Milli Savunma Bakanı Güler, Yıllık Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu: (3)
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Biz 2016'dan itibaren Suriye'deki harekatlarımızı yaparken, ABD de oradaydı, Rusya da oradaydı. Biz yapılması gerekeni hiç kimseye sormadan yaptık ve bitirdik. Önümüzdeki dönemde de ihtiyaç olursa gerekeni kimseye sormadan yaparız." dedi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Biz 2016'dan itibaren Suriye'deki harekatlarımızı yaparken, ABD de oradaydı, Rusya da oradaydı. Biz yapılması gerekeni hiç kimseye sormadan yaptık ve bitirdik. Önümüzdeki dönemde de ihtiyaç olursa gerekeni kimseye sormadan yaparız." dedi. Güler, Bakanlık'ta düzenlenen Yıllık Değerlendirme Toplantısı'nda medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Burada konuşan Güler, toplantının ardından temsilcilerin sorularını yanıtladı. Güler, terör örgütü SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonuna ilişkin sorular üzerine, "Suriyeli yöneticilerle yaptığımız görüşmelerde kendilerinin SDG'nin entegrasyonuna yönelik tutumunu görüyoruz ve anlıyoruz. Bizim her türlü gelişmeye karşı planlarımız hazır. Ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Bugüne kadar ne yaptıysak yine aynısını yapmaya gücümüz, kudretimiz vardır. Ancak birlik ve bütünlüğünü sağlamak üzere öncelikle yeni Suriye hükümeti gerekli inisiyatifleri geliştirecektir. Biz de buna destek oluruz." ifadelerini kullandı. Entegrasyon konusunda ABD ile de görüşmelerin devam ettiğini belirten Güler, "ABD'nin düşünceleri epey değişti. ABD'li dostlarımız şu anda gerçekleri daha iyi görüyor ve bu konudaki görüş farklılığımız azalıyor. Biz ne istediğimizi açık açık ifade ettik. Bu konudan geri adım yok. Mutlak surette Suriye ordusuna entegre olacaklar. SDG de entegrasyondan bahsediyor ama onların bahsettiği birlik halinde entegrasyon. Birlik olarak değil, ferdi olarak entegre olmaları lazım. Aksi halde bunun adı entegrasyon olmaz." şeklinde konuştu. Güler, terör örgütü SDG'nin Suriye ordusuna entegre olmaması durumunda ne yapılacağına ilişkin sorular üzerine, "Biz 2016'dan itibaren Suriye'deki harekatlarımızı yaparken, ABD de oradaydı, Rusya da oradaydı. Biz yapılması gerekeni hiç kimseye sormadan yaptık ve bitirdik. Önümüzdeki dönemde de ihtiyaç olursa gerekeni kimseye sormadan yaparız." dedi. Suriye'de Tel Rıfat'ta 302, Münbiç'te ise 430 olmak üzere 732 kilometre tünelin imha edildiğini bildiren Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sayede buralara insanların gelip hem yerleşmelerine hem de tarım yapmalarına imkan sağlıyoruz. Bilindiği üzere Afrin'i kontrol altına aldığımızda bütün camiler, kiliseler, okullar, teröristlerin karargahı haline gelmişti. Afrin'i terörden temizleyerek tespit ettiğimiz bütün tünelleri imha ettik. Bölgenin en büyük barajı Afrin'in kuzeyinde olmasına rağmen halk susuz bırakılmıştı. Orayı güvenli ve yaşanabilir hale getirdik. Terör örgütünün Rakka ve Deyrizor'daki devam eden tünel kazma faaliyetlerini de yakından takip ediyoruz." - "Terörsüz Türkiye" süreci Bakan Güler, "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin soruları da yanıtladı. Türkiye'nin 40 yıldır terörle mücadele ettiğini ve "Terörsüz Türkiye" sürecinin bir fırsat olduğunu vurgulayan Güler, yapılmakta olan faaliyetleri akılcı bulduklarını, sürecin kendi istedikleri gibi sonuçlanması için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ifade etti. Güler, şöyle devam etti: "Türk Silahlı Kuvvetleri olarak biz PKK'yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de 'Terörsüz Türkiye' sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık. Biz şimdi Terörsüz Türkiye hedefine başarıyla ulaşarak kardeşliğimizin sürekli olmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızın şundan emin olması gerekir: Türk Silahlı Kuvvetleri, Bakanlığımız ve devletimizin ilgili birimleri bu süreçte ne olup bittiğinin farkındadır. Geçmişte terörle mücadelede sarf ettiğimiz dikkati aynı hassasiyetle bugün de Terörsüz Türkiye sürecinde sarf ediyoruz. Süreç terör örgütünün istediği şekilde değil, devletimizin belirlediği ve istediği şekilde devam edecek." Özellikle İsrail-İran savaşı esnasında İran'daki PJAK'lı teröristlerin, savaşı İran'ın kaybedeceğini, hatta İran'da yönetimin değişeceğini düşünerek bu minvalde açıklama yaptıklarını hatırlatan Güler, "İsrail-İran arasındaki çatışma istedikleri şekilde sonuçlanmadı ve İran, terör örgütü PJAK'a operasyon yaparak ağır zayiat verdirdi. Terör örgütü PKK, silah bırakma açıklamasının ardından Irak'ın kuzeyinden birçok terörist, silah ve mühimmatı İran'a aktarmaya çalıştı. Biz bunları her gün İran'a bildirdik. Onlar da fırsat buldukça operasyonlar icra ediyorlar. İran da bu vesileyle terör örgütü PJAK'ın gerçek yüzünü daha iyi görmüş oldu." ifadelerini kullandı. - Düşen C-130 tipi askeri kargo uçağı Bakan Güler, 11 Kasım'da Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen ve 20 askerin şehit olduğu C-130 askeri kargo uçağına ilişkin soruları da yanıtladı. Şehitlere Allah'tan rahmet dileyen Güler, Türk Hava Kuvvetlerinin C-130'ları 1964'te kullanmaya başladığını, o günden bu yana böyle bir kaza yaşanmadığını söyledi. Güler, C-130'ların bugün hala dünyada en emniyetli uçaklar olarak 70 ülke tarafından kullanıldığını belirterek, "Bu kazadan sonra bütün C-130 uçaklarımızın tamamını kontrole aldık. Bu kontrolü tamamlamayı müteakip uçaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Düşen uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ'ta incelenmeye devam ediyor. Kaza kırım heyetimiz de çalışmalarını sürdürüyor. Daha tamamlanmadı. Uçağımızın düşüş sebebi hakkında sonuç ne çıkarsa çıksın şeffaflıkla açıklayacağız." şeklinde konuştu. - Vurularak düşürülen Karadeniz'de kontrolden çıktığı tespit edilen ve vurularak düşürülen insansız hava aracına ilişkin sorular üzerine Güler, şu yanıtı verdi: "15 Aralık tarihinde F-16'larımız tarafından vurularak düşürülen , tespit edilmesi zor bir hava aracı. Tespit eden arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadeniz'de ve insansız deniz araçları yoğun olarak kullanılıyor. Bizim vurduğumuz da kontrolden çıkmış bir hava aracıydı. F-16'larımız tarafından takip edilerek meskun mahallerin uzağında en uygun ve en emniyetli yerde hava füzesiyle vuruldu. Füzeyle vurulduğu için paramparça oldu. Enkazını arama çalışmaları devam ediyor. Enkaz bulunduğunda yapılacak inceleme sonucunda kamuoyunu bilgilendireceğiz." Bakan Güler, Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaşta ve İDA'ların karşılıklı olarak yoğun şekilde kullanıldığını belirterek, bu durumun bölgede hem ticaret gemileri hem de yolcu uçakları için büyük tehlike oluşturduğuna dikkati çekti. Vurularak düşürülen olayında da hava trafiği için de hemen tedbir aldıklarını belirten Güler, şöyle devam etti: "O güzergahtaki uçakları en yakın havalimanlarına yönlendirerek emniyetli şekilde inmelerini sağladık. Uçaklarımızın güvenliğini sağladıktan sonra 'yı vurarak düşürdük. Daha sonra sivil hava trafiğinin güvenli şekilde devam etmesini sağladık. Karadeniz'de kritik su üstü ve su altı tesislerimizi korumak için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Sondaj gemilerimiz hayati öneme haiz. Rotasını şaşıran veya kontrolden çıkan İDA'lara karşı veya su altından gelebilecek tehditlere karşı geliştirdiğimiz ve uyguladığımız tedbirlerimiz var." - Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedariki Bakan Güler, Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedarikindeki son duruma ilişkin de bilgi verdi. İngiltere ile yapılan anlaşma kapsamında 20 yeni üretim Eurofighter Typhoon savaş uçağının satın alındığını hatırlatan Güler, şunları kaydetti: "Üretilecek Eurofighter uçakları 2030'da 6 tane, 2031'de 8 tane, 2032'de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek. Ayrıca hem Katar hem de Umman ile Eurofighter uçağı tedariki görüşmelerimiz olumlu şekilde devam ediyor. Katar'dan alacağımız Eurofighterlar, çok az uçuşu olan hazır uçaklar. Katarlı kardeşlerimiz çok büyük anlayış gösteriyorlar. Bu uçakları Katar'daki mühimmat ve malzemeleriyle birlikte alacağız. Umman'dan alacağımız uçaklar da az uçuş yapmış uçaklar. Hangarlarda duruyorlar. Umman'dan tedarik edilecek uçakların AESA radarı, Meteor füzesi atma kabiliyeti ile güncel aviyonik sistemlerle modernize edilmesi gerekiyor. Modernizasyonun 12 uçak için 2028 yılında tamamlanmasını bekliyoruz." Güler, Katar'da bulunan Hava Unsur Komutanlığı'ndaki pilotların Katarlı pilotlarla sürekli birlikte çalıştığına dikkati çekerek, "Hem Katar'da hem de Umman'da Eurofighter pilot ve bakım personelinin eğitimlerine en kısa sürede başlayacağız. Bu uçakların alımı konusundaki ikinci el tartışmalarını da doğru bulmuyoruz. Avrupa'da bile birçok ülke ihtiyaç fazlası uçak teminine devam ediyor ve kullanıyor. Biz Eurofighter uçaklarını Meteor füzeleriyle birlikte alıyoruz. Bu uçaklarda kendi milli yazılımlarımızla kendi mühimmatımızı da kullanabileceğiz. Bu süreçte de Meteor füzesinden daha iyisini yaparak, isterlerse de onlara satacağız." ifadelerini kullandı. - F-16 ve F-35 savaş uçağı tedariki Bakan Güler, ABD Başkanı Donald Trump'ın CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasını senatoya getirmek için girişimde bulunduğunu, ABD'li yetkililerin de bu konuda çalıştığını belirtti. F-16 savaş uçağının tedariki konusunda bir sorun görmediklerini belirten Güler, "Bizim tabii ki önceliğimiz F-35'lerde olacak. İsrail ve Yunanistan'ın bu uçakların bize verilmemesi için lobi yaptıklarını biliyoruz. Biz de CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için kendi çalışmalarımızı yapmaya devam ediyoruz. Bu konularda ayrı ayrı çalışma gruplarımız var. Konu çözülme aşamasına geldiğinde sizinle elbette paylaşacağız. Türkiye ve ABD, bu sorunlarını çözecektir." diye konuştu. Güler, Türkiye olarak kurulacak "Gazze İstikrar Gücü"nde yer alma kararlılığının devam ettiğini dile getirerek, "Gönderilecek birliğimiz dahil bütün hazırlıklarımızı yaptık. Ancak İsrail bizim istikrar gücünde yer almamızı istemiyor. Görüşmelerimiz devam ediyor." dedi. - Yunanistan, İsrail ve GKRY işbirliği Milli Savunma Bakanı Güler, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki işbirliğinin oluşturabileceği tehditlere ilişkin soru üzerine şu yanıtı verdi: "Yunanistan, İsrail ve GKRY'nin bir araya gelmesi ve anlaşmalar imzalaması bizim için bir tehdit oluşturamaz. Biz de birçok ülkeyle anlaşmalar imzalıyoruz ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz. Gayri askeri statüdeki adalara da İsrail'den alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde 'gayri askeri statüdeki adalar', yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler. Yunanistan Savunma Bakanı (Nikos) Dendias, 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. 'Artık kadınları da askere alalım.' diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük sorun. Daha birkaç gün önce Yunanistan'ın havacı astsubayları yönetimi protesto etmek için rapor alarak işe gitmediler. Öncelikle bu problemlere yoğunlaşmaları gerekir." Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaş nedeniyle bütün ülkelerin savunma harcamalarını artırdığına dikkati çeken Güler, Avrupa'nın da bu konudaki eksikliğini fark ederek Avrupa Güvenlik Mimarisi'ni (SAFE) oluşturmaya çalıştığını söyledi. Güler, şu an birçok Avrupa ülkesinin mühimmat ve silah noktasında noksanlığı olduğunu vurgulayarak, "Savunma ve güvenlik için birçok silah ve teknolojiye ihtiyaçları var. Bu kapsamda birçok Avrupa ülkesi bizimle işbirliği konusunda istekli. Hal böyleyken başta Yunanistan olmak üzere kendi çıkarlarını Avrupa güvenliğinin önüne koyarak Türkiye'yi bu oluşumun dışında tutmaya çalışan ülkeler olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin SAFE programına dahil edilip edilmeyeceğini çok fazla dikkate almıyoruz. Çok ihtiyaç duydukları kritik bir zamanda konuşma sırası bize gelecek." görüşlerini paylaştı. - ABD'nin strateji belgesi ABD'nin yakın zamanda yeni strateji belgesi açıkladığını hatırlatan Güler, "Bizim 6-8 yıldır dile getirdiğimiz bir konu var. ABD için artık tehdit Ortadoğu'da değil, nerede olduğu belli. ABD, Ortadoğu'dan çekildiğinde bölgede barış ve istikrarı sağlayabilecek tek bölgesel gücün Türkiye olduğunu Amerikalı dostlarımızın anladıklarını düşünüyorum. Bu durumun ülkemizin bölgesel ve stratejik etkinliğini artıracağına inanıyorum." ifadelerini kullandı. Bakan Güler, 2025'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Aile Yılı" ilan edildiğini anımsattı. Aile Yılı kapsamında neler yapabileceklerine dair çalışmalarını sürdürdüklerini bildiren Güler, "Bu konuda hazırladığımız birtakım görüş ve önerileri önümüzdeki dönemde paylaşacağız. Örneğin, 3 çocuğu olan bir ailenin 1 çocuğunun, 4 çocuğu olan bir ailenin 2 çocuğunun istediği yerde askerliğini yapabilmesi gibi düşüncelerimiz var. Biz aile konusuna büyük önem veriyoruz, hatta en son İstanbul'da düzenlenen IDEF Fuarı'nda da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte stant açtık." şeklinde konuştu. (Bitti)