"Korkma!" iman dolu göğsümüze çelik işlemez

"Korkma!" iman dolu göğsümüze çelik işlemez

TAKİP ET

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nda herhangi bir etnik kimliği değil, ortak bir inanç ve bağımsızlık ruhunu ön plana çıkarmıştır. Marş boyunca ne "Türk" ne de herhangi bir başka milletin adı geçer. Bunun yerine millet, iman, vatan, hak, bayrak, şehitlik gibi kavramlara vurgu yapar. Çünkü Mehmet Akif’in vurguladığı bağımsızlık mücadelesi sadece bir ırka değil, bu coğrafyada yaşayan ve aynı inançta birleşen tüm insanlara aittir.

İstiklal Marşı, "millet" kavramını etnik değil, inanç ve aidiyet temelinde kullanır. Akif’in millet anlayışı, ortak değerleri paylaşan, aynı bayrak için canını veren, bağımsızlık uğruna mücadele eden insanların oluşturduğu bir bütündür.

104 yıl önce yazılmış bir marş nasıl olur da hâlâ canlı kalır? Çünkü İstiklal Marşı, bir döneme ait olmaktan çok, bir ruhun ifadesidir. O ruh, bağımsızlık mücadelesini sadece bir ulusal mesele olarak değil, bir inanç ve ahlaki sorumluluk olarak gören bir milletin ruhudur.

Peki, bu marş bize ve düşmana ne söylüyor?

İSTİKLAL MARŞI BİZE NE SÖYLÜYOR?

Daha ilk kelimesiyle başlayan bir çağrı var:

"Korkma!"

Bu, sıradan bir cesaret telkini değil. Zor zamanlardan geçen, işgale uğramış, direnişe girişmiş bir millete verilen en büyük moral kaynağıdır. Burada Akif’in verdiği mesaj çok net:

"Sen imanını kaybetmediğin sürece bağımsızlığını da kaybetmezsin."

Bu yüzden marş boyunca hep bir inanç vurgusu var. Allah’ın yardımı, hakka bağlılık, şehitlerin ruhaniyeti ve mücadelenin kutsallığı marşın temel dinamiklerini oluşturuyor.

Mehmet Akif, "millet" derken ırkı değil, bu ortak inanca sahip olan herkesi kastediyor. Bu topraklar için savaşan, şehit olan herkes bu milletin bir parçasıdır.

Özellikle şu mısralar, bu bağımsızlık mücadelesinin kimler için verildiğini ortaya koyuyor:

"Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı;

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı."

Bu, ırk fark etmeksizin, bu vatan için can veren herkesin anıldığı bir dizedir. Şehitlik ruhu, milletin kimliğinin de temelini oluşturur.

İSTİKLAL MARŞI DÜŞMANA NE SÖYLÜYOR?

İstiklal Marşı, düşmana çok açık bir uyarıda bulunur:

"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!"

Bu, sadece askeri bir tehdit değil, aynı zamanda moral üstünlük ilanıdır. Yani, bizi işgalle, zorbalıkla, baskıyla yıldıramazsınız.

Daha da sert bir meydan okuma geliyor:

"Garbin afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var."

Batı’nın dev orduları, modern silahları, çelik zırhları ne kadar güçlü olursa olsun, bizim imanımız kadar sert değildir. Bu, sadece askeri bir direniş değil, aynı zamanda manevi bir üstünlük ilanıdır.

Düşmana verilen en net mesaj ise şu dizelerde saklıdır:

"O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak!"

Burada milletin inanç birliği, ortak idealleri ve bağımsızlık ruhu vurgulanıyor. Bu topraklar, bu bayrak ve bu bağımsızlık, sadece bu ruhu taşıyanlara aittir!

104 YILDIR AYNI RUHLA!

Bugün, İstiklal Marşı’nın kabulünün 104. yıl dönümüne girerken, bu mesajların ne kadar canlı olduğunu bir kez daha görüyoruz.

Bu marş, etnik kimliği değil, ortak mücadeleyi anlatır. İster Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Boşnak olsun; bu topraklar için can veren herkes, bu milletin bir ferdidir.

Bize düşen, bu ruhu anlamak ve yaşatmaktır. Mehmet Akif’in dediği gibi:

"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!"