Âşık Şemi'nin "Gazel" türündeki eseri
Gazete Anadolu olarak, 19. yüzyılın en önemli halk şairlerinden biri olan Konyalı Âşık Şem’î’yi tanıtıyor ve her gün bir şiirini sizlerle buluşturuyoruz
Akademik Sayfalar dergisinden edindiğimiz bilgilere göre, Âşık edebiyatının zirveye ulaştığı 19. yüzyılda, halk şairleri hem divan şiirinden etkilenmiş hem de kendi geleneklerini koruyarak güçlü eserler ortaya koymuşlardır. İşte bu dönemin en önemli âşıklarından biri de Konya’nın yetiştirdiği büyük sanatçılardan Âşık Şem’î’dir. 1232-1816 İlk baharında aşık Dertli ile görüşmek için Borlu aşık Ülfeti Türbe kahvesine geldi. Adet üzere toplanan halk aşık Ülfeti'nin saz ve sözünden pek hoşlandılar. Ülfeti yanık sesli sade sözlü bir saz şairi olduğundan meclisine halk fazla rağbet gösterdi. Kahve dolup boşalıyor Ülfeti de: Evvel böyle yazmış takdirde yazan Çektiğim cefaya dağlar dayanmaz Elbet bir gün olur bozulur devran Kimsenin çırası tanadek yanmaz Aşıkların olmaz mı kat kat Bir gün yamacına dikilir sırat Yüz bir öğüt versen nasihat Gafil insan bu gafletten uyanmaz Ülfeti renk aldım bahri ummandan İki çeşmim hali değil al kandan Gafil gelir gafil geçer cihandan Varıp ahvalini kamile danmaz Ülfeti bu koşmasında saz aşıklarına has orta girizgâh yapıyordu. Aşık Şemide kahvenin bir bucağında dinlerdi. Halkın isteği üzerine Ülfeti gurbet hatırasından aldığı bir ilhamla Konya halkının kendisine gösterdiği rağbeti ve Mevleviliği yad için bu koşmayı söylüyor. Coşkun derya gibi dalga atmalı Sabredelim yok zarı gurbetin Lâ'li gevherlerden alıp satmalı Her gün durur aşk pazarı gurbetin Evvel yaradandan olmalı imdat Bülbül olan güle etmez mi feryat Elbet bir gün olur ederler azat Bin yaşasın ol hünkârı gurbetin Bu aşkın boynumdan aştı Hasretlikle didem al kan ile saçtı Evladım göndermiş geldi ulaştı Ülfeti'ye bu yadigârı gurbetin Şemi Ülfeti'nin bu yanık ve sade sözlerini kalben beğendi. Fakat kendisini bildirmiyordu. Zaten aşk aşkın karşısında kükrer bir mahiyet olduğundan orada bulunanlar aşık Şemi'yi Ülfeti'ye tanıttılar. Bunun üzerine Ülfeti yanık bir üslûpla sazına düzen vererek aldı bakalım: Kanat açar ilden ile uçarım Bilinmez konağın hanın durnalar Yat avcılar çoktur nasıl geçersin Haliniz kâmile danın durnalar Âşık olan aşk kılıncını yalarlar Adet budur bahri gama dalarlar Baz beslerler hem de şahin avlarlar Sonra akıtırlar kanın durnalar Tutun bir kılavuz yoldan şaşmayın Ülfeti'nin gizli derdini deşmeyin Erzurum şitadır ordan geçmeyin Çevrilin göyüne Van'ın durnalar Ülfeti bu koşmasında işi durnalar üstünden tutturarak aşık Şemi'nin üstüne dolaştırıyor ve aşık Şemi ile söz ve saz münakaşasına tutulacağını zan ederek üçüncü mısrada "yat avcılar çoktur nasıl geçersin" ve beşinci mısrada "âşık olan aşk kılıncını yalarlar" diyor ki işte Ülfeti'nin bu fıkraları Şemi'nin hissasına düşen birer nükte olduğundan halktan birkaçı şakrak ve neş'eli bir tavırla ayağa kalkarak kahve ocağında asılı aşık Dertli'nin sazını destur ile alıp Şemi'nin kucağına koydular. Şemi şu semai ile güzel bir geçit yaptı: (Devamı var)