Çocuklarımızı koruyacaksak daha ne bekliyoruz?
Bugün toplum olarak en çok muzdarip olduğumuz şey; ne ekonomik krizdir, ne güvenlik tehdidi, ne de sağlık sistemi… Asıl kriz, iffet kaybıdır. Asıl tehlike, hayasızlığın olağanlaşması, sapkınlığın normalleşmesi ve genç neslin göz göre göre ifsat edilmesidir. İşte bu nedenle, HÜDA PAR’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu ve hayasızca hareketleri, aynı cinsiyetten bireylerin ilişkilerini teşvik eden propaganda faaliyetlerini cezai yaptırıma bağlayan teklif, sadece bir yasa önerisi değil; ahlakî bir direnç ilanıdır. KİMLİK DEĞİL FİİL HEDEF ALINIYOR Kimse bu düzenlemeyi yanlış okumamalı. Bu teklif, kimsenin özel hayatına müdahale etmiyor. Kimlikler değil, aleni ifsat faaliyetleri hedef alınıyor. Bir adam çıkıp sokak ortasında mahrem yerlerini göstererek dolaşsa ve buna “ben buyum” dese, toplum buna ne der? Birileri, aynı cinsiyetten iki karakterin öpüştüğü, birlikte yaşadığı dizileri çocukların önüne koysa, bunu “özgürlük” diye savunmak mümkün mü? Hayır. Özgürlük, başkasının inancını, değerini ve ahlakını bozmaya başladığında biten çizgidir. Bu teklif işte o çizgiyi netleştirmektedir. MEDYAYLA YAYGINLAŞAN İFSAT Televizyonlarda, dijital platformlarda, sosyal medyada cinsiyetsiz bir yaşam tarzı, sapkın ilişkiler ve fıtratı reddeden bir dünya kurgulanıyor. Bunun sıradan hale gelmesi için milyonlarca dolarlık diziler, videolar, influencer'lar devreye sokuluyor. Bu bir tesadüf mü? Hayır. Bu, küresel bir dayatmadır. Bu teklif, işte bu küresel kuşatmaya karşı milli bir direniştir. Bizi biz yapan değerlerin, bin yıllık edebimizin, aile yapımızın, iffet anlayışımızın savunulmasıdır. ANAYASA’YA DA UYGUNDUR VİCDANA DA Bazıları, “bu teklif ifade özgürlüğünü kısıtlıyor” diyebilir. Oysa ifade özgürlüğü hiçbir zaman suç teşvikine, ahlak dışı propagandaya, çocukların zihinsel bozulmasına yol açacak bir hak olarak görülmemiştir. Avrupa ülkeleri bile kendi toplumsal duyarlılıklarına göre yayınlara sınırlama getirmektedir. Türkiye’nin kendi toplumsal ahlakını, kendi çocuklarını, kendi kültürünü korumaya hakkı yok mu? BİR TEKLİFİN ARDINDA DURMAK Bu teklifin sadece Meclis gündemine alınması değil, komisyondan geçmesi ve yasalaşması, bu toprakların onurunu korumak adına tarihî bir adımdır. Bu ülkenin kadınlarını, erkeklerini, çocuklarını, ailelerini korumak için bugün bir şey yapılmayacaksa, ne zaman yapılacaktır? İşte bu nedenle, bu hassasiyeti göstererek cesaretle böyle bir düzenleme hazırlayan HÜDA PAR’a teşekkür ediyoruz. Toplumsal bozulma karşısında sessiz kalmayan herkesin takdir etmesi gereken bir tavırdır bu. Meclis komisyonlarında görev yapan tüm milletvekillerine sesleniyoruz: Bu teklif, sadece bir partiye ait değildir. Bu teklif, milletin vicdanına emanettir. Hayâ gitti mi, iman da gider. İffet biterse, millet de biter. O hâlde, hayâyı koruyan bu teklifi yaşatmak, hepimizin boynunun borcudur.