“NORMAL SEÇİMLER NORMAL VAKTİNDE OLUR”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de her şeyin normal seyrettiğini göstermek lazım. Normal seçimler normal vaktinde olur, haziranda. Bunun için toplumda bir seçim atmosferi beklentisi de oluşturmak doğru değil" dedi.
Davutoğlu, TRT ortak yayınında soruları yanıtladı. Çözüm sürecinde, kamuoyunun takvimi merak ettiğinin sorulması üzerine Davutoğlu, "Mesela 1 Ekim'de zihnimizde net bir takvim vardı. Şimdi artık bu şekilde sarsılmalar, savrulmaları gördükten sonra net bir takvim değil, sıralama konuşabiliriz. Yani kim ne yaparsa yaptığı şeyin mukavelesiyle yani olumsuz anlam mukavele değil, eğer bu yol birlikte yürünecekse atılacak adımlar..." diye . Adımları atarken kimseye sormadıklarını dile getiren Davutoğlu, "2006'da TRT Şeş'i, Kürtçe yayını başlatırken biriyle müzakere ederek mi başlattık" ifadesini kullandı. Davutoğlu, "koşullar ideal olsa nasıl bir akış olacak" sorusu üzerine, 2015 seçiminin gerçek bir demokrasi şöleni halinde olmasını arzu ettiğini dile getirerek, hiçkimsenin dışlanmadığı, ötekileştirilmediği, kimsenin sandığa giderken Güneydoğu'da daha önce ğu gibi "acaba bu sandık dolayısıyla baskı altında kalır mıyım" demeden görüşlerini açık yüreklilikle oya yansıtabildiği bir ortamda gidilmesini istediğini aktardı. Davutoğlu, çözüm sürecinin nihai adımlarının o a atılmasının hedefleri ğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "En kısa da, yarın bile geçtir. Bu gece deseler ki 'bu gece şu adımlarla daha önce verdiğimiz sözlerin gereği Türkiye'yi terk edeceğiz ya da silahları terk edeceğiz' dendiğinde yarın sabah onun gereği çalışmalar yapılır. Yani silahların terki anlamında nasıl bir prosedür olacaksa. Yani burada suça hiç iştirak etmemiş ların topluma entegrasyonundan hukuki süreçlerin işletilmesine daha birçok şey... Önemli bu bir anda değil, yani rehabilitasyon süreci vardır, sosyal bir anlamda bu süreç içinde atılacak birçok adım var, de tanımladığımız. Topluma yeniden kazandırılması adımları vardır vesaire. Bunların hepsini devreye sokarız. Barış ise sonucu, çözüm ise bir dakika bile çok uzun bir süredir. Eğer gerçekleşse 'hemen, şu anda' deriz. Ama 'ben kazanayım, bu arada güç biriktireyim, Suriye'de de şu olur, oradan da şunu alırım. Irak'tan da şöyle olur. Onun için biraz hükümeti oyalayayım, biraz kendi halkıma baskı uygulayım' demeye başladığınızda, 'o bu iş kolay değil' cevabını görürsünüz." Bedelli askerlik Davutoğlu, bedelli askerliğe ilişkin soru üzerine, bu konuda daha önce birkaç açıklamasının ğunu anımsatarak, şöyle : "Kamuoyunda farklı beklentilerin oluşmasını hiçbir arzu etmedim. Başbakanlık görevini aldıktan sonra bu dosya önümde bekleyen dosyalardan biriydi. Genelkurmay Başkanımızla m, Milli Savunma Bakanımızla m. Genel doğası gereği bu konunun kontekste ele alınabileceği konusunu da düşündüm. Olayın iki yönü var. Bir, Genelkurmay'da aldığım brifingde bütün komutanlarımıza da söyledim, Türkiye'nin suretle aynen ekonomideki niteliksel sıçrama gibi savunma yapılanmasında da niteliksel bir sıçramaya ihtiyaç var. Yani daha profesyonel, daha etkin, teknolojiyi daha yoğun kullanan bir savunma yapılanması ki bu konuda çalışmalarımız var." Davutoğlu, "Profesyonel orduya gidiş mi" sorusuna, şu karşılığı verdi: "Bu da dahil olmak üzere. Zaten şu anda belli ölçülerde bu sağlandı. Belli yaşı geçmiş kişiler artık orduda efektif şekilde değerlendirilemeyecekse bu birikmenin de önüne geçmek lazım. Ama öbür tarafta da bölgemizdeki şartlar malum. Teskere tam biz bu konuları konuşurken 6-7 Ekim olayları yaşandı, Irak'ta, Suriye'de çok riskli bir atmosfere girildi, bu kararı alırken bütün bu riskli atmosferi de değerlendirmemiz lazım. Önümüzü rahat görebileceğimiz bir tabloda bunu değerlendirebiliriz. Aksi taktirde bir ihtiyaç ğunda... Bu ihtiyaç da öyle bir şey ki sık bir şekilde getirdiğin tekrar gelecek diye kar topu gibi büyüyor tekrar tekrar. Çünkü herkes askerlik görevini yapmak yerine ertelemeyi düşünmeye başlıyor. Öğrenci affına ben çoğu karşı çıkmıştım. Çünkü daha fazla şeye yol açar. Öğrencileri muhabbetle meme rağmen. Ama verdiğiniz her af bir başka şeyi tetikliyor. Psikoloji olarak söylüyorum. Bunları değerlendirerek olabilecek en optimum kararı almaya çalışırız ama böyle bir beklentiyi hemen yarın olacakmış gibi gündemde tutmanın da kimseye bir faydası yok. Sükunetle herkesin gelişmelere bakması lazım."