmak ve ileri teknoloji üretiminde atılım yapmak zorundayız” ifadesini kullandı. İş hayatında her gün yeni sorunlarla boğuştuklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, ayakta kalma mücadelesi verdiklerini söyledi. Bunu yaparken de dünyada neler yaşanıyor, neler değişiyor, yeterince takip edemediklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Henry Ford’un çok beğendiğim bir sözü var; ‘Eğer sadece gözümün önündeki piyasayı takip etseydim, otomobil değil at arabası üretip satardım’ demiş. O yüzden de burada, Sanayi Kongremizin amacına uygun bir ufuk turu yapmakta fayda görüyorum” . -Dünya ekonomisindeki gelişmeler TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinde son dönemde yaşanan en önemli gelişmenin ABD Merkez Bankası FED’in para musluklarını kısma kararı ğunu bildirdi. FED’in her yıl piyasa yaklaşık 1 trilyon dolar likidite verdiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu bu dönemin artık sona erdiğini açıkladı. Bu durumun bir taraftan ABD ekonomisinin düzeldiğine işaret ettiğine, diğer taraftan bu likiditeye alışmış piyasaları tedirgin ettiğine dikkat çeken Hisacıklıoğlu şöyle : “Yüksek likidite herkesin işini kolaylaştırıyordu. Şahıslar ve şirketler kolay borçlanıp, yatırım ve harcama yapabiliyorlardı. Kamu hem kendi borcunu daha kolay çeviriyor, hem de ekonominin büyümesi için gerekli finansmanı daha rahat sağlıyordu. Şimdi bu dönemim sonuna . Artık herkesin daha iyi hesap yapması gereken bir sürecin başındayız. Dikkate almamız gereken ikinci gerçek, zenginliğin kaynağının sanayi ğudur. Üretim demek, sanayi demektir; sanayi olmadan istihdamı, geliri, zenginleşmeyi arzu ettiğimiz iyelere yükseltmek mümkün değil. Üretim gücünü diri tutan Almanya, Hindistan, Çin gibi ülkeler krizden daha hızlı sıyrıldılar ve ayakta lar. Sırtını sadece hizmet sektörüne yaslayan ülkelerse kolayca alabora lar. Türkiye olarak, sanayileşme yolunda önemli kazanımlar, önemli başarılar elde ettik. 1990’lardan itibaren sanayimizde, düşük teknolojili ürünlerin yerini, orta teknolojili ürünlerin alması, sanayicilerimiz açısından çok önemli bir başarıdır. Şimdi önümüzde yeni bir mücadele bizi bekliyor. Sanayi ürünü ihracatımızda orta teknolojili ürünlerin payı artarken, ileri teknoloji gerektiren ürün ihracatının payı bir türlü artmıyor. Bu durum sanayimizdeki yapısal dönüşüm ihtiyacını net bir şekilde gösteriyor. Türkiye’yi bir dünya devi yapmak istiyorsak, sanayicilerimizin sorularına hızla çözüm bulmak ve ileri teknoloji üretiminde atılım yapmak zorundayız.” -Ortaklık kültürünü beceremiyoruz Biraz da iğneyi kendimize batırmak gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu “Ben Türkiye’nin her tarafını geziyorum. Devamlı rastladığım bir konu beni çok üzüyor. Ortaklık kültürünü bir türlü başaramadık. Oysa kurumsallaşmanın yolunun ortaklık kültüründen geçer. Eğer kurumsallaşmazsak, binbir emekle kurduğumuz ve büyüttüğümüz işimiz, bir nesil sonraya kalmaz” diye . -“Anam-babam usulüyle bir yere gidemeyiz” Özel sektöre bu noktada düşen görevin de, iş süreçlerimizi verimli hale getirebilmek ğunu ifade eden TOBB Başkanı, “Anam-babam usulü çalışarak Edirne’den öteye geçemeyiz. Değişime, yeni fikirlere açık olmamız lazım. Devlet her türlü düzenlemeyi yapsa bile, biz bu kültürü kendimizde oluşturamazsak, şikâyet etmeye devam ederiz. Hükümetimizin atacağı adımlar da, feneri gibi önümüzü daha rahat görmemizi, daha düzgün kararlar almamızı sağlayacak. Bu le, Sanayi Strateji Belgesini ve çeşitli sektörler için hazırlanan raporları çok önemsiyoruz. Bunların, raflarda duran bir doküman olmaktan çıkıp, her yıl yenilenen bir yol haritasına dönüşmesini bekliyoruz. Hükümetimizden, sanayi stratejisinin ülke gündeminde ön plana çıkmasını, yapısal dönüşüm ve reform sürecinin ana unsuru olmasını talep ediyoruz. Vergi, eğitim, yargı, kamu yönetimi reformlarını, firmaların sağlıklı büyümelerine elverişli hale getirecek şekilde tasarlamalıyız. Şirketlerimizin yeni pazarlara girmelerini destekleyecek, ihracat ve yatırım sigortası sistemlerini geliştirmeliyiz. İstihdam ve enerji alanında girdi maliyetlerini azaltan reformlara devam etmeliyiz. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz ama lojistik performans endeksinde 27. sıradayız. Rekabetçi olmak, sanayileşmeyi Anadolu’ya yaymak istiyorsak, ulaşımdaki bu sıkıntıyı çözecek altyapıyı kurmalıyız. OSB’ler ile demiryolu ve liman bağlantılarını güçlendirmeliyiz. Hükümetimizin desteği ile başlattığımız Büyük Anadolu Lojistik Organizasyon (BALO) projesi gibi başarılı örnekleri çoğaltmalıyız. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükleri, hem rekabet gücümüzü azaltmakta, hem de kayıtdışılığı teşvik etmektedir. Enerjiyle ilgili yüksek vergileri belli bir vade içinde azaltmalıyız. Sanayicilerimizin yurtdışı taşımacılık maliyetlerine, Hazine desteği sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi korumalıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistemlerini güçlendirmeliyiz. İş barışını bozacak adımlardansa uzak durmalıyız.” Bölgesel ve ulusal üretim kapasitelerinin tespit edilmesine yönelik veri toplanması amacıyla sağlıklı bir sanayi envanterinin oluşturulmasına ihtiyaç ğunu belirten Hisarcıklıoğlu, uluslararası yatırımları Türkiye’ye çekebilmek amacıyla, sektöre özgü yatırım yerlerinin tespit edilmesi ve yatırım yeri envanterinin de çıkarılması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak ellerini taşın altına koymaya ve Türkiye’nin sanayi haritasını çıkarmaya hazır klarını belirtti. -Ar-Ge’nin önemi Son yıllarda hükümetin Ar-Ge için ayırdığı kaynakları hızlı artırmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Ar-Ge’ye yapılan harcamalardan istenilen verimi li-">li için, fikri mülkiyet ve eğitim alanlarını da geliştirmek gerektiğinin altını çizdi. Hisarcıklıoğlu, “Eğer bir girişimcinin yaptığı yenilik hemen kopyalanıyorsa, ne yenilikçiliğin ne de girişimciliğin serpilmesini bekleyebiliriz. İleri teknolojinin kaynağı ise üniversitelerimiz olmak zorunda. Bu le, Devletimizden üniversitelerimizin işleyişini, günümüz küresel ekonomisinin şartlarıyla uyumlu hale getirmesini bekliyoruz” diye . Üniversite-Sanayi işbirliğinin geliştirilmesi için, yükseköğretim ders programlarının sanayinin ihtiyaçlarına yönelik şekillendirilmesi gerektiğini bildiren Hisarcıklıoğlu, “Yüksek lisans ve doktora tezlerinin sanayide uygulanmasına yönelik ek teşvikler verilmeli” . TOBB ETÜ Ortak Eğitim Programında uyguladıkları gibi, üniversite öğrencilerinin her yıl üçüncü dönem olarak uygulamalı staj eğitimi görmesinin sağlanmasını istedi. Hisarcıklıoğlu şöyle : “Üniversitelerin OSB’ler bünyesinde araştırma enstitüsü kurmaları teşvik edilmeli. Ayrıca mesleki eğitim hamlesini hızlandırmak zorundayız. Nitelikli eleman açığını kapatmak için, OSB içinde Özel Meslek Liselerinin kurulmasına yönelik çalışmalara hız verilmeli. -İş hayatında güvenin önemi İş hayatında güvenin esas ğunu söyleyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Güven yoksa, bunun maliyetini hem özel sektör hem ekonomi için yüksek olur” diye . Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Bugün aramızda bulunan dünyaca tanınan bilimadamı ve yazar Francis Fukuyama’nın bu konuda çok güzel bir kitabı var. İsmi ‘trust’ yani güven. Francis Fukuyama bu kitabında, göre ekonomik refahın toplumdaki güven duygusunun yaygınlığına bağlı ğunu vurguluyor. Belki de bu yüzden bir türlü aile şirketi iyesinden ileri gidemiyoruz. Kurumsallaşamıyoruz. Birinci nesilden ikinci nesle şirketlerimiz geçemiyor. Güven duygusunun toplumda yerleşmesi için mutlaka, ülkemizde; kavganın değil huzurun, çatışmanın değil diyaloğun, kutuplaşmanın değil istişarenin hâkim olmasını sağlamalıyız. Zira insanların birbirine güvenmesi sağlıklı bir ekonomi için gerektiği istikrarlı bir demokrasi içinde önemli.”