ING Türkiye Genel Müdürü Gökgöz, sektörün 2026'da daha güçlü performans sergilemesini öngörüyor

Yayınlanma: 29.12.2025 11:40 Güncelleme: 29.12.2025 11:40

ING Türkiye Genel Müdürü Alper Gökgöz, 2026’da faizlerin düşmesiyle net faiz marjlarında iyileşmenin daha da belirginleşmesini beklediklerini belirterek, "Sektörün 2026’da 2025’e kıyasla daha güçlü bir performans sergilemesini öngörüyoruz." dedi.

ING Türkiye Genel Müdürü Alper Gökgöz, 2026’da faizlerin düşmesiyle net faiz marjlarında iyileşmenin daha da belirginleşmesini beklediklerini belirterek, "Sektörün 2026’da 2025’e kıyasla daha güçlü bir performans sergilemesini öngörüyoruz." dedi.   Gökgöz, "Bankacılık Söyleşileri" kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2025'in bankacılıkta rekabetin ağırlık merkezinin daha da belirgin biçimde dijital kanallara kaydığı bir yıl olduğunu, müşteri beklentilerinin hız, sadelik ve kesintisiz deneyim etrafında yeniden şekillendiğini belirtti. Yapay zeka ve yeni nesil teknolojilerin dijital dönüşümü hızlandırdığını aktaran Gökgöz, “Dijital bankacılık ile banka cebe girmişti. Yapay zeka ile bankacı da artık cebe giriyor.” değerlendirmesinde bulundu. Gökgöz, güvenin ve sağlam bilançonun hâlâ kritik önemde olduğunu ancak artık değerin, müşterinin karşısına çıkılan dijital temas noktalarında tanımlandığını dile getirdi. ING olarak dijital değişimi erken dönemde öngören bankalardan biri olduklarını kaydeden Gökgöz, 2025 boyunca stratejilerini dijital öncelikli bir yaklaşımla derinleştirirken, bankacılığı daha basit, erişilebilir ve müşterinin hayatına doğal şekilde entegre hale getirmeye odaklandıklarını söyledi. Gökgöz, bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: "Bankacılık Türkiye ekonomimiz için vazgeçilmez ancak bankalar artık tek oyuncu değil bakış açısıyla, müşteriye net fayda sağlayan çözümleri ölçeklemeyi önceliklendirdik. Amacımız bankacılığı görünmez ama güçlü bir şekilde hayatın içine gömmek, müşterilerimizin ise kendi önceliklerine odaklanmasını sağlamak. Bu nedenle 'aslan gibi banka arkanda' diyoruz. Müşterilerimiz önde, biz ise onların arkasında, güçlü bir şekilde onları destekliyoruz. Bu vizyonla sade ürün yapımız, masrafsız bankacılığı odağına alan yaklaşımımız, güçlü mobil deneyimimiz ve global bilgi birikimimiz sayesinde dijital bankacılık rekabetinde standart belirleyen bankalardan biri olmayı sürdürdük. Performans tarafında ise dijital kanallardaki büyümemiz, müşteri memnuniyetindeki iyileşme ve sürdürülebilir karlılık odağımızla 2025’i güçlü bir zeminde ilerleterek tamamladık." - "3. çeyrek itibarıyla Türkiye ekonomisine toplam 170 milyar liralık kredi desteği sağladık" ING Türkiye Genel Müdürü Gökgöz, başarılı bir yıl geçirdiklerini belirterek, “2025 yılı üçüncü çeyrek konsolide finansal sonuçlarımıza göre aktiflerimiz 266,3 milyar lira, net karımız 2 milyar lira olarak gerçekleşti. Toplam özkaynaklarımız 22,9 milyar lira olurken, Türkiye ekonomisine 141,3 milyar lirası nakdi olmak üzere toplam 170 milyar liralık kredi desteği sağladık.” dedi. Mevduat büyüklüğünün 173,1 milyar lira seviyesine ulaştığını aktaran Gökgöz, üçüncü çeyrek itibarıyla yıl sonuna göre mevduatta yüzde 33, aktif büyüklüklerinde yüzde 34 artış kaydettikleri, ülke ekonomisine sağlanan kredi desteğinin ise yüzde 36 yükseldiği bilgisini verdi. Gökgöz, ING olarak iki temel stratejik önceliklerinin olduğunu, bunların üstün müşteri değeri yaratmak ve sürdürülebilirlik olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Müşterilerimize zahmetsiz ve masrafsız bir bankacılık deneyimi sunmak için dijitalleşmeyi tüm süreçlerimizin merkezine alıyoruz. Teknolojinin hızını, bankacılığın güveniyle birleştiren global marka gücümüzle, hayatı kolaylaştıran yenilikçi çözümler geliştiriyoruz. Bu anlayışla ING Mobil üzerinden EFT, FAST ve havale işlemlerini bir ömür boyu masrafsız hale getirdik. TBB verilerine göre, Türkiye’de bireysel müşteriler yılda yaklaşık 6,3 milyar dijital para transferi gerçekleştiriyor. Her gün 17 milyondan fazla işlemde oluşan bu görünmez maliyeti ortadan kaldırmak, müşterilerimizin refahına doğrudan katkı sağlıyor. Masrafsız bankacılık, 2026 yılında da öncelikli gündemlerimizden biri olmaya devam edecek." - "ING Türkiye olarak sürdürülebilir finansman kredilerimizin hacminde yüzde 30 büyüme gerçekleştirdik" Gökgöz, tüzel müşterilere ise masrafsız, avantajlı ve tamamen dijital bir bankacılık deneyimi sunduklarını aktardı. İşini yeni kuran şahıs firmalarını ilk günden itibaren desteklediklerinin altını çizen Gökgöz, "Bu alanda KOBİ Dijital değer önerimizi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik alanında da kararlılıkla ilerliyoruz." ifadesini kullandı. Gökgöz, ING Grubu olarak bu sene Türkiye odağında, koordinasyonunu sağlayarak veya aracılık ederek 3 milyar avrodan fazla sürdürülebilir finansmana destek olduklarını, ING Türkiye olarak da sürdürülebilir finansman kredileri hacminde yüzde 30 büyüme gerçekleştirdiklerini belirtti. Hedeflerinin Türkiye’nin en sevilen dijital bankası olmak olduğunu aktaran Gökgöz, bu vizyonla müşteri memnuniyeti ve dijitalleşme metriklerinin istikrarlı şekilde yükseldiğini dile getirdi. Gökgöz, gelecek dönemde de odaklarının büyüme üzerine olduğunu kaydederek, "Müşterilerimize değer yaratmak, insan ve kültür stratejimizi güçlendirmek, sürdürülebilirliği işimizin merkezinde tutmak ve karlı, odaklı büyümeyi sürdürmek odak alanlarımız olacak." dedi. - "Gerileyen faizler net faiz marjını iyileştirirken, artan komisyon gelirleri de karlılığa katkı sağladı" 2025 yılının 9 aylık verilerine göre, sektörün net karının 2024’e göre yüzde 45 artış gösterdiğini vurgulayan Alper Gökgöz, "2024 yılına kıyasla bir miktar gerileyen faizlerin net faiz marjını iyileştirirken, artan komisyon gelirleri de karlılığa katkı sağladı, kredi karşılık giderlerinde artış gözlemlense de sektörün güçlü sermaye yapısı ve yüksek kredi karşılama oranları sayesinde karlılık üzerindeki etkileri sınırlı oldu. 2026’da faizlerin düşmesiyle net faiz marjlarında iyileşmenin daha da belirginleşmesini bekliyoruz. Dolayısıyla bunun sonucunda sektörün 2026’da 2025’e kıyasla daha güçlü bir performans sergilemesini öngörüyoruz." diye konuştu. - "2026 sonunda yıllık enflasyonun yaklaşık yüzde 22 civarında olmasını bekliyoruz" ING Türkiye Genel Müdürü Gökgöz, 2025 yılında, Merkez Bankası’nın faiz kararları ve enflasyonu düşürmeye dönük adımlarının yakından takip edildiğini belirterek, yılın ilk yarısında, yaşanan dalgalanmaları takiben Merkez Bankasının hızlı ve kapsamlı adımlar attığını vurguladı. Türk lirası varlıkların yeniden istikrar kazandığını ve yerleşik olmayanların iştahının toparlandığını aktaran Gökgöz, "Bu çerçevede rezervler mayıstan itibaren güçlü bir artış trendine girerek geçtiğimiz aylarda tarihi seviyelere ulaştı." dedi. Gökgöz, döviz rezervlerindeki artış eğiliminin hem yabancı girişlerin yeniden başlaması hem de yerli yatırımcıların liraya ilgisinin artmasının yanında altın fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketle de desteklendiğini ifade etti. Gelecek yıl ki beklentilerini de paylaşan Gökgöz, şöyle devam etti: "2026 sonunda yıllık enflasyonun yaklaşık yüzde 22 civarında olmasını bekliyoruz. Dolar/TL’nin 2026 sonunda yaklaşık 51 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Ayrıca, Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Program (OVP), kademeli mali konsolidasyon ve daha ılımlı büyüme öngörüsüyle dezenflasyonu destekleyen bir çerçeve sunarken, kamu ücret ve fiyatlarının enflasyon hedefleriyle uyumlu olacağını taahhüt etti. GSYH büyüme tahminlerindeki aşağı yönlü revizyonlar, fiyat istikrarının politika önceliği olduğunu teyit ediyor. Merkez Bankası, enflasyon görünümündeki bozulmaya faiz indirimlerinin hızını azaltarak tepki verdi. Politika faizinin 2026 sonunda yüzde 27 seviyesinde olacağını öngörüyoruz. İndirimlerin büyüklüğünün enflasyon görünümü kadar dolarizasyon, rezerv yeterliliği, büyüme beklentileri ve işgücü piyasasına bağlı olacağını değerlendiriyoruz." Gökgöz, bir süredir mevduat ve kredi faiz oranlarının seyrinde sadece politika faizi değil, Merkez Bankası tarafından aktif bir şekilde kullanılan makro ihtiyati önlemlerin de etkili olduğunu ifade ederek, politika faizi gerilerken kredi ve mevduat faizlerinin de düşmesini, sürecin hızının ise makro ihtiyati adımlarla belirleneceğini öngördüklerini sözlerine ekledi.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız