ÇİFTÇİLERE 1,6 MİLYAR LİRA NAKDİ HİBE !
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, hububat ödemeleriyle ilgili olarak çiftçiye bu ay 1 milyar 641 milyon lira ödeme yapılacağını bildirdi.
Eker, bir dizi programa katılmak için geldiği Eskişehir'in Mahmudiye ilçesinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Çiftçilere hububatla ilgili yapılacak ödemeler konusundaki soru üzerine Bakan Eker, bu ay 1 milyar 641 milyon lira nakdi hibe desteği ödemesi yapılacağını bildirdi. Bunun önemli kısmının yağlı tohumlu bitkilerin prim ödemeleri, hububat ve hayvancılık ödemeleri ğunu kaydeden Eker, "Bununla yıllık toplam ödeyeceğimiz 9,7 milyar liranın 6 milyarı ödenmiş olacak. Ayın 29'unda Eskişehir ilimizde sadece yağlı tohumlu bitkiler ve hububat, baklagil fark ödemeleri için yaklaşık 5 bin 900 çiftçi 13 milyon lira alacak. Bu bir kaç gün içerisinde çiftçilerimizin hesabına geçmiş olacak" diye . Eskişehirli çiftçilere bu güne yaklaşık 56 milyon lira ödeme yaptıklarını ve buna 13 milyon liranın daha ekleneceğini anlatan Eker, "Eskişehir'de toplam 28 bin çiftçiye 842 milyon lira nakdi karşılıksız hibe destekleri verdik. Bu hem kırsal kalkınma destekleri hem hububat primleri, diğer destekler, kooperatif destekleri gibi. 5 bin 900 çiftçimiz şu anda bekliyor, onları biliyorum. 13 milyon lira hesaplarına geçecek. Bunlar hububat primleri ve yağlı tohum prim destekleri 29'unda ödenecek" ifadelerini kullandı. "Birileri de bunu speküle etmesin, buna fırsat vermeyin" Yağış azlığının tarladaki ürünler üzerine etkisi konusundaki soru üzerine Bakan Eker, kış aylarında bazı bölgelere az yağışın düştüğünü, bu bölgelerin "geçit kuşağı" Eskişehir, Orta Anadolu'nun güneyi ve Ak'in bazı bölgeleri ğunu bildirdi. Buna bağlı olarak da bir takım tahminler, ölçümler ve değerlendirmeler yapıldığını dile getiren Eker, şöyle : "Medyada meyve sebze fiyatlarına bağlı programlar izliyorum. Bunlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmıyor. Çünkü daha bu yılın kuraklığıyla iligli hiç bir ürün ortaya çıkmış değil. Dolayısıyla kışın veya ilkbaharın erken aylarındaki yağış azlığı sebebiyle şu anda piyasaya çıkan bir ürün zaten yok. Birileri de bunu speküle etmesin, buna fırsat vermeyin. Sizlerde basın mensupları olarak, buna alet olmayın. Bunun üzerinden birileri, fiyat artışlarına gerekçe göstermeye çalışıyor, bu da doğru değil. Henüz sebze, meyve şu anda çıkan seralardaki ürünlerdir. Bunun kuraklıkla bir ilişkisi yok çünkü seralardakiler sulanıyor. Açık alanlarda üretilen sebze ve meyveler de zaten piyasaya çıkmadı, bir etkisi olursa önümüzdeki yaz aylarında meydana gelir. Biz tedbirleri alıyoruz." "Suyu tasarruflu kullanacağız" Tedbirlerden birinin de kuraklıktan zarar gören çiftçilerin borçlarının ertelenmesine yönelik çıkarılan kararname ğuna dikkati çeken Eker, şöyle devam etti: "Bütün mesele şu, mevcut suyu tasarruflu kullanacak yöntemleri yaygınlaştırmamız lazım. Bunun için Hükümetimiz 2006 yılından bu yana hem damla sulama, yağmurlama sulama sistemlerini yüzde 50 hibe destek vermek suretiyle destekliyor, hem de bu sistemi kuranlara bayraklı siz kredi veriyor. Olabildiğince 'bunu nasıl yaygınlaştırırız' çabası içerisindeyiz. Bu mevcut suların iyi kullanılması tasarruflu kullanılmasıyla alakalı. Çünkü su zengini bir ülke değil Türkiye. O halde suyu tasarruflu kullanacağız. Yer altı sularımızı iyi kullanacağız, tasarruflu kullanacağız. Yer üstü sularının kullanımıyla ilgili hükümetimiz özellikle baraj, kanal yatırımlarını bu güne görülmemiş şekilde hızla hayata geçiriyor. Tedbirlerimiz bu şekilde. Bu sene inşallah kuraklık açısından sezonu en az hasarla kapatmayı umuyoruz. Öyle ümit ediyoruz." Eker, bir gazetecinin, "buğday ithal edilmesiyle" ilgili bir sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Türkiye'nin buğday ihtiyacı 17-18 milyon tondur. 18 milyon ton buğday ürettiğimizde, bütün ihtiyaçların tamamı giderilmiş oluyor. Geçen sene Türkiye 22 milyon ton buğday üretti. Elde yeteri stok var. Bu sene beklediğimiz üretim de Türkiye'nin ihtiyacının çok üzerinde. Yani Allah korusun, öyle bir tehlike yok şu anda. Ticari maksatla, piyasa regülasyonu maksadıyla ithalat, ihracat yapılabiliyor. Bu muhtemel spekülasyonlara karşı piyasayı regüle edebilme, üreticinin, tüketicinin, sanayicinin haklarını korumaya dönük ticari düzenlemelerdir. Yoksa Türkiye üretiminde bir eksiklik, ihtiyacını gidermeme gibi bir problemle karşı karşıya değil, net söylüyorum."