Karaman'dan dünyanın zirvesine

Yayınlanma: 30.11.2025 15:30 Güncelleme: 30.11.2025 15:35

Ermenek'te kara lastikle başladı, azmetti, inandı, ismini dünyaya duyurdu ve artık Dünya liderleri ondan vazgeçemiyor

Erdoğan'dan Prens Charles'a kadar dünyanın tanınmış isimlerinin ayağında onun markası var; 'Jag Club.' Bir ayakkabı ustası ve markanın mimarı Ahmet Polat, "Çıraklığını yapmadığım işin ustası olmadım. Hedeflerime Konya yetmedi, İstanbul'a açıldım. Ama asla başladığım yeri unutmadım" dedi. Ahmet Polat, ailesinin ayakkabıcılıkta üçüncü kuşak temsilcisi. Karaman Ermenekli, bir Konya sevdalısı ve evladı. Özü yitirmeyenlerden. Bugün dünya liderlerinin ayağında Jag Club markasıyla ürettiği ayakkabılar var. Yani ünü, dünyayı aşmış. Buna rağmen, tevazu sahibi, asla böbürlenme yok. Sadece hâl ve hareketlerinde mi? Hayır, giyimi ve kuşamıyla da içimizden biri gibi. Son derece sade ve zarif. Ahmet Polat hayat serüvenini ve başarısının sırrını anlattı. AHMET POLAT KİMDİR? Ermenek'te 1961 yılında dünyaya geldim. Konya Maarif Koleji mezunuyum. Üniversite tahsilimi yurtdışında uluslararası ilişkiler üzerine tamamladım. Tekrar Konya'ya döndüğümde dedemden ve babamdan gördüğüm ayakkabıcılık mesleğini devralarak, bayrağı daha da ileriye taşıma gayretlerimiz bugün devam etmektedir. Siz hem tahsilinizi aksatmadan tamamlamışsınız hem de ayakkabıcılık mesleğinin çıraklığını yapıp, usta olmuşsunuz. Aynen öyle. Öncelikle aileden gelen bir sanayicilik kültürüne sahibim. Babam Hüsnü Polat, eski Konya Sanayi Odası Başkanıdır. Yaklaşık 10 yıl bu görevi ifa etti. Babamın izinden gidip, babamdan sonra biz Sanayi Odası'nda Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduk. Dolayısıyla bir sanayicilik ruhuna sahibiz. Neticesinde hem mektepli hem de alaylı olarak bayrağı teslim aldık, bugünlere getirmiş olduk. Dedem, babam, ağabeyim, sonrasında da bendeniz. Hayatımdaki en önemli düstur; 'çıraklığını yapmadığınız işin ustası olmayın.' TÜRKİYE'DE İLKİ BAŞARDIM O zamanlar Meram Eski Yol üzerinde bin metrekarelik bir alanımız vardı. Kara lastik imalatı yapıyoruz ve 50 de çalışanımız var. Yurtdışından döndüğümde hemen işe koyulup, kolları sıvadım. İlk önce bütün makinelerde tek tek çalıştım ve işi öğrendim. İşle alakalı belli bir altyapı alınca, 'bu işi nasıl daha da iyi geliştiririz' onun derdine düştüm. Çizmeyle ilgili değişik devlet ihalelerine girdik. Kara lastikle ilgili ciddi bir pazarlama atağı başlattım. İlk defa Türkiye'de kara lastiğin kataloğunu oluşturdum. Hatta babam, o zamanlar bana karşı çıkmıştı, 'yahu kara lastiğin kataloğu mu olur' diye. Daha sonra iş güvenliği için kullanılan çelik burunlu çizmeler ürettik. Devlet kurumlarına bunları pazarlayarak, ciddi aşamalar kaydettik. Sonuçta işimiz ayakkabıcılık. Dolayısıyla kendimizi bir şekilde geliştirmek durumundaydık.   ÇİVİ ÇAKMADAN ÖNCE ARAŞTIRMA YAPTIM İşin başlangıç aşamasında, işi geliştirmeyi düşünürken, tereddüdünüz oldu mu, tutar mı, tutmaz mı, yükün altından kalkabilir miyiz, kalkamaz mıyız diye? İnanın hiç olmadı. Üniversiteden sonra yurda döndüğümde tam 2 sene araştırma yaptım. 1987'den, 1989'a kadar. AR-GE çalışmaları, fabrikalar, üretimler, maliyet, teknoloji… Daha çivi bile çakmadan 2 sene araştırma yaptım ben. Önemli olan niyetti. Allah da yardım etti, işler planladığımız gibi gitti. HEDEFLERİME KONYA YETMEDİ Konya'dan İstanbul'a geçiş süreciniz nasıl oldu? Konya'daki şirketimizi belli bir düzeye getirdikten sonra tek başıma İstanbul'a gelme kararı aldım. Niyetim ve hedefim, daha da kaliteli bir ayakkabı yapayım, ihracat gerçekleştirip, ülkeye katkımız olsun ve Türkiye'de en çok tercih edilir marka, ürün olayım. Zira bu hedeflerime Konya yetmiyordu artık. Babanız nasıl müsaade etti? Aslında müsaade etmedi. Müsaade etmeyince sermaye de vermedi. Sıfır bir sermayeyle İstanbul'a geldim. Sizin ki de iyi cesaret. İnancım var. Yaptığım işi ve sektöre son derece vakıfım. Bir de bu işler sabır gerektirir. Öyle bir anda hemen her şey olmaz. Çok şükür o sabrı da gösterdim. Geleneksel yöntemle ama modern tasarımla bir sentez gerçekleştirip, bir model oluşturdum. Bu şu anda Türkiye'de hatta ve hatta dünyada böyle bir model yok. Niye yok? El yapımıyla geleneksel bir üretim gerçekleştireceksin yani çiviyle 1935 ruhunu yaşatacaksın, öbür tarafta da en son çıkan teknolojiyle ürettiğin ürünü birleştireceksin. Bu herkesin yapabileceği, katlanabileceği bir iş değil. Yıl olmuş 2025, sizde hâlâ el işçiliği var öyle mi? Evet, öyle. Emin olun, Allah ömür verirse 2055'te de bu böyle olacak. Tercih edilir olmanın sırrı da burada yatıyor olsa gerek. Kesinlikle, yüzde 100 el yapımı. Biz yeri geliyor kişiye özel ayakkabı yapıyoruz. Her güzelliğin mutlaka bir bedeli vardır ama ayakkabılarınız çok pahalı mıdır? Çok çok pahalı değil. Kesinlikle aşırı bir fiyat politikası uygulamıyoruz. Müşterilerimizin, 'oh ayaklarım rahat etti' demesi bizim için her şeyden daha önemli. İşin ticari kısmında değilim. İnsanların ayak sağlığına katkımız olsun, bizleri hayırla yad etsinler, başka bir şey istemem. Mayayı Konya'dan alıp, yoğurup, bugünlere büyüyerek gelmişsiniz. Peki, Konya'da var mı Jag Club? Konya'da maalesef yok ama bizim bir saha ekibimiz var. Ofis servisi diyoruz. Oradaki müşterilerimizin ayağına kadar gidip, gerektiğinde ayak ölçüsünü alıp, ihtiyacına cevap vermeye çalışıyoruz. Zaten ticaretimizin yüzde 90'ınını ihracat oluşturuyor. Yaklaşık 50 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Özellikle uzak doğu ülkeleri; Singapur, Çin, Hong Kong, Japonya’ya ciddi ihracatlarımız var. En çok merak edilen soru; 'hâlâ dünya liderlerine ayakkabı veriyor musunuz? Tabii ki de. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan, Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a kadar, Rahmetli Süleyman Demirel'den, Hüsnü Mübarek, Tony Blair, Bülent Eczacıbaşı, Donald Trump, Tuncay Özilhan, Ahmet Çalık, Aziz Yıldırım’a kadar dünya liderlerini, işadamlarını, siyasileri biz giydiriyoruz. Madem ayakkabının piri karşımda, hemen sorayım; kaç çeşit ayakkabı giyersiniz? Çok çeşit ayakkabı giymem. Denenecek olan bir ayakkabı, kalıp varsa, ilk kendi ayağımda denerim. İnanın, 10 çift ayakkabım yoktur. Pekâlâ; ayakkabıyı mı kıyafete uydurursunuz yoksa kıyafeti mi ayakkabıya uydurursunuz? Ayakkabıya göre kıyafeti uydururuz. SÜT DANASINDAN DERİ CİNSİ KULLANIYORLAR Toparlamak gerekirse Jag Club ayakkabıları hakkında sizden detaylı bir bilgi alabilir miyiz? Elbette. Tüm ayakkabılarımızın yüz ve astarında 'Vidala' denilen süt danasından elde edilen bir deri cinsi kullanılır. Bu derinin özelliği, hayvan genç olduğu için derisi sıkıdır ve ayakkabının deformasyonunu geciktirir. Jag Club taban astarları yüzde 100 doğal, köseleden üretilmektedir. Tabanda ayağın bastığı yere poliüretan enjeksiyon yerleştirilir. Bu taban hafiftir ve darbe emici özelliği sahiptir. Aşınmaya çok dayanıklı ve soğuk izolasyonu yüksektir. Spor ayakkabılarda kullandığımız tabanlar da yurt dışında Jag Club için özel olarak dizayn edilip üretilmektedir. Tabanların tamamı estetik, elastik, dayanıklı, renkli ve ithal doğal kauçuktandır. Haftada 750 çift ayakkabı yapabiliyoruz.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız