Âşık Şemi'nin "Gazel" türündeki eseri
Gazete Anadolu olarak, 19. yüzyılın en önemli halk şairlerinden biri olan Konyalı Âşık Şem’î’yi tanıtıyor ve her gün bir şiirini sizlerle buluşturuyoruz
Akademik Sayfalar dergisinden edindiğimiz bilgilere göre, Âşık edebiyatının zirveye ulaştığı 19. yüzyılda, halk şairleri hem divan şiirinden etkilenmiş hem de kendi geleneklerini koruyarak güçlü eserler ortaya koymuşlardır. İşte bu dönemin en önemli âşıklarından biri de Konya’nın yetiştirdiği büyük sanatçılardan Âşık Şem’î’dir. Diyor ve bu semaisinde beyan ettiği şekilde aşkın lahutiyyetine doğru daha serin merhaleye çıkıyor ve didikoducuların sözlerini arkaya atıyor, zemin zamanla konuşmak istiyordu. Bunun için gönlünü tabiî afakta gezdiren Aşık Şemi içinde olduğu ilk bahara yönünü dönerek diyor ki: TAHMİS Mevsimi bahar oldu açıldı yine razım Gel güle benim bülbülü şeyda şahı nazım Ref'etti gönül perdesini naxı niyazım Afaka çıkardı perde-i ahımla avazım Aşk verdi düzen seyreyle ahenk sinede sazım Yaz geldi safa vaktidir ey zümre-i gümrah Ruhsat verilir semti dilaraya bu bir mah Canana vuslat demidir siz olun agah Zeynetti şüküfıyla yer yüzün Allah Aşıklara ancak bu demin hikmet seyri lazım Dellala verip satsalar aşkı yine ben alırdım Pervanesiyim semtine cezbetse nolurdum Olsaydı nasip ateşi vuslat köz olurdum Dost yoluna püryanlığa bir çare bulurdum Çıkmazdı benim bezmi dilaraya avazım Razı olarak kendisine bende kul oldum Haşa demem ateşi aşkıla kül oldum Meydanı muhabbetde eser şimdi bir yel oldum Ar şişesini kırarak bende yâve dil oldum Zafi bu idi benimde ancak dilde niyazım Eşyayı cihan kün deyleak oldu müheyya Destur vericek mürdeleri eyledi ihya Esmada bir ismi anım Şemi halima Dost yoluna can vermeye kim eylemez ima İndinde heman bendesiyim hem öylece demsâzım İşte görülüyor ki, yaradılış icabı Aşık Şemi gün geçtikçe hakiki aşka ve rindâne bir hayata dönüyor. Babasının ölümünden sonra Şemi müstakil olarak dükkânda çalışıyor, okuyup yazmı olmadığı halde her şeylerden ilham olarak İrticalen söylediği şiirler canlı ve düzgün çıkıyor günden güne artıyordu. Dükkanları şimdi çıkrıkcılar içinde halen olduğu şekildedirki bu gün başkasının mülkü olarak gene helvacı dükkânıdır. Son zamanlarda yalnız önüne bir camekân ilave edilmiştir. Arkası olduğu gibidir. Babasının vefatından sonra Şemi dükkânın arka tarafında ayırdığı yerde kendisinin dostları ile orada birleşir, saz söz alemi yapardı. Şemi sazda kudretli bir maharete malik olduğundan muayyen saatlarda dükkânın arkası bir aşk meclisi halinde idi. O sırada söylediği divan ve koşmalar arkadaşlarından, yazı bilenler marifetiyle yazılırdı. O devirde helvacılar yaz günlerinde helva istemez ancak çeşitli şerbet hoşaf satar olduklarından temmuz ayının sıcak bir günü 1231-1815 Şemi dükkânında tezgâh başında iken Medrese talebelerinden biri gelerek: Küncü haraptayım dil mehcûr husûr ister Ciğer püryan sizden bir âbı engûr ister (Devamı var)