Hakkımı Helal Etmiyorum!..
Küçükken çok meraklı bir çocuk olduğumu söylerdi herkes. Bazı yakınlarımın ?lüzumsuz ve çok soru soruyorsun? diye beni azarladıklarını hatırlıyorum. Bu merakımdan ve sürekli öğrenme isteğimden olsa gerek, henüz ilkokul öğrencisi olamama rağmen, her akşam
Bu vasiyet, yıllar sonra “vesayet rejimcileri” nin eskilerden beri okullarda anlattıkları “uydurma tarih hikayeleri” ne gömülen başımı kaldırarak, gözümü açmamı sağlayan, yüzümü bakması gereken yere, “Ecdadımın Şanlı Tarihi” ne çeviren birkaç vesileden biri. Bir diğer vesile ise sosyal paylaşım siteleri. hayatın bir parçası haline gelen sosyal paylaşım sitelerini tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de her kesimden insan kullanıyor. Mahallelerin bir binaya sığdırıldığı, lâkin kapı komşumuzu bile tanımadığımız bu çağda insanları sanalda olsa birbirine bağlayan bu siteler "sanal bir nimet" aslında. Bu vesileler ile gerçekleri bir bir gördükçe, çok tuhaf hislere kapılmaya başladım… Bunlardan en acı olanı da “devletim tarafından kandırılmış olduğumu hissetmem oldu. ” Ama zamanla anladım ki yalancı olan devletim değil, ona hükmeden yöneticilerdi. Seçimlerde fakir edebiyatı yapıp, seçim sonrası alnının teri ile ekmeğini kazanan işçiyi, okuma hevesi ile dolup taşan milyonlarca “başı örtülü” genç kızı, aziz milletimizin efendisi köylüyü görmeye bile tahammül edemeyen “sefil yöneticiler! “ Buradaki ithamım bütün siyasetçilere değil, aksine siyaseti haysiyetsiz bir şey gibi göstererek, nice yüreği hizmet aşkı ile dolu, pırıl pırıl vatan evlatlarını siyasetten uzak tutmaya çalışan, bu güne kadar askeri vesayeti bir kalkan gibi kullanarak sözde demokrasi naraları savuran, halktan kendini tamamen soyutlamış makam avcılarınadır. Ekseri demokratik bir rejimde “Halk’a hizmet Hak’ka hizmettir” sözünü benimseyen her vatandaşımızın siyasete girmek istemesi gibi doğal ve güzel başka ne olabilir ki? Aslında hep bilinen, lâkin hiç dile getirilemeyen bu düzen, Ak parti iktidarının büyük bir cesaretle yapmış olduğu demokrasi hamleleri ile iyiden iyiye gün yüzüne vurmaya başladı. Paşalarımızın bir bir içeri alınıp, yargılanmaları sürecinde, yargılanacakları mahkeme ve tutukluluk hallerinin tartışmaları bana tarihi bir olayı hatırlattı… Bazıları gibi “bırak artık geçmişi sen bu güne ve geleceğe bak” diyenler olabilir. Lâkin bu düşünce ile sağlıklı kararlar vermek mümkün değildir. Sabah evden çıkmadan önce herkes en az bir kez aynaya bakar, yüzünde gözünde bir kusur varsa düzeltmek için. İşte bir milletin tarihi o milletin aynasıdır. Sürekli ona bakarak, geçmişinde yaşanan olayları, doğruları ve kusurları inceler, ondan ders alır, ve geleceğini de ona göre planlar. Ak parti hükümeti ile gelen sosyal, iktisadi ve demokratik gelişmeler sayesinde ufku açılan aziz milletimizin, cumhuriyet rejiminin temeli olan, “millet egemenliği” kavramını anlamaya başlaması, vesayet rejimcilerini çok rahatsız ettiği ve bir panik havasına bürüdüğü açıkça görülmektedir. Öyle ki vatandaşlarımızın refahı ve demokrasinin geleceği adına yapılan bir çok yeniliğe, tutarsızca yapılan muhalefetlere anlam vermekte mümkün değildir. Son 10 yıldaki büyük değişimleri, bariz bir şekilde görüp de görmek istemeyenlere acizane tavsiyem, bu basit ve “gerici” tabuları bir an önce yıkıp, değişimi yakalayarak biraz olsun halkın dilinden anlamaya çalışınlar. Gece geç saat de yatmış ve sabahın erken saatin de uyanmış bir adamın, o uyku sersemi halini yaşıyor milletimiz, yavaş yavaş kendine geliyor, gözü açılıyor. Bu vaziyet de iken değişim rüzgârını sizde yakalalarsanız bu adamla beraber yürüyüp gidersiniz, yoksa o sizi beklemeyecek ve tarihin karanlık sayfalarında bırakacaktır. Bu esnadaki çırpınışlarınız faydasız. Gün doğdu, o adam artık uyandı! Bu değişim rüzgarını küçük bir örnekle arz edeyim. Nasıl bir değişim? Üniversite yıllarımın başında iken çevremdeki asgari ücretli çalışan insanların hali içler acısı idi. Asgari ücretli çalışan bir gencin evlenmesin imkânsız olduğunu düşünüyordum. Ortalık felaket, anayasa kitabı fırlatmalar, banka hortumlamalar gibi haberler gazete manşetlerini süslerken, her manşet asgari ücretli gence adeta bir yumruk gibi iniyordu. Milletimize, “senin ekmekten başka derdin yok, otur oturduğun yerde, kuru ekmeğini kazan keyfine bak” deniliyordu resmen. Asgari ücret büyük bir sorundu. Şimdi de asgari ücretin büyük sorun olduğunu söylüyorlar. Fakat sadece kendi çevremdeki 3 asgari ücretle çalışanın en az birisinin evi, ikisinin arabası var… Belediye Başkanımız Sayın Kamil Uğurlu sürekli geleceğe dönük, büyük proje ve planlardan bahsediyor. Spor kompleksleri, kent meydanı düzenlemeleri gibi. Bundan 15 sene evvel birisi çıkıp da insanlara bunlardan bahsetse, millet çektiği bu sefaletten dolayı böyle bir şeyi hakaret sayar, bunu söyleyene meydan dayağı atmaya kalkardı. O zaman bu derece marjinal gördüğümüz projeleri artık birer eksiklik sayıyor, böyle yatırımların kadim şehrimiz Karaman’a nasılda yakışacağını ve neler kazandıracağını düşünüyoruz. İşte değişim bu! Aziz milletimizi ekmeğe muhtaç edip, kendini aydın halkı cahil gören, batılının ahlâksızlığını çağdaşlık sayıp da çağın gerekliliklerinden haberi bile olmayan bu sözde çağdaş, özde “gerici” zihniyetlere, meydanın boş olmadığını son üç seçimde de gösteren halkımız, bu tabucu şahsiyetlerden “halkın %50 si cahil” hakaretini yemiştir. Nitekim millet iradesine ve cumhuriyete karşı yapılan bu hakaret, yıllarca demokrat geçinen ve halkımızı hakir görenlerin asıl kimliklerini ve demokrasi hazımsızlığını açıkça gösteriyor. Ekseri son yıllarda yapılan iktisadi ve sosyal alandaki atılımlar ise aziz milletimizin iradesini! Bu milleti tarihinden, kültüründen, dilinden, dininden kısacası bir milleti millet yapan bütün değerlerinden koparmaya çalışanlar şüphesiz ki ahrette bir bir hesap verecek. Fakat bu hesabın hayatta iken de hukuk ve demokrasi çerçevesinde aziz milletimize verilmesi gerekiyor. Hakim ve savcılarımız bu yüzden var. Birilerinin kadro mekanizmaları için değil. Nitekim demokrasi açılımları sebebi ile kadroları dağılanlar, milletin çıkarlarını gözeten bu değerleri hukuk adamlarına da iftira ve hakaret etmekten geri kalmıyorlar. Halkına değer veren, ileri görüşlü, çağdaş ve sağ duyulu hareket eden, geliştirdiği projelerle halkımızın ufkunu açan kültür sevdalısı Belediye Başkanımız Sayın Kamil Uğurlu gibi yöneticilerimize şükranlarımı sunuyor, şimdiye kadar beni ecdadımdan soyutlamaya çalışan, ikiyüzlü “reddi miras”çılara Hakkımı Helal Etmiyorum!..