Müslümanlar için bir yol haritası

Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nın bu yılki teması olan “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası”, İslam’ın özüne dair derin bir mesaj barındırıyor. Şahsiyet inşası, İslam’ın merkezindeki ahlaki, manevi ve insani değerlere dayalı bir kişilik inşa etmeyi ifade eder. Peygamberimizin hayatı, Müslümanlar için bu şahsiyet inşasının en önemli kaynağıdır. Ancak burada sorulması gereken önemli bir soru var: Bizler Peygamberimizi yalnızca tarihsel bir figür olarak mı algılıyoruz, yoksa onun şahsiyet inşasındaki rolünü gerçekten kavrayıp bugüne taşıyabiliyor muyuz? Kur’an merkezli bir yaklaşımla, bireyin kendi iradesi, aklı ve vicdanıyla yaptığı seçimler, İslam’ın şahsiyet inşası anlayışını oluşturur. Peygamber Efendimiz de hayatında adalet, merhamet, dürüstlük ve sabrı kişiliğinin yapı taşları yaparak bu ahlaki temelleri göstermiştir. Ancak bugün Müslüman toplumlarında şahsiyet inşasının geri planda kaldığını görüyoruz. Gençler arasında dini değerlerin yitirildiğini ve İslam’ın yalnızca kültürel bir sembol haline geldiğini gözlemliyoruz. Oysa İslam’ın temel mesajı, bireyin ahlaki ve manevi gelişimini sürekli kılmaktır. Peygamberimizin hayatı, sadece ibadet etme çağrısı değil, aynı zamanda ahlaki bir devrim yaşama davetidir. Bu devrim, bireyin içsel bir yolculuk yaparak, kendini geliştirmesi ve ahlakını sağlam temeller üzerine kurması anlamına gelir. Ancak ne yazık ki bugün birçok genç, bu derin manevi temeli kaybetmiş ve İslam’ın ruhuna yabancılaşmıştır. CEMAATLER VE TARİKATLAR ŞAHSİYET İNŞA EDEBİLİR Mİ Cemaatler ve tarikatlar tarih boyunca bireylerin manevi gelişiminde önemli roller oynamış olsa da günümüzde bu yapıların pek çoğu şahsiyet inşasında başarısız olmaktadır. FETÖ örneğinde olduğu gibi, dini görünümlü bazı yapılar, insanları kendi çıkarlarına hizmet etmek üzere manipüle etmektedir. FETÖ, dini lider kisvesi altında insanları itaate zorlayan, onları sorgulama yetisinden uzaklaştıran bir sistem kurarak bireylerin özgür düşünce ve vicdanını baskılamıştır. Bu gibi yapıların şahsiyet inşasına değil, bireyleri şekillendirerek bağımsız düşünceden uzaklaştırmaya hizmet ettiği açıktır. ADALET MERHAMET VE DOĞRULUK NEREDE Günümüzde de birçok cemaat ve tarikat, bireylerin özgür iradesini zayıflatan bir itaat kültürü geliştirmekte, bireylerin sorgulama yeteneğini yok ederek onların bağımsız ahlaki gelişimini engellemektedir. Bu yapılar, Kur’an'ın temel ilkeleri olan adalet, akıl ve vicdanı geri plana itmekte, bireyin manevi gelişimini gölgede bırakmaktadır. Oysa şahsiyet inşası, bireyin kendi içsel yolculuğunu gerçekleştirmesi ve bu süreçte Allah’ın rehberliğini esas alarak, adalet, merhamet ve doğruluk gibi değerlerle kendini şekillendirmesiyle mümkün olur.