Karamanoğulları soyundan Alâeddin Bey tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Şikârî, Alâeddin Bey’in “...gazâ mâlinden Lârende’de (Karaman) hisar kurbünde bî-nazîr bir câmi...” ile yanına bir türbe yaptırdığını söyler ve “kendüsi anda medfundur” diyerek bu hususu belgeler. 1361’de beyliğin idaresini ele geçirmiş olan Karamanoğlu Alâeddin Bey, 800’de (1397-98) Yıldırım Bayezid ile Konya’da yaptığı savaşta yenilip esir düşerek öldürüldüğüne göre bu türbeyi sağlığında yaptırmış olmalıdır. Yine Şikârî, Gedik Ahmed Paşa’nın Karaman’ı Osmanlı ülkesine kattıktan sonra, malzemesini, sarayın yerinde yaptırdığı hisarda kullanmak üzere Karamanoğulları’nın vakıf eserlerinin bazılarını yıktırttığı sırada bu caminin de yıkıldığını, fakat türbenin durduğunu bildirir. İ. Hakkı Konyalı’nın tesbitine göre, 881 (147-677) tarihli Vakıflar Defteri’nde (nr. 564), civardaki birkaç köyde Karamanoğlu Alâeddin Bey Türbesi’ne vakfedilmiş bazı değirmenlerle arazi, bağ ve tarla gösterilmektedir.Türbeye bitişik olan cami bilinmeyen bir tarihte yıkılarak ortadan kalkmış, son derece bakımsız kalan türbe, zamanla büyük ölçüde tahribe uğramıştır. Sivri külâhın ucu ve bir yanı tamamen yıkılmış, duvarlarda tehlikeli çatlaklar meydana gelmiştir. Türbe, 1965-1967 yıllarında Vakıflar İdaresi’nce tamir edilerek kurtarılmış ise de sonraları yine bakımsız kalmıştır.Muntazam kesme taştan yapılan Alâeddin Bey Türbesi içten ve dıştan on iki cepheli bir gövde ile bunu örten dilimli bir külâhtan meydana gelir. Dış cephenin bir tarafında kalan izlerden evvelce caminin buraya bitişik olduğu anlaşılmaktadır. Hatta türbenin bu bitişik tarafta camiye açılan bir hâcet penceresi de (veya kapısı) bulunmaktadır. Benzeri binaların hepsinde olduğu gibi bu türbede de altta bir cenazelik mahzeni vardır. Burada evvelce bir mumyanın bulunduğu yolunda söylenti varsa da İ. Hakkı Konyalı 1966’da mahzende sadece etraftaki mezarlıktan toplanıp içeri atılmış kafa taslarına rastlamıştır.Gövdenin yukarı kısmında çok güzel bir celî sülüs hatla besmele-i şerif, binayı saran bir şerit halinde işlenmiştir. Çifte merdivenle çıkılan kapı, türbenin en itinalı yapılmış kısmıdır. Etrafında, içinde âyet yazılı bir çerçevenin bulunduğu kapı nişinin tacı mukarnaslı olup yukarısında “Allah” ve “Muhammed” adları işlenmiştir. Türbenin içinin evvelce çinilerle kaplı olduğuna da ihtimal verilebilir.Alâeddin Bey Türbesi ve Camii’nin hemen yakınında 1927’de tamamen yıktırılan Emîr Mûsâ Medresesi ile Emîr Fahreddin Ahmed Türbesi, Rahime Hatun Hankahı ve Emîr Mûsâ Hamamı’nın bulunması, XIV. yüzyılda Karaman’ın bu mahallesinin mimari bakımdan güzel eserlerle dolu mâmur bir çevre olduğunu gösterir. Ancak zamanla bütün bu tarihî yapılar ortadan kalkmış, geriye sadece Alâeddin Bey Türbesi kalmıştır.BİBLİYOGRAFYA
Şikârî, Karamanoğulları Tarihi, s. 112.E. Diez v.dğr., Karaman Devri Sanatı, İstanbul 1950, s. 92-95.Konyalı, Karaman Tarihi, s. 167, 256, 488-491.Yılmaz Önge, “Karamanoğlu Alâaddin Bey Kümbetinin Restorasyonu”, Rölöve ve Restorasyon Dergisi, sy. 1, Ankara 1974, s. 21-45.Yazar: SEMAVİ EYİCEhttps://islamansiklopedisi.org.tr/alaeddin-bey-turbesi müel HABER MERKEZİ
Şikârî, Karamanoğulları Tarihi, s. 112.E. Diez v.dğr., Karaman Devri Sanatı, İstanbul 1950, s. 92-95.Konyalı, Karaman Tarihi, s. 167, 256, 488-491.Yılmaz Önge, “Karamanoğlu Alâaddin Bey Kümbetinin Restorasyonu”, Rölöve ve Restorasyon Dergisi, sy. 1, Ankara 1974, s. 21-45.Yazar: SEMAVİ EYİCEhttps://islamansiklopedisi.org.tr/alaeddin-bey-turbesi müel HABER MERKEZİ