1921 YILINDA KARAMAN
1922/1338 yılında, Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası KONYA VİLAYETİ olarak yayınlanan ve Doktor Nazmi ( Selcen) tarafından yazılan kitap o dönemi anlattığı
1922/1338 yılında, Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası KONYA VİLAYETİ olarak yayınlanan ve Doktor Nazmi ( Selcen) tarafından yazılan kitap o dönemi anlattığı için önemlidir. Dr. Nazmi, o dönemde Konya Sıhhiye Müdürüdür. Savaş yılları olması iyle de bu yıllara ait kaynaklar azdır. Kitapta sadece sağlık değil, dil, tarih, coğrafya, idari yapı, folklor, nüfus, edebiyat, eğitim, tarım, ekonomi gibi bilgiler bulunmaktadır. Bu eserde 1921–1922 Konya’sı ile kazalarının genel bir görünümünü buluruz. Biz şimdi Dr. Nazmi’nin gözünden 1921–22 yılları Karaman’ına bir bakalım. Yazıyı okuduğumuz nereden nereye geldiğimizi çok iyi göreceğiz. KARAMAN KAZASI Kuzeyde Sultaniye ve Konya merkez kazası, batıda Bozkır kazası, Hadim kazası ile Teke livası, güneyde Mut ve Ermenek kazası, doğuda Mut ve Ereğli kazalarıyla çevrilidir. Karaman pek eski bir kasaba olup eski ismi Larende’dir. Nüfusu 60.815’dir. Kaza dâhilinde tam manasıyla aşiret yoktur. Kazaya 35 sene evvel Kafkasya’dan 200 hane Çerkez muhacirleri gelerek iki köy teşkil etmişlerdir. Bunlardan başka kazada Rumeli ve Bulgaristan’dan göç eden Boşnak, Tatar, Pomak, muhacirleri vardır. Konuşulan dil tamamen Türkçedir. Eğitim işleri geridir. Kasabada bir erkek bir kadın iptidai mektebi vardır. Bu sene yeniden sekiz köye mektep açılarak köy mekteplerinin sayısı 19’a çıkmıştır. Medreselerin 5’i Hadim’de, 5’i diğer kasabalarda 19’uda merkezde olmak üzere toplam 29 medrese mevcut ise de medreselerin büyük kısmı atıl ve terk edilmiş durumdadır. Kazada yedi han, dört hamam ile Ağa değirmeni adıyla vakfa ait bir un fabrikası vardır. Giyim olarak erkekler, fes üzerine üç parmak enliliğinde abani veya çember sarıp arkalarına mintan üzerine palto ve ceket giyerler. Yazın kısa üç etekli entari, alt tarafta beyaz bir don, üzerine salta tabir edilen yelek giyerler. Kadınlar ise ayaklarında şalvar, üstlerine beyaz renkte büyükçe yan örtüsü örterler. Yine değişik olarak şalvar ve işlik giyer, bellerine kuşak bağlarlar. Sokağa çıktıklarında başlarına şemle tabir olunan yünden örme büyükçe bir örtü örterler. Başlarında kenarı altın dizili ufak bir fes bulunur ve bunun üzerine yemeni ve krep örtülür. Saçlarını uzatırlar ve fitil şeklinde müteaddit örgülere ayırarak her örgüye yirmi otuz Memdudiye veya yirmilik altın dizerler. Boyunlarında da seksenlik veya Mahmudiye ile birkaç beşibirlik veya kıremiçe ve en üstüne varsa inci takarlar. Halk umumiyetle tecimer, memleketin ihtiyacına göre sanatkâr, bahçeci ova kısmındaki köyler çiftçi ve davarcı, dağlık mahallerde bağcıdır. Kaza dâhilinde dikkate değer sanayi yoktur. Yalnız tezgâhlarda halı, kilim seccade imal eden köyler mevcuttur. Başlıca geçim kaynakları bağcılık ve arıcılıktır. Köylerde kendi ihtiyaçlarını temin edecek kıldan bir takım kilimlerle kebe imal etmek suretiyle ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar. Kasaba ahalisi kısmen zevk ve sefahate düşkün olup gece geç vakitlere saz ve çalgı eğlentileri yaparlarsa da çok görülecek derecede değildir. Sabahleyin yine erkenden dükkânlarını açar ve işlerinin başında bulunurlar. Çarşıda pek çok kahvehane vardır. Bu hal Karaman halkının tembelliğinden değil iş bulamadıklarından ileri gelmektedir. Kış mevsiminin uzun gecelerinde hariciye denilen selamlık odalarında veya köylerde ğu gibi mahalle odalarında toplanıp ziraattan ticaretten iktisattan, memleketin durumundan, hayvanlardan ve biraz da kodudan bahsederek vakit geçirirler. Kış gecelerinde kadınlarda evlerde toplanarak hem kodularına devam eder hem de çorap, fanila, oya ve dikiş gibi işlerle meşgul olurlar. Kazada umumiyet itibariyle değilse de düğünlerde tabanca atmak, kan aldırmak gibi adetler mevcuttur. Bu ek köylerde daha yaygındır. Halk, gül yetiştiriciliğine düşkündür. Batıl inançlar yaygındır. Ocaklara gitmek, tütsüye yatmak, bilhassa frengiye karşı “saparne” suyu içmek gibi bir takım batıl inançlar yaygındır. Temizliğe riayet edilmediğinden sağlık durumları iyi değildir. Kaza ahalisinin sağlığın korunmasına aykırı bir takım adet ve batıl inançlara düşkünlüklerinden dolayı, beden sağlıkları mükemmel değildir. Çocuk yetiştirilmesindeki bilgisizlik ve erken doğum, fuhşa meyil, bedensel ve zührevi hastalıklara yasamsun oto kiralamaanların sayısının artmasına olmuştur. Merkez kaza ile ovada bulunan köylerde hasta ların çoğu sıtmadır. Merkez kazada hastane ve dispanser olmayıp, İstikamet isminde bir eczane vardır. Kazada, hükümet tabibinden başka belediye tabibi, sıhhiye ve aşı memurlarıyla ebe vardır. Halk temizliğe riayet etseler de maalesef “bite” karşı tiksinti duymazlar. Nikâh muayenesi için müracaat edenlerin % 70’inde bit görülmüştür. Köy halkında bit daha fazladır. Merkez kaza ve ova köylerinde yerleşenlerin tamamı düz bir arazi üzerinde ise de dağlık, taşlık kısımlardaki köylerin meskenleri kısman dağ eteklerinde kısmen dere kenarında ve nadiren de dağların doruklarına yakın sırtlarında bulunmaktadır. Evlerin biçimi zevksiz ve gayri sıhhi ise de döşemeleri iyidir. Odalar halılarla, yastıklarla örtülmekte, minderler ve kaba şiltelerle istirahat temin olunmaktadır. Hanelerin inşa tarzı ve mimari usulü hemen aynı tarzda ve düzensiz bir hal r. Gerek merkezde ve gerekse köy hanelerinin büyük kısmı ve pek azı taşla inşa olunmuştur. Evlerin damları hasır, kamış ve saz ile örtülüp çamur ve toprak ile kapatılmıştır. Damlarda toprakları sıkıştırıp yağmur ve karın içeriye girmesini önlemek için yuvak taşı çekmek adettir. Hanelerin taban döşemeleri kısmen toprak kısmen tahta olup bölmeleri çamdandır. Kiremitli bina çok nadirdir. Yinede yağmur kar sularının girmesi ve akması engellenemediğinden rutubet olmakta hâsıl romatizmanın sebebi bu yüzden oluşmaktadır. Karaman kazası dâhilinde bir lağım yoktur. Kasaba abdesthanelerinin ekserisi düden tabir edilen çukurlar üzerine bina olunmuştur. Bu düdenler kasabanın çeşitli yerlerinde mevcut olup fenne ve tababete aykırı olarak yapılmış, birbiriyle bağlantılı bulunan derin çukurlardan ibarettir. Bunlar merkez kasabada lağım vazifesi ifa etmektedir. Köylerin bazılarında abdesthane bile bulunmayıp rast leri yere, bir kısım köy haklı da yüzeysel çukurlardan ibaret bulunan abdesthanelere defn-i hacet etmektedirler. Çukurlar dolunca dışkılar kurutularak bahçelere ve tarlalara taşınmaktadır. Bu suretle çukurlar tahliye edilmektedir. Bulunan helâlar bahçenin ve havlunun bir köşesine yapılır. Kış günleri sıcak odadan kalkıp ihtiyaç için oraya gitmek mecburiyeti vardır. İşte bu sebeple bronşit, zatürree gibi göğüs hastalıklarına sebep olmaktadır. Kış günlerinde halk, evlerin zemin katlarında oturup yatarlar. Bunların tabanları toprak olmakla beraber çoğuna güneşte girmez. Pencereleri sokaktan ziyade havluya nazırdır. Bozulmuş havanın değiştirilmesine riayet eden azdır. Mamafih yeni yapılan evlerde görgü kurallarına göre yenilikler olmaktadır. Lağım için kazılan çukurla kapatılmadığından hava az çok bozuktur. Fena adetlerden biri de helâ kuyularının sokak kapılarına yakın bir yere kazılmasıdır ki insan kapıdan girerken kötü bir koku ve kerih bir manzara ile karşılaşır. Kaza ve kasabalarda 90 cami, 169 mescit ile 5 dergâh, biri Ermeni, biri Rumlara ait olmak üzere kilise mevcut olup resmi bina olarak hükümet, belediye, depo ve birde posta telgrafhane vardır. Gerek merkez kazada ve gerek civarında eskiden kalma mezarlıklar müstesna olmak şartıyla başlıca kasabanın doğu yönünde on dakika mesafede Şam Kapı Kızlar Türbesi ve güneydoğusunda Tekke Mezarlığı ve kasaba dâhilinde dahi Hisar Mezarlığı isimleriyle bilinen kabristanlar vardır. Hali hazırda kasaba dâhilinde ölü gömülmesi yasaklanmış ğundan, vefat edenler en çok Şam Kapı Mezarlığına gömülmektedir. Merkez kazanın kuzeydoğu yönünde merkeze iki saat mesafede tahminen 30 dönüm genişliğinde Suğla Bataklığı dikkate değerdir. Yaz mevsiminde sıtma hastalığının yaygınlaşmasında başlıca sebep bu bataklıktır. Kaza dâhilinde çeşitli sarnıç, kuyu ve çeşme suyu mevcut olup, bunlardan çeşme suları merkez kazaya üç saat mesafede Zengen ve Dağal köylerinde sağlıklı ve içime elverişli olarak akmaktadır. Membaının biraz ilerisinde tuz oranı fazla diğer bir çayın karışması ile tadını bozduğu gibi bazı köylerde üzeri açık geçmesi suyun kirlenmesine olmaktadır. Kuyu suları ise kuyuların düden tabir edilen sızma kabiliyeti fazla dışkı çukurları civarında bulunduğu ve esasen içerisinde tuz oranı fazla ğu için içime uygun değildir. Ahaliden birçokları kuyu suyu içmekte hali vakti yerinde lar da Fisandon ve sair köylerden fıçılar içinde merkeplerle su getirmektedir. Mevcut bilgilere göre Karaman kazasında maalesef içmeye elverişli su yoktur. Köylerde kuyular genellikle birbirine yakın olup su kova ile çıkarılır. Bir kısım ova köylerinde kuyular gayet derin ğundan köy halkı sularını bazen yedi sekiz kişinin yardımı ile ve bazen de eşekle belirli bir yere halatlarla çekilmek suretiyle sağlamaktadır. Merkez kazanın üç tarafı dağlar ile çevrili olmasından, lağımlar ile mezarlıkların sağlık şartlarına uygun olmaması, Suğla Bataklığının yarattığı tehlike ve içilen suyun içme suyu özelliklerinin noksanlığından dolayı, kasaba ile civar köylerde malarya, verem, tifo, bağırsak iltihabı ve dizanteri, göz tabakası iltihabı gibi hastalıklar sık görülmektedir. Bir iki eble ve saralılardan başka akli ve asabi hastalık yoktur. Kolera ile ilgili bir kayıta rastlanmamıştır. Son senelerde ölüm, doğuma göre fazladır. Çocukta ölüm oranı, vilayetin her yerinde ğu gibi burada da % 40’tan fazladır. Kaza dâhilinde biri merkez kazada değeri Hadim’de olmak üzere iki kütüphane vardır. Merkez kazada bulunan kütüphane 1186 tarihinde Ali Semerkandi Hazretleri tarafından yaptırılmış, daha sonra hayır sahibi Zeynelabidin Ağa tarafından yenilenmiş Zeynelabidin Kütüphanesidir. Türkçe 14, Arapça 249, Farsça 20 olmak üzere 283 dini kitaba sahiptir. Hadim’de bulunan kütüphane dahi Hocagan Divan-ı Hümayundan Osman Şehri Efendi tarafından bina edilmiştir. Türkçe 52, Arapça 759, Farsça 10 olmak üzere toplam 821 adet dini kitap vardır. Karaman ile İlbasıra Köyü arasındaki yol üzerinde, siyah taştan inşa edilmiş Kara köprü ismiyle iki gözlü sağlam bir köprü vardır ki 1100 tarihinde yapılmıştır. Bir de Karaman’ın Aladağ nahiyesi yolundaki Göksu üzerinde, Bıçakçı Köprüsü olarak bilinen büyük ve küçük altı gözlü büyük ve sağlam köprü vardır ki Karaman oğulları tarafından yaptırılmıştır. Yine Göksu üzerinde Selvaka köprüsü vardır ki birisi büyük ikisi ufak olmak üzere üç göze sahiptir. Yine Aladağ Nahiyesinde sanatsal değeri bir köprü vardır. Halk arasında bu harika köprünün ismi “Yer Köprü” dür. Bu köprü dünyada eşine az rastlanır bir uzunluğa sahiptir. Bu köprünün en şaşırtıcı özelliği hem altından dehşetli bir nehir akması hem de üstünden Karasu tabir olunan bir suyun geçmesidir. Karaman civarında taştan yapılmış Deli çay Köprüsü, Karaman Çayı üzerinde taştan yapılmış Taş Köprü, Güyacı Köprüsü, Eğlesiyen Köprüsü, Kazalpa Köprüsü, Çuha oğlu Köprüsüdür. Kızıllar Köprüsü, İrlanik Nalıma Köprüsü, Ok Köprü, Tol civarında Topalın Köprüsü, Sedir Oba yolu üzerinde Kitapçı Köprüsü ve Suğla civarında Oruncuk-Kızık Köprüsü ki toplam kaza dâhilinde 16 taştan yapılmış mühim köprü vardır. Bunlardan başka ufak tefek tahta olarak pek çok mahallerde köprü var ise de dikkate değer değildir. Kaza içerisinde fıkıh âlimlerinden ve müfessirinden Şeyh Ali’es Semerkandi ve Ebu Said Mehmet El-Hadimi ve Molla Fenari ve Cemalettin Aksarayi ve Alaadin-i Rumi gibi meşahir ve zevat-ı âliye neşri ulum etmişlerdir. Ebu Said Mehmet El-Hadimi’nin Hadim’deki kütüphanesinde 36 adet eseri mevcut ve korunmaktadır. Karaman oğlu Devleti yaklaşık 171 sene devam etmiştir. Karaman’da bulunan tarihi eserler: 1-Karaman oğlu İbrahim Bey İmaretidir ki İbrahim Bey tarafından 700 (1300/1301) tarihinde yaptırılmıştır. İmaret bir kubbe, bir yarı kesik minare, bir mescit, iki dershane, 12 hücre ile bir de meydanlığa sahiptir. Mihrap çiniden yapılmış, 15 sene evvel numaralandırılarak sökülüp İstanbul müzesine götürülmüştür. İmaretin dış kapısı ceviz ağacı üzerinden geçme olarak yapılmış ve süslenmiştir. İki kanatlı kapının kanadından birisinde oyma yazı ile “Girene kapımız açık, yiyene malımız mubah” anlamına Arapça “Babuna meftuhun li-men dahale” diğerine “Taam una helal ün li-men ekele” ibaresi yazılmıştır. Mihrabın naklinden bir sene sonra da bu kapı İstanbul Müzesine nakil edilmiştir. 2-Mader-i Hazreti Mevlana Zaviye ve Türbesi 1339/1350 tarihinde inşa olunmuştur. 3-Nefise Sultan Medrese ve Türbesi 1381/1382 tarihinde Murat Hüdavendigar Hazretlerinin kızı ve Karaman oğlu Halil Bin Mahmut beyin eşi Nefise Sultan adına yapılmıştır. Türbenin içerisinde Nefise Sultan gömülüdür. Türbenin üç tarafındaki duvarlarda bulunan üç metre yüksekliğe çinilerin büyük bir kısmı sökülmüş çak azı yerinde kalmıştır. Medresenin kapısının uzun kenarında kabartma olarak Ayet-el Kürsi yazılıdır. 4-Emir Musa Medresesi’ni Musa Bey 650 (1252/1253) tarihinde yaptırmış, çok güzel ve süslü minaresi var ise de harap bir hal r. 5-Karaman Kalesi’nin 18 kulesi olup yerden yüksekliği 15 metredir. İçerisinde bir zindan, bir su kuyusu ve kırk arşın genişliğinde avlusu vardır. Bundan seksen sene evvel kale içerisinde uçları zehirli eski, birer metre uzunluğunda birçok ok mevcut imiş ve üç adette eski havan topu var ise de muhafaza olunmadığından la oklar kaybolmuş topun iki âdeti o lar belediye dairesince getirtilip, diğer birisi kalenin doğu cephesine yerleşmiş olup mübarek günlerde ateşlenmektedir. Kalenin etrafı surlarla çevrili ve dört adet kapıdan girilmekte iken içerisinden yol açmak amacıyla sur kapıları harap olmuştur. Birde merkez kazaya bir buçuk saat mesafede bulunan Fisandon köyünde kiliseden çevrilme eski bir cami vardır. İnşa tarihi bilinmese de bunun Rum Hükümdarlarından Yusanos’un biraderi Kandon tarafından inşa edildiği bilinmektedir. Birde İbrala Nahiyesinde kiliseden çevrilmiş cami vardır. Bunlardan başka Karaman’a dört saat mesafede Karadağ isimli yerde bir takım kilise ve Aladağ Nahiyesinde şehir harabeleri mevcuttur. Kızılca Köy civarındaki Solak Dağı’nda pek çok geyik bulunduğu gibi, kalemli kirpi dahi mevcuttur. Bu hayvanların derisi üzerinde 40–50 santim uzunluğunda sabit, güzel ve kalem sapı şeklinde uçları sivri kalemleri vardır. Hayvan daima geceleri gezer. Şayet gündüz insana tesadüf ederse süratle hançer gibi kalemleri insanın yüzüne peşi sıra fırlatır ve saplar ki hakikaten pek tesirlidir. Kazaya bir buçuk saat mesafede ve kasabanın kuzeydoğusunda 1.200 dönüm büyüklüğünde Çavuş ve dört saat mesafede 1.500 dönüm genişliğinde Kaya adlı iki göl mevcuttur. Bu göllerin suyunun yaz aylarında bazen tamamen kuruduğu görülmüştür. 11.1.1.İDARİ TAKSİMAT Karaman Merkez kazasıyla Hadim, Aladağ, İbrala, Afgan Nahiyeleri olmak üzere beşe taksim edilmiştir. Merkez kazaya bağlı köyler: Hacı Süleyman, Mandason, Akıdbat, Mercik, Mesudiye, Macide, Kundura, Morcalı, Tavşanlı, Gökçe, Kökes, Kılbasan, Sığırcı, Kralgazi, Davuda, Hamidiye, Elbasıra, Burhan, Boyalı, Kozlubucak, lale, Kandon, Eminler, Şeyh, Mecidiye, Göztepe, Davgandos, Kasaba, Fideriç, Seyyid Hasan, Yalama, Zengen. Hadim Nahiyesine bağlı köyler: Kalınağıl, Yukarı Mernek, Aşağı Mernek, Aladağ, Afşar, Setrak, Aşağı Hadim, Sarnıç, Çetmi, Büyük Ilıca Pınarı, Pirlevganda, Oduncu, Yolay, Küçük Ilıca Pınarı, Kongul. Aladağ Nahiyesine bağlı köyler: Habiller, Yukarı Eşenler, Yılmaz, Dülgerler, Ağaççı, Yukarı Kızılca, Akçaalan, Ada, Korucabel, Kâhta, Güne, Yağcı, Çakallar, Köker, Göynük Kışla, Çuna, Selahaddin, Çamur, Yukarı Akın, Kızılalan, Aşağı Eşenler, Gaziler, Bademli (Nahiye Merkezidir), Emürler, Aşağı Kızılca, Bayır, Galibent, Bostanözü, Aşağı Akın, Kille. İbrala Nahiyesine bağlı köyler: Maden Şehri, Dinek, Osmaniye, Beydili, Aşıran, Akçaşehir, Sediroba, Ağin, Kızıllar, Üçbaş, Sarıkaya, Kızıllar Ağin, Dağa, Gödeste Afgan Nahiyesine bağlı köyler: Kızıl Kapı, Pusat, Akdiken, Manyan, Pınarbaşı, Çatak, Özdemir, Kızılyaka, Başkışla, Yılangömü, Çukurbağ, Kemran, Ziveste, Masdad, Bozgandak, Dağal, Göcer. Görüldüğü gibi 1921–1922 yıllarına ait önemli bilgiler içermektedir. Halkın yaşantısından geçimine, adetlerinden eğine, sağlığından coğrafyasına, giyiminden tarihine çeşitli bilgiler bulabiliriz. O dönemden bu döneme bakıldığı 94 yılda ne değişiklik ğu, nereden nereye gelindiği çok iyi gözlemlenmektedir. Osman Ülkümen(KARTAP)