Kardeşi kardeşe kırdıracaklar
Karaman Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) üyeleri, 13 Aralık 2025 tarihli ve 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne tepki göstermek amacıyla Karaman’da basın açıklaması yaptı.
Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı gerçekleştirilen açıklamalar kapsamında Karaman’daki mali müşavirler, Aktekke Meydanı’nda toplanarak Karaman Vergi Dairesi önüne yürüdü. Karaman SMMMO Oda Başkanı Ali Ankaralı öncülüğünde yapılan açıklamada, söz konusu tebliğin vergi sisteminde adalet, şeffaflık ve kayıt dışılıkla mücadele ilkelerine aykırı olduğu vurgulandı. Basın açıklamasında, düzenlemenin muhasebe mesleğini ve vergi sistemini olumsuz etkileyeceği ifade edilerek, tebliğin geri çekilmesi talep edildi. Vergi Dairesi önünde yapılan basın açıklamasınnda şu ifadelere yer verildi. " Vergi sistemimizin temel amaçlarından birisi, adil, şeffaf, izlenebilir, sürdürülebilir mali yapının tesis edilmesidir. Bu yapının güçlenmesi için basit usule tabi mükelleflerin gerçek usule geçirilmesinin gerekli olduğu meslek camiamız tarafından öteden beri ifade edilmiş ve bu yolda yapılan çalışmalar Birliğimizce desteklenmiştir. Gerçek usule geçiş, belge düzeni, defter tutma ve beyan sisteminin güçlenmesini sağlamakta; mali verilerin sağlıklı ve doğru üretilmesi, kamu gelirlerinin sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. Bu gereklilik ve önem nedeniyle 8/9/2025 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunan ve nüfusu otuz bini geçen ilçelerde anılan kararnamede belirtilen faaliyetleri yürüten mükelleflerin 01/01/2026 tarihinden itibaren basit usulden çıkarak gerçek usulde vergilendirilmeleri kararlaştırılmıştır. Ne yazık ki, 13 Aralık 2025 tarihinde yayımlanan 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile anılan kararname kapsamında 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilecek olan mükelleflerin, işletme hesabı esasına göre vergilendirildikleri süre zarfında defterlerinin bağlı oldukları meslek odaları/birlikler tarafından tutulmasına ve beyannamelerinin bu odalar tarafından da gönderilebilmesine izin verilerek atılan olumlu adımların daha da gerisine gidilmesine sebebiyet verilmiştir. Her ne kadar ilimizdeki esnafları ve meslek mensuplarını bu aşamada doğrudan etkilemese de ileride yapılabilecek daha olumsuz düzenlemelerin önünü açabilecek niteliktedir. Hiçbir hukuki ve teknik gerekçe ile açıklanmayacak ve kendi içerisinde onlarca belirsizlik içeren hukuka aykırı bu yetkilendirmenin nasıl bir amaca hizmet ettiğini anlamak maalesef mümkün değildir. Bu nedenle, doğrudan ülkemiz vergi sistemine ve mesleğimize yönelen bu düzenlemeye diğer meslektaşlarımız gibi biz de sessiz kalmayacağız. Ülkemizde, mevcut krizden çıkış için “kayıtdışılıkla mücadele” ve “bütçe disiplini” ihtiyacı ortadayken ve bu kapsamda birçok mükellef ağır vergisel ödevlere katlanmak zorunda kalırken, kayıtdışılığı körükleyecek ve vergi sistemimizde gedikler açacak bu nevi uygulamaların kamuoyunda yeterince tartışılmadan ve istişare edilmeden yürürlüğe sokulması, bu mücadeleleri ve çabaları anlamsızlaştırmaktadır. Muhasebe, finansal raporlama ve beyanname birbirinden ayrılamayacak bütünlüktedir. Muhasebe yapmak, mali tabloları hazırlamak, gerçek ve doğru mali verileri sağlamak, denetlemek, raporlamak ve beyanname vermek, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de mali müşavirlerin işidir. Mali müşavirlik bütün bu konularda güvence veren, sorumluluk alan ve hesap veren meslektir. Hiçbir teknik bilgisi olmayan ve oy kaygısıyla hareket edebilecek olan esnaf odalarına veya birliklerine muhasebe ve vergi konusunda yetki verilmesi, aslında kapsama yeni alınan bu mükelleflerin Mali İdare karşısında başıboş ve denetimsiz bırakılması dışında hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu meslek odalarında mali müşavir çalıştırma şartı getirilmesi olayın hukuksuzluğunu ve ciddiyetsizliğini örtmeye yetmemektedir. Bu mükellef grubuna ayrıcalık tanınması vergide eşitlik ve adalet ilkesine aykırıdır. Bu durum; kayıtdışılığın artmasına, vergiye gönüllü uyumun azalmasına, vergi gelirlerinin düşmesine ve muhasebe ile denetim mesleğinin tahrif edilmesine neden olacaktır. Bu da eğitim, sağlık ve sosyal politikalar için ayrılacak kamu kaynaklarını olumsuz etkileyecektir. 2026 Bütçesinin Meclis’te görüşüldüğü bir dönemde yayımlanan bu tebliğin hiçbir şekilde kamu yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle, anılan düzenlemenin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde her türlü hukuki mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz"