İmam ekerse cemaat sular

Yayınlanma: 12.08.2025 11:29 Güncelleme: 12.08.2025 11:35

Karaman’da mısır ekiminin hızla yayılması, su krizini derinleştiriyor. Türkiye genelinde İmamdan öğretmene, birçok meslek grubunun mısır ekimine yönelmesi “vicdan muhasebesi” tartışması başlattı

Karaman, Anadolu’nun bereketli topraklarıyla bilinen bir şehir. Ancak bu bereket, son yıllarda yerini kuraklığın, susuzluğun ve tarımsal çöküşün acı gerçeklerine bırakıyor. Yıllardır süregelen vahşi sulama, bilinçsiz tüketim ve kontrolsüz tarım politikaları, kenti adeta alarm veren bir noktaya getirdi. Yer altı suları hızla tükeniyor, barajlar ve göller kuruyor, tarım arazilerinin geleceği ise her geçen yıl daha da kararıyor. Uzmanlar, bu tehlikeli tablonun en büyük nedenlerinden birinin Karaman’da son yıllarda adeta “salgın” haline gelen mısır ekimi olduğunu belirtiyor. Mısır, suya en çok ihtiyaç duyan bitkilerden biri olarak biliniyor. Karaman gibi su kaynakları sınırlı, kuraklık tehdidi yüksek bir coğrafyada mısır tarımının bu denli yaygınlaşması, su kıtlığının baş sorumlularından biri olarak gösteriliyor. SADECE ÇİFTÇİLER DEĞİL… Edinilen bilgilere göre mısır ekimi sadece tarımla geçinen çiftçilerin değil, çok farklı meslek gruplarından kişilerin de gelir kapısı haline gelmiş durumda. Öğretmenler, doktorlar, memurlar, esnaflar ve hatta imamlar… Birçok kamu görevlisinin de mısır ekimine yöneldiği iddia ediliyor. Bu durum, ekonomik bir tercih olmanın ötesinde toplumsal bir vicdan muhasebesi gerektiriyor. Çünkü toplumun bilinçlenmesinde ve doğru yönlendirilmesinde rol model olması beklenen kişiler bile, yüksek su tüketimiyle bilinen mısır ekiminde rol alıyor. ÇELİŞKİ BÜYÜYOR Bir din görevlisinin, vaazlarında suyun israf edilmemesi gerektiğini anlatırken kendi tarlasında vahşi sulama yaparak mısır yetiştirmesi… Bir öğretmenin, çocuklara çevre bilincini aşılamaya çalışırken, kendi tarım faaliyetlerinde bu bilinci göz ardı etmesi… Bu tablo, sadece bireysel bir tercih değil, toplumsal değerler ve çevre duyarlılığı açısından büyük bir çelişki olarak görülüyor. “ARTIK MISIR DEĞİL, VİCDAN EKMELİYİZ” Uzmanlar, Karaman’ın ve Türkiye’nin su geleceğinin yalnızca barajlarla ya da yer altı sularıyla değil, toplumsal bilinç ve ortak vicdanla korunabileceğini vurguluyor. Kısa vadede mısır ekiminden elde edilen kazançların, uzun vadede telafisi mümkün olmayan çevresel felaketlere kapı aralayabileceği uyarısı yapılıyor. Karamanlı çevre aktivistleri ve bazı ziraat mühendisleri, su kaynaklarının korunması için ürün deseninin acilen değiştirilmesi, su tüketimi yüksek bitkiler yerine daha az su isteyen alternatif ürünlerin teşvik edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Artık mesele sadece tarım değil; mesele, gelecek nesillere bırakılacak en büyük miras olan suyu korumak. Karaman’ın geleceği, bugünden atılacak adımlara bağlı. Aksi halde, birkaç yıl sonra konuşacağımız tek konu, “Karaman’da bir zamanlar mısır yetişirdi” olmayacak… “Karaman’da artık su yok” olacak.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız