“KARAMAN TAZE SOĞANDA İLK SIRADA”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Amasya gibi bazı illerde dolunun, Ankara gibi bazı illerde ise kuraklığın soğan hasadını olumsuz etkilediğini bildirerek, “1,9 milyon ton olan 2013 yılı kuru soğan üretiminin bu yıl 1,8 milyon tonun altında kalacağını tahmini yapılıyor” dedi.
Bayraktar, hasadın sona yaklaştığı kışlık soğanla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’de yetiştirilen en önemli yumru ve kök sebzelerden birinin de kuru soğan ğunu belirtti. Bugün hemen hemen bütün yemeklerde kullanıldığı dikkate alındığında kuru soğanın mutfakların temel ürünlerinden biri ğuna dikkati çeken Bayraktar, sofraların temel ürünlerinden soğanda Türkiye’deki üretimin dalgalı bir seyir izlediği bilgisini verdi. Kuru soğanda üretimin bazı yıllar, 2011 yılında ğu gibi 2,1 milyon tonun üzerinde gerçekleştiğini, bazı yıllar ise, 2012 yılında ğu gibi 1,7 milyon tonlara indiğini bildiren Bayraktar, “2000 yılında 2,2 milyon ton kuru soğan üretimi, 2013 yılında 1,9 milyon ton düzeyinde gerçekleşti. Yine 2000 yılında 1 milyon dekar kuru soğan ekim alanı, 2013 yılında 616 bin 324 dekara indi. Birinci tahmin verilerine göre, üretim, bu yıl 1 milyon 785 bin tonda kalacak. Tabii bu ilk tahmin. Hasat tamamlanınca durum daha net ortaya çıkacak” . -Üretimde Ankara birinci, Amasya ikinci- Ankara, Karaman, Hatay illerin taze soğan, Ankara ve Amasya illerinin ise kuru soğan üretiminde ilk sıraları paylaştığı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: “Kuru soğan üretiminde yüzde 22,5’lik payla Ankara birinci. Bu ili yüzde 16,5 ile Amasya, yüzde 9,2 ile Eskişehir, yüzde 8,6 ile Hatay, yüzde 7,9 ile Adana, yüzde 5,8 ile Çorum, yüzde 4,8 ile Tokat, yüzde 4,2 ile Bursa İlimiz izlemektedir. Hatay ve Adana illerimizde daha çok yazlık soğan üretimi yapılırken, Amasya ve Ankara illerimizde kışlık soğan üretilmektedir. 2014 yılında yaşanan doğal afetler pek çok üründe üretimi olumsuz etkilemiş, rekoltede düşüşler yaşanmıştır. Etkilenen ürünlerden biri de soğandır. Hasadın sonuna gelindiği Amasya ilimizde yaşanan dolu ürünlere zarar verirken, hasadın devam ettiği Ankara’da yaşanan kuraklık rekolteyi olumsuz etkiledi.” -“Üretim planlaması olmaması önemli bir sorun”- Soğan üretiminde üretim planlamasının olmamasının önemli bir sorun olarak ortada durduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Üretim planlamasının olmayışı üretimde dalgalanmalara olmaktadır. Bu durum fiyatlara yansımakta, bir önceki sezonda oluşan fiyat durumuna göre üretime karar verilmesi, piyasalardaki dengesizliği de beraberinde getirmektedir. Bu yıl ğu gibi yaşanan doğal afetler de üretimde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum doğal olarak fiyatlara yansımaktadır. Geçen yıl kilogramı 34 kuruştan alıcı bulan kuru soğan, rekoltedeki düşüş iyle Eylül ayı itibarıyla 50 kuruştan alıcı bulmuştur. Binbir emekle üretim gerçekleştiren üreticinin elinden 50 kuruşa alınan soğan, tüketiciye ulaşıncaya 3 kata varan oranlarda artış göstermektedir. Hasat döneminde pazara arz edilen ürün fazlalığı, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta; üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var talebin karşılanamaması durumunda fiyatlar yükselmektedir. Soğan hasadının devam ettiği şu günlerde, planlı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin en büyük beklentisidir. Üretimde meydana dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde, düşük fiyat iyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde, yüksek fiyat iyle tüketiciler mağdur olmaktadır.” -“Yeterli örgütlenme olmaması sorunları daha da derinleştiriyor”- Üreticilerin ekonomik açıdan yeterince örgütlenememesi iyle pazarlık güçleri olmadığını, bunun yapıda yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Bayraktar, “Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip kları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Bu ledir ki Tarımsal Üretici Birlikleri’ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmeli, birlikler fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın sağlanması bakımından üretim planlaması yapılmalı, çiftçi nerede ne ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve ihracat miktarına göre belirlenmelidir” .