“CUMHURİYET ONURLU MÜCADELE İLE KAZANILDI”
CHP Belediye Başkan Adayı Merih Ünver mesaj yayınladı
Anadolu Ulusal Başrı eyleminin 19 Mayıs 1919′ da başlayan gelişme süreci, bunun devamındaki örgütlenme devresi, kongreler ve Ulusal Meclis dönemi, bu eylemi örgütleyen, halkın gücünü dirence, eyleme ve kurtuluş ına iten Mustafa Kemal’ in önderlik gücü, bu ın kaybedilmesi halinde kuşkusuz ülkenin parçalanmasını ve paylaşılmasını getirecekti. Bu le mücadele sürecinin orta yolu yoktu. “Ya Bağımsızlık, Ya Ölüm” cümlesi bu le Ulusal Mücadele döneminin simgesi haline gelmiştir. Bağımsızlık; hem devletin, hem toplumun, hem de kişinin bağımsızlığını içerir. Bu bağımsızlıkların “Halkın Egemenliğini” öngören kavramı ise“CUMHURİYETTİR”. Cumhuriyet ilan edilmeden 13 Ağustos 1923’de Atatürk’ün söylediği “Yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmişteki yönetim ise bir kişi devleti, kişilerin devleti biçimin r” sözleri bu le çok anlamlıdır. Cumhuriyetin ilanı ile başlayan rejimin ilkelerini belirleyen devrimlerin gerçekleştirilmesi evresidir. Bu evre sonucunda hukuk, eğitim, idari yapı ve toplumun sosyal hayatını etkileyen birçok konudaki devrimlerle “Çağdaş Toplumun” inşası başlatılmıştır. Gerek ulusal mücadele, gerekse devrimlerin gerçekleştirildiği Cumhuriyet dönemi sürecinde yoğun bir dirençle karşılaşılmıştır. Bu direnç bazen Emperyal güçlerin ve İstanbul yönetiminin örgütlü girişimleri ile bazen de yıllarca devam eden Monarşinin etkisiyle ortaya çıkmıştır. Ulusal mücadele sonucunda Lozan'da varlığımızı kabul etmek zorunda samsun oto kiralama Emperyal güçler, günümüzde Küresel Sermaye Gücü olarak karşımıza çıkmışlardır. Ülkemizde yaratılan yapay kaos dönemleri sonucunda ortaya çıkan Askeri Yönetim dönemlerinde aydınlanma ve demokrasi adına ne varsa ezilmiş, bu sisli ortamlar gerici ve rejim düşmanı odaklar kendileri için müsait bir gelişme ortamı bulmuşlardır. Günümüzde Cumhuriyetin hak ve özgürlüklerinden yararlanarak ve uluslararası destekle devleti yönetme durumuna gelmişlerdir. Bu gelinen noktada ulusal çıkarlar değil, Global sermayenin menfaatleri ön planda tutulmuş, Siyasi İktidar bu hizmeti karşılığında rejimin temel ilkelerini, demokrasiyi ve Cumhuriyet’i ortadan rma yolunda sonsuz destek almıştır. Batı demokrasisinin önderleri devletler, bu dönemde ülkemizdeki hukuksuzlukları, bitmeyen tutukluluk sürelerini, dinlemeleri, gözetlemeleri ve kapalı rejimlerdeki baskı ortamına benzer uygulamaları görmezlikten bir çifte standartla yaklaşmışlardır. Bundan güç alan ülke yöneticileri Cumhuriyetin temel ilkelerini bir tarafa bırakmış, ülkeyi tek adam yönetimine götürmek için gereken hazırlık ve kilometre taşlarını döşemeye başlamışlardır. Ülkenin sahip ğu insan gücü, doğal ve yeraltı zenginlikleri ile geleceğine ait ne varsa kapitilasyonları aratacak derecede tek yanlı ve acımasızca peşkeş çekmektedirler. Büyük ve onurlu mücadeleler ile kazanılan Cumhuriyet ve değerlerini yasaklı bayramlarla kutlamak durumunda bırakıldığımız bu günlerde Cumhuriyetimizin demokratik rejim ile birlikte daha güçlü olabilmesi için hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine, kadın erkek eşitliğine ve daha fazla demokrasiye ihtiyaç vardır. Cumhuriyet bize Dünya Milletlerinin onurlu bir üyesi olma bilincini kazandırmış olup, bu bilinçle hareket etme zorunluluğumuz vardır. Bu, Cumhuriyet’i emanet olarak bırakanlara karşı borcumuz yeni nesillere karşı sorumluluğumuzdur. Bu bilinç ve sorumlulukla, çağdaş, demokratik, laik ve bağımsız Türkiye özlemiyle Cumhuriyetimizin 90.Yılı kutlu olsun.