Son darbeyi devlet vursun!

TAKİP ET

Din tüccarlığı yapan tarikat ve cemaatlerin faaliyet yaptığı dernek ve vakıflar kapatılsın

Sosyal medyada 'Diyarbakırlı Ramazan Hoca' olarak tanınan Ramazan Pişkin, İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan iş yerinde çıkan tartışmada bıçaklanarak öldürüldü. Peki Ramazan Pişkin’in bilinir kılan durum neydi? Çok sert tarikat eleştirileriyle dikkat çeken Pişkin, bu noktadaki görüşleri sebebiyle mi öldürüldü?
Öldürüldüğü gecenin akşamında 2 arkadaşıyla “Diyarbakırlı Ramazan Hoca” nın yani Ramazan Pişkin’in çalıştığı çay ocağında olduklarını söyleyen Halil İbrahim Galya isimli vatandaş, "Dün akşam saat 20.00’da 3 arkadaş buraya geldik. Biz geldiğimizde ışıklar kapalıydı. İçeride oturup bir süre muhabbet ettik. 3 arkadaşım ile kendisinden tespih aldık. Ondan sonrada çıktık. Kendisinde biraz tedirginlik vardı. Biz onu hissettik çünkü ışıkları kapalıydı. Mekanı cennet olsun. Hatta bizden sonra arkadaşım telefon ile aradı bize, ‘öldürülmüş’ dedi. Bizden sonra Sirkeci’de yemek yemiş. Videolarında da dediği gibi sürekli tehdit edildiğini söylüyordu. Kendisine neden Diyarbakır’dan buraya taşındığını sordum. Bana, ‘Orada anlattıklarımı burada da anlatmaya çalışacağım’ dedi” diye konuştu.
Pişkin’in tarikat mensubu bir şahıs tarafından ya da bir tarikatın azmettirmesi sonucunda öldürülüp öldürülmediği henüz bilinmezken ortada şöyle de bir gerçek var. Bazı tarikat ve cemaatlerin ekran yüzü olan müritleri Ramazan Pişkin’i çok ağır bir dille eleştirmiş Pişkin’e sapık ya da deli yakıştırmaları yaparak İslam Ümmetine zarar verdiğini ifade eden konuşmalar yapmıştı. Bu durumun ise tarikat mensuplarını galeyana getirdiği herkes tarafından bilinen bir gerçekti.
Kendi haline yaşayan doğru bildiklerini, kendisine soru soranlara anlatan bu şahsın hiç kimseyle kişisel probleminin olmayacağı aşikarken öldürülüş sebebinin tarikat bağlantılı olduğu iddiaları aksi ihtimallere karşı daha çok kabul görür vaziyette. Bu durumun gerçek olma ihtimali düşünüldüğünde FETÖ’den sonra meydanı boş bulan küçük FETÖ’cüklerin Türkiye’de nasıl etkili oldukları açıkça görülüyor.
Siyasette de etkin rol alan tarikat ve cemaat gibi yapılar. Siyasetteki müritlerinin elleriyle gerçekleşen atamalar hem Karaman’ın hem de Türkiye’nin acı bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Siyasetteki etkileri sayesinde bir gecede kanun değiştirip işlerini gördükten sonra eski kanunu geri yerine koyduklarını kim inkar edebilir? Karaman’daki kamu kurumlarında sivil toplum kuruluşu adı altında dernek sıfatının arkasına sığınarak faaliyet yürüten tarikat ve cemaatler en az FETÖ kadar bu milleti hem manen hem madden sömürmeye devam ediyor. Tarikatına ya da cemaatine tam teslimiyetle biat ettiğine inanılan müritler ya da mensuplar ait oldukları grubun gücü nispetinde yeri geliyor rektör atıyor, yeri geliyor başhekim indiriyor. Hatta bazı kamu kurumlarından yansıyan iddialara göre memur olan tarikat müridi ya da cemaat mensubu amirine ve müdürüne yön veriyor. FETÖ’den ders almayan bu halimiz, bizleri yeni FETÖ’cüklerin kucağında bırakıyor! Hal böyle olunca da ne liyakatten ne anlayıştan ne de fikir özgürlüğünün yanından geçilemiyor. Dernek adı altında ülkede faaliyet yürüten tarikat ve cemaatler bu milletin başına 1600’lü yıllardan itibaren yani ta! Osmanlı zamanından bu yana musallat olmuş, devleti ve milleti kendi emelleri doğrultusunda sömürmüştür. Her tarikat ya da cemaat aynı mıdır, bilinmez ancak kurunun yanında yaş da yanacak. Din tüccarlığı yapan tarikat ve cemaatlerin faaliyet yaptığı dernek ve vakıflar kapatılsın. Sorun kökten çözülsün…

Bir FETÖ gider bin FETÖ gelir

İradenin bittiği yerde cemaat başlar

Dünya bunların ekseninde dönüyor!

Hırsız evin içinde…

Ramazan Pişkin Diyarbakırlı Ramazan Hoca FETÖ Tarikat Cemaat